7

508 40 7
                                    

Arkadaşlar selam sonunda çok beklediğiniz ev bölümü geldi çok uğraştım umarım beğenirsinizz:*
Bölüm geciktiği için üzgünüm ve vote vermeyi unutmayın lütfen:)

Ateş havalı bir şekilde motora bindi ve bana kaskını uzattı. Tek kaskı vardı ve onu da bana veriyordu. Alaycı bir sesle "Ne o Ateş yoksa benim için endişelenmeye mi başladın?" diye sorduğumda gözlerini devirip bıkkın bir sesle "Oyalanma ve bin şu motora," şeklinde karşılık verdi. Bu kadar kaba olmak zorunda mıydı? Ateş'in arkasına oturdum. İlk defa motora biniyordum ve biraz tırsmıştım. O yüzden hiç düşünmeden Ateş'in beline sıkıca sarıldım ve Ateş motoru çalıştırdı.

İlk başta ortalama bir hızla gidiyorduk ancak sonra çok hızlandık. Hız sınırını aşmış olduğumuza emindim ama Ateş yavaşlamak yerine daha da hızlanıyordu. Bir bakıma eğlendiğim söylenebilirdi.

Uzun süren bir yolculuktan sonra nihayet Ateş'in evine gelebilmiştik. Evleri kocamandı. Bu kadar zengin olduklarını bilmiyordum. Bahçe, usta bir bahçıvanın elinden çıkmış olmalıydı, çünkü her şey düzenli ve bakımlıydı. Ateş'in birisine selam verdiğini gördüğümde bakışlarımı o tarafa çevirdim. Orta yaşlı bir adam Ateş'in selamına karşılık veriyordu. Ateş'in bir çalışana selam vermesi garibime gitmişti çünkü daha çok patronluk taslayacak gibi duruyordu.

Kapıya geldiğimizde zile bastı ve kapıyı orta yaşlı, tatlı bir kadın açtı. Kadın Ateş'i görünce ilk önce şaşırdı ve daha sonra yarı azarlar bir şekilde konuşmaya başladı.
"Bu ne sürpriz Ateş! Artık bir kaybolup bir çıkmalarından sıkıldım! Bu konu hakkında daha sonra babana hesap vereceksin," dediğinde şaşırmıştım. Kadının kim olduğunu merak ediyordum ama Ateş'e bunu sorarsam kesin beni terslerdi.

Ateş sessiz bir şekilde kadının suratına bakıyordu. Ortamda garip bir sessizlik vardı ve dikkatleri dağıtmak için hafifçe öksürdüm. Kadın beni daha yeni farkediyordu. Suratıma "Kim bu kız?" bakışları atarken Ateş araya girdi ve "Okuldan birisi. Müzik yarışması için hazırlık yapacağız." şeklinde kısa bir açıklama yaptı ve daha sonra içeriye doğru yürümeye başladı. Kadına gülümseyerek selam verdim ve Ateş'i takip etmeye başladım.

Beni az önce okuldan birisi diye tanıtmıştı resmen. Normal insanlar arkadaşım falan derdi ama Ateş söz konusu olunca normallik diye bir kavram kalmıyordu.

İçerisi tam tahmin ettiğim gibiydi. Geniş bir salon bizi karşılamıştı. İki tarafından merdivenler yukarı doğru çıkıyordu. Aralarındaki holün sonundaki pencereden arka bahçe gözüküyordu. Arka bahçe daha da büyüleyiciydi. Birçok ağaç ve bir de yüzme havuzu vardı. Daha iyi dekore edilmişti. Merdivenin iki tarafındaki kapıların birinden modern bir şekilde döşenmiş bir oturma odasına diğerinden de mutfağa doğru gidiliyordu.

Ateş önde ben arkada sağdaki merdivenlerden çıkarken telefonum çalmaya başladı. Mahmut amca arıyordu. Onu beni alması için aradığım tamamen aklımdan çıkmıştı. Ateş arkasını dönüp bana baktığında elimle telefonu işaret ettim. "Telefonla konuşmam gerek." dedikten sonra merdivenlerden indim ve oturma odasına geçtim.

Telefonu açıp Mahmut amcadan onu yorduğum için özür diledim ve bir arkadaşımın evine gittiğimi söyledim. Umarım annemlere bunu söylemezdi çünkü açıklama yapmak istemiyordum. Telefonu kapatıp cebime koyduğumda Ateş'in beni oturma odasının girişinden izlediğini gördüm. "Şimdi çıkabiliriz," dedim.

Yukarı katta siyah bir kapının önüne geldiğimizde Ateş kapıyı açtı ve geçmem için kenarı çekildi. Burası onun odası olmalıydı. Odası sade bir şekilde döşenmişti. Çok az mobilya vardı ve odanın bir köşesinde kocaman bir piyano vardı. Müziği gerçekten seviyor olmalıydı.

İçeriye girmeyip kapının önünde durmaya devam ettiğinde odayı incelemeyi kesip sorgulayan bakışlarla onu izlemeye başladım.
"Dolaptan üzerine giymek için bir şeyler alabilirsin." dedikten sonra kapıyı kapattı. İlk önce ne dediğini anlamamıştım ama sonra gözüme aynadaki yansımam çarptı. Tişörtümü yıkamış olsam da hala kirli gibi gözüküyordu ve ıslak olduğu için üzerime yapışmış şekilde duruyordu. Islak olmasa onun tişörtlerinden birisini giymezdim ama ıslaklık beni rahatsız ediyordu. Kesinlikle gardrobuna bir göz atmak istediğim için bu teklifi anında kabul etmemiştim.

Giysileri siyah ağırlıklıydı. Hatta her şeyi siyah sayılırdı. Şaşırmamıştım çünkü Ateş'i siyah dışında başka renkte bir şey giyerken gördüğümü hatırlamıyordum. Her şey pahalı ve güzel gözüküyordu bu yüzden rastgele bir tane tişört seçip üzerime geçirirdim. Neredeyse dizlerime kadar geliyordu. Bana çok büyük olmuştu ama aynadaki görüntüm hoşuma gitmişti.

Ben aynada kendimi incelerken bir anda kapı açıldı ve istemsiz bir şekilde yerimden sıçradım. Ateş'in elinde iki tane bardak vardı ve bir tanesi bana doğru uzattı. İçinde kahve vardı ve gerçekten enfes kokuyordu. Teşekkür ederek bardağı aldım ama kahvemden bir yudum almamla yüzümü buruşturmam bir oldu. Kahve çok acıydı ve mide bulandırıcı bir tadı vardı. Buna rağmen Ateş çok rahat bir şekilde kahvesini yudumluyordu.

Derin bir nefes alıp piyanonun olduğu yere doğru yürüdüm ve piyanonun önüne oturdum.
Aramızdaki garip bir sessizlik vardı ve bunu bozmak için "Artık çalışmaya başlayalım mı?" diye bir soru yönelttim. Artık bir an önce eve gitmek istiyordum. Kendimi yorgun hissetmeye başlamıştım.

Ateş yavaş adımlarla yanıma geldi ve oturdu. Çok sessizdi ve bu beni germeye başlamıştı.
Hiçbir şey söylemeden piyanoyu çalmaya başladığında bir süre onu izledikten sonra ben de şarkıya giriş yaptım.

Şarkı söylerken aramızdaki soğukluk bir anda gitmiş gibiydi. Eğlenerek söylüyorduk. Bir buçuk saate yakın süre alıştırma yaptık. Çok rahat uyumlu bir şekilde şarkı söyleyebiliyorduk. Bunun için çaba sarf etmiyorduk bile. O da bunun farkındaydı. Onunla baş başa şarkı söylerken nedenini bilmediğim bir şekilde huzurlu hissediyordum ve bu benim uzun süredir tatmadığım bir duyguydu.

Ateş piyano çalmayı bıraktığında yorulmuş gibi gözüküyordu. Daha fazla alıştırma yapmamıza gerek yoktu. Derin bir nefes aldım.
Yan yana oturuyorduk ve onun varlığını bu kadar yakınımda hissetmem bende garip bir duygu uyandırmıştı.

Aniden "Benden neden bu kadar çok nefret ediyorsun?" diye bir soru yönelttiğimde Ateş şaşırmıştı. Hatta ben bile şaşırmıştım çünkü böyle bir soru sormayı planlamamıştım.
Ateş hiç duraksamadan "Senden nefret ettiğim falan yok. Sana karşı hiçbir duygu beslemiyorum." dediğinde tüm huzurum kaçmıştı. Beni sevmesini beklemiyordum zaten ama sözleri biraz ağır gelmişti. Üstelik neden böyle bir soru sorduğumu da bilmiyordum. Ağzımdan istemsizce çıkmıştı ve aldığım cevap moralimi bozmuştu. Bir gün için bu kadar rezillik yeter de artardı bile.

Sorduğum sorundan utanmıştım ve hızlıca oturduğum yerden kalktım ama bir anda gözlerim karardı ve dengemi kaybettim.
Kendimi düşmekten son anda kurtarmıştım. Birkaç saniye sonra her şey tekrardan düzgün bir şekilde gözükmeye başladı.
Ateş çok hızlı davranmıştı ve düşmemem için beni belimden sıkıca tutmuştu ve ne olduğunu anlamak için yüzüme bakıyordu. Yüzü yüzüme çok yakındı ve bu mesafeden yüzünü daha da güzel gözüküyordu. Anlamsız bir şekilde yüzünü izlerken bir anda belimi bıraktı ve benden uzaklaştı.

"İyi misin?"diye sorduğunda bunu öylesine sorduğunu hissetmiştim çünkü ölüyorum desem umrunda olacak gibi gözükmüyordu. "İyiyim. Ben sadece artık eve gitsem iyi olacak." dedikten sonra hızlıca odadan çıktım ve beni alması için Mahmut Amca'yı aradım.

Evden çıkıp bahçeye indim. Aklıma uzun zamandır beslenmediğim geldi. Az önce yaşadığım baygınlığın sebebi bu olmalıydı. Kendimi hala halsiz hissediyordum. Mahmut amcayı beklediğim süre sonsuz gibi geldi. Ateş'in arkamdan gelmemesi beni mutlu etmişti. Az önce neredeyse bayıldığımı görmüştü zaten.

Mahmut amca geldi ve eve gittik. Evin kapısını anahtarımla açtım ve hemen buzdolabına koştum. Sıradan bir genç gibi davranmaya çalışsam da bu lanetten kurtulamıyordum.

Mahmut amca anneme bir şey söylememişti. Hala okul bitmemişti bu yüzden anneme kötü hissettiğim için okuldan erken ayrıldığımı söyledim. Bu bir bakıma da doğruydu aslında. Şu an gerçekten iyi hissetmiyordum.

Odama çıktığımda uzun zamandır günlüğüme yazmadığımı fark ettim. Bugün olanları yazdıktan sonra kendimi yatağa attım ve yorgunlukla uyuyakaldım.

Kurtadamın İmkansızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin