7. KİMSENİN ÇOCUĞU

826 60 73
                                    



7. KİMSENİN ÇOCUĞU

where is my love, cat power

friend, gracie Abrams 

༘⋆

"Milena, sen başkaydın. Hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın!"

༘⋆

Vasil

Gözlerinden bile belli oluyordu ne düşündüğü, ne istediği. Yeşilin en açık tonundaki gözleri bana bakarken içinde binler şiir dizelerini barındırıyordu sanki. Gözlerindeki sarı parıltılar, bana bakarken daha belirgindi. Daha da açık bir sarı tonuna bürünmüş saçlarını her gördüğümde, dudaklarımı o tellerin üzerinde gezdirmemek için zor duruyordum.

Ama Serena, bana bakmak istemiyordu. Bana bakmak ona zarar veriyordu. Bunu, geldiğim ilk günden beri daha açık belli edemezdi. Kendi içinde bana bakmama savaşı veriyordu ve sonunda hep kaybedenin kendisi olduğunu düşünse de o yeşil gözler bana değdiği saniye asıl kaybedenin ben olduğumu asla bilmiyordu. Ancak yine de burada olduğumu bildiği için parti başladığından beri gözleri aralıklarla beni aramıştı mekanın köşelerinde. İnatçıydı, bunu unutmamıştım ancak daha önce o inadı sadece bana daha yakın olabilmek için kullanırken şu an benden uzak kalmak için kullanmaya çalışıyordu.

Zamanla yitmeyen az çok şey vardı. Ancak zamanın ikimizi öldürebilecek kadar güçlü olduğunu düşünmemiştim hiç, haklıydım da.

Onu eve bırakmayı teklif eden adamı orada yerin dibine gömebilirdim. Kim olduğunu biliyordum ama umurumda bile olmazdı. Yine de en sonunda gerek kalmamıştı. Serena arkadaşının halini gördüğünde onu bırakmamı kabul etmişti.

Arabada bilerek arka koltuğa geçerken, kapıyı tutan elime değen parmak uçlarının bilerek oraya tutunmayı seçmişti. Ancak elini elektrik çarpmış gibi çekerek, arkasına saklarken dudaklarımın iki yana kıvrılmasına da engel olamamıştım. "Rilassati tesoro," Sakin ol güzelim. Tanıdık kelimeyi duyduğu an, kirpiklerini kırpıştırmış ardından kapı kolundaki elimi adeta iteleyip kapıyı kapamıştı.

Arkadaşı kollarının arasındaydı ve kötü gözüküyordu. Serena onun saçlarını okşayıp bir şeyler fısıldadığı an, insanlara göz kulak olmayı ne kadar sevdiğini bir kez daha hatırlatmıştı bana.

Küçüktük ama beni de tüm dünyadan koruyabilecekmiş gibi böyle kollarının arasına alırdı.

Ön koltuğa oturdum ve yol boyunca tek bir kelime bile etmeden sokağımıza kadar sürdüm. Başta bu sokağa taşınmayı hiç istemediğimi ve anne babama resmen eziyet çektirdiğimi düşününce şimdi burayı özlemek ve kendi isteğimle gelmek garip hissettiriyordu.

Ancak bu ülkede, bu dünyada, dönebileceğim tek kişi, tek ev buradaydı.

"Sağ ol," diye fısıldadı Serena arabanın kapısını bu defa beni beklemeden açarken. Hızla dışarı çıktığımda, Asena'nın kollarından birini omzuma attım. "Ben hallede-"

"İkinizi de yaralardın." Başını usulca salladığında, önden gidip evinin kapısını açtı. Bu eve girmeyeli o kadar uzun seneler olmuştu ki yasaklı bir toprak gibi hissettiriyordu şimdi.

Kitapları evinin önüne getirdiğimde, aptal olan yanım beni eve alacağını sanmıştı. Sanki seni bırakıp giden birini bu kadar kolay affedebilirmişsin gibi. Bu imkansızdı. Giden hiçbir zaman affedilmezdi. Bu gerçekle yaşamak zorundaydım. Bu gerçeğe adapte olmak, başka bir yol bulmak zorundaydım. Kaybettiklerimizi onarmalıydım.

VEDA MEKTUPLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin