PAPATYALAR

475 30 2
                                    

Uyandığımda kendimi yatağımda buldum.Yataktan doğrulup ellerimle başımı kontrol ettim.Şapkam ve dün geceki hislerim hala benimleydi.

Bilmiyorum bana ne oluyor ama birden Kayrayı görmek istedim.Hemen yataktan kalktım.Doğruca lavoboya gittim.Elbiselerimi orda değiştirecektim.

Şapkamı yavaşça çıkartıp kendime aynadan baktım.Ellerim istemsizce olmayan saçlarıma dokunma hevesiyle başıma gitti.Keldim...

Bu duyguya,bu görünüşe alışmak ne kadar zor olsada ben hem kanser hemde keldim.

Aynada yansıyan suretime öylece bakarken içimdeki fırtınalar benim için başka bi hayat olmayacağını, hüzünle öleceğimi fısıldıyordu.Şu ana kadar iç sesime güvenim sonsuzdu ama bana hep acı şeyler söylemesi yüreğimi sızlatıyordu.Bunları düşünürken arkamdan bir ses geldi.

"İlk önce saçlarını kesersin daha sonrada umutlarını"

Arkama hızlıca döndüğümde Talha abinin daha alışamadığım o garip sulu gözleriyle karşılaştım.(bu adam hep içimi okuyordu.)

"Bak Edis...Hayat herkesin hayalinde şekillendirdiği gibi saf ve muhteşem değil...Kimileri hayatının bir dakikasını mutlu olmaya ayırır kimileri ise bir gün....Emin olki insanlar ömürlerinin en fazla bir gününü mutlu geçirir.Daha fazlası olamaz....Çünkü herkesin bi sıkıntısı, içine atıpta bir türlü cevabına bulamadığı bi kuşkusu vardır.....Sen sadece bu hayatta bi dakikanı mutluluğa ayıran kişisin....

O beni ilk kez saçım yokken görüyordu ve böyle konuşması beni endişelendirmişti.Kanser olmamdan ben değil daha çok o korkuyordu.Sonunda gülümsemeye çalışarak yanıma yaklaştı.

"Kayra seni bekliyor.Haber vermemi söyledi"deyip lavabodan çıktı.

Duygu yüklü bu adam beni ağlatmayı iyi biliyordu.Ama önceden bu durumla karşılaştığım için kendime göz yaşı dökmemem gerektiğini söyleyebilmiştim.

Hızlıca üstlerimi değiştirip odamın dış kapısına ilerledim.

Kapıyı araladığımda Kayra doğrulup yanıma yaklaştı.

"Çokmu bekledin?"dedim heyecanlı çıkan ses tonumla.

"Evet.Ama merak etme beklemeyi seviyorum."dedi sırıtarak.Sanki acelesi varmış gibi konuşuyordu.

Hızlıca kolumdan tutarak hastanenin bahçesine çıkardı.Güneş tam tepede olanca kuvvetiyle yakıcı sıcaklığını bizimle paylaşırken ne kadarda cömertti.

Kayra yerinde duramıyordu.Bende acaip meraklanmıştım.

Sonunda bana durmam için işaret verdi ve yere sabitler gibi kolumu bıraktı.Belliydi burada beklememi istiyordu.

Biraz ilerden fideler ve suluk kapları getirince ne yapacağımızı anlamıştım.

"İstediğin her neyse onu şimdi buraya dike bilirim."dedi çarpık bi gülümsemeyle.

Bende sanki bi prenses gibi parmağımla papatya tohumlarını göstererek

"Ben papatyaları çok severim BEYEFENDİ  lütfen onlardan dikiniz."

dedim.

Bu ses tonum ve söylediğim sözler karşısında epeyce bi güldükten sonra elime giymem için bahçıvan tulumu vererek

"Malum bizim burda pek işçi yok.Bende de bu papatyaları dikecek narin eller yok.Belki biraz yardım etmek istersiniz."dedi yine gülümseyerek.

Hemen üstüme tulumu geçirdim ve ellerime eldivenleri taktım.Oda papatyaları dikmem için elime tohumları tutuşturdu ve berarber dikmeye başladık

Ben tam yaptığımız işin zevkini çıkartırken yüzüme sulu bir çamur yedim.

Yüzümü sertçe çamurun geldiği tarafa çevirince Kayranın kendine hakim olamayan kahkahalarıyla karşılaştım.Oğluna söz geçiremeyen anneler gibi

"Ben sana yapacağımı bilirim."

dedikten sonra ardı arkası kesilmeyen çamurları yüzüne atmaya başladım.

Bir yandanda

"Öldürün bu hayini....dıkşın dıkşın..."diye sesler çıkartıp eğleniyordum.

Kayra şaşırmış olacaktı ki biraz bekledikten sonra karşılık vermeye çalıştı.

Kahkahalarımız bahçeyi doldururken hava kararmaya başlamıştı.Sonunda yorgun savaşçılar gibi birbirimize destek olarak hastaneye girdik.

Kayra benimle odama kadar eşlik etti.

"Yüzündeki çamurları iyi temizle.Boşuna atmadım ben onları."deyip sırıttı.

Bende ona gülümserken gitmek için izin aldı ve yanımdan ayrıldı.

Çok terlemiştim ve acaip çamur kokuyordum hemen banyo yapmalıydım.

Banyo yaptıktan sonra yorgun bedenimi yatağıma bırakarak elime günlüğümü aldım ve bir iki kelimede olsa bişeyler yazmam gerektiğime karar vererek herhangi bir sayfaya şöyle yazdım.

"onyedi yaşında hayat bu kadar masumken ölmek istemiyorum..."

ÖLÜYORUM BAYIM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin