VEDA MEKTUPLARI

4.3K 179 189
                                    


Not: Bu kitap benim için çok büyük bir anlam taşıyan, çok değerli bir kitap. Bu giriş bölümünde farklı bir tarz denesem de, kitabın normal dili böyle değildir ve daha sade bir anlatım benimsenmiştir. Geçmiş bölümüne özel, günlük tarzı alıntılar okuyorsunuz aslında. 

Umarım seversiniz, çünkü ben ikisine de aşığım!

İyi okumalar.


Sıfır, mektuplar sadece vedayı mı simgeler?

Unuttuğumuz ayrılıklar,
bir zamanlar açılan kapılar,
Ve
Gecenin bir köründe yakılan mektuplar. 

Sen bana hiç gelmemişken,
Benden nasıl da gittiğini unuttuğum için kızamazsın bana.
Ben o plağı hiç çalamadım,
tozlandığı için kötü bakamazsın bana.
Bıraktığın hiçbir kitabı okumadım,
O tozlu sayfalar için bilenemezsin bana.

Sen gittin,
herkes gitti.
Ben buradayım,
baksana bana,
her şeyim hala aynı.
Kokum,
saçlarım,
bedenim.

Gitmek istiyorum,
anıların da gelmezse diye korkuyorum.
Gitmek istiyorum,
ya bir gün gelirsen,
gidemiyorum.
Herkes gitti,
ben buradayım.
Herkes büyüdü,
ben odandayım.

Nefes al küçük oğlan,
ben senin için yeterince boğuldum.
Yaşa küçük oğlan,
ben senin için,
O ilacın kanına karıştığı her sene öldüm.

12 Nisan, 2012

Odamın camından içeri uzanan ağaç dalları vardı, bahçemizde açan çiçekler ve bazen odanın içine bile giren kuşlar. O dalların üstünden meyveler sarkmaya başlasın, kimse tutamazdı beni. Olgunlaşmasını bile bekleyemeden tadına bakardım bazen, sonra da üzülürdüm onların bile büyümesine izin vermiyorsun, diye.

Onların bile.

Gözlerinin rengini bugüne kadar, her bir katmanına kadar hatırlıyorsam, bunun sebebi hasta olduğu geceler bazen sabaha kadar o gözleri izleyerek hayallere dalmam.

O gözler.

Mavi, biraz da yeşil, birazcık sarı. Hiçbiri birbirine karışmamış, ama ne derdin sen, hepsinin gönlünü yapmış.

Merdivenlerden yalınayak heyecanla inerken, aşağıdaki mutfaktan gelen kokuları bugün bu satırları yazarken bile anımsıyorum. Portakallı kek, annemin yapmayı en çok sevdiği kek tarifiydi. Bazen aynı anda iki üç tane hazırlar sırf sana getirmek için sabah erkenden uyanırdı. Onun anısını yad ediyor musun, güzel gözlü çocuk?

Mutfakta en belirgin koku portakal da değildi üstelik. Taze olan her şey, elmalı turta, tarçını bol. Sen öyle seversin çünkü.

"Hayır Serena, bunlar Vasil'e gidiyor." Annemin parlak sarı saçları ve kocaman kahverengi gözleri vardı. Kızdığında bile içindeki sarı halkalar sönmez, saçları ile aynı parlak tonda parlardı. İnce parmakları baton keki kusursuz dilimler halinde keserken, keskin bıçak bile elinde zarif gözükürdü.

VEDA MEKTUPLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin