Çaresizliğimiz,
Oksijen alan istinat duvarı gibi.
Ufak bir heyelan beklediğimiz,
Ha yıkıldı ha yıkılacak gibi.
Arşı yokladık seninle,
Hatta arşı, ayakladık.
Ayak bastık şehrin maviliğine,
Oturup, halimizi alkışladık.
Gün doğdu, gün battı,
Zaten gün hep batardı,
Ya içimize
Ya da düşüncelerimize...
Sonra bir yağmur,
Şehrin şairiyle.
Sonra "rahmet vuruşları"
Tüm bereketiyle.
Hüznümüz sinerdi toprağa.
Heyecanımız, toz bulutu olup
Ayaklanırdı Şah'a
Hissederdik, birbirimizi bulup.
Sonra bir tümleç,
Tamamlar inanılmaz yanımızı.
Sonra bir bağlaç,
Toparlar en zor dakikada ânımızı.
Buyur ettiğimiz çaresizliğimiz,
Geçmiş zaman.
Kabul ettiğimiz şimdimiz,
Ne kadar geniş zaman?
Ahvalimiz başı olmayan başlangıç,
Sonunu bulamadığımız bir hudut.
Duygularımız cebimizde sarnıç,
Gökyüzüne teslim ettiğimiz veyahut...
Artık biliyoruz,
Birbirimizden, birbirimizle...
O yüzden istinat duvarımızı
Daha sağlam yere örüyoruz, habersizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"SUS'AN DA KONUŞUR"
PoesiaGeçmiş öğretir, Gelecek düşündürür, An konuşur... Hiçbir şiir yazılmamıştır, Bütün şiirler yaşanmıştır...