9. KAPIYI ARALIK BIRAK

781 60 83
                                    


9. KAPIYI ARALIK BIRAK

idea 7, gibran alcocer

forest fire, Brighton

༘⋆

"Umudumu yitirirsem eğer, aklımı da yitirebilirim."

Soneler, Shakespeare

༘⋆

Ne beklediğimi bilmiyorum. Bunca sene, neden kaybolmuş bir aşkı aradığımı bilmiyorum. Neden çocukluğumda kalması gereken bir hissi, yetişkinliğime taşıdığımı da bilmiyorum.

Ancak aşkın insanı nasıl seviyelere taşıyabildiğini biliyorum. Yukarıdaki bilmediğim her şeyin cevabı da bu olmalı zaten, aşk. Çocukken, gençken, belki de yaşlıyken, aşk her zaman aynı ve sen küçüksün diye hisler de küçük olmuyor sanıldığı gibi. Ben on yaşındayken Vasil'in yaşaması için ölürdüm, o kemoterapiden kurtulsun diye kendimi feda edebilirdim ve şu an aramıza bunca sene, ülke ve insan girmesine rağmen yine onun için canımı verebilirim. Zamanın eskitemediği aşk, insanı da eskiten tek şey aynı zamanda. Ama bazı şeyler, eskidikçe değerlenir.

Bu gece uzun bir geceydi. Asena, Laden'in kapıdaki gösterisinden sonra suratı kızarmış bir halde benden özür dilemiş ve onu sakinleştireceğini söyleyerek aceleyle evden çıkmıştı. Laden'in parlayan gözlerinin bir saniye bile Asena'dan ayrılmamasına an ve an tanık olmuştum. Ondan gözlerini çekemiyormuş gibi gözüküyordu, aşık gözüküyordu. Asena için endişeleniyordum, ciddi anlamda. Ancak Laden'i az da olsa tanıdığımdan, onu durdurmak istememiştim. O da gitmek istiyor gibi gözüküyordu zaten.

Laden için de endişeleniyordum çünkü onun gibi adamlara aşkın yaramadığını ve yaramayacağını görmüştüm.

Yalnız kaldığım için bana kalan tek şey yazmaktı. Bilgisayarım ve defterlerimden biri birkaç dakikadır önümde açık duruyordu. Bir şeyler yazıyor, ardından siliyordum ve en çok içimden akan kelimelerin üzerinde mürekkep lekeleri vardı. "Baya aşık olmalılar," diye fısıldadım kendi kendime. Defteri kapatıp klavyenin üzerinde birkaç tuşa basıp yeni bir sayfaya geçmiştim.

Asena'nın bana hiç bahsetmediği başka bir hayatı olduğunu bilsem de, şahit olmak kalbimi kırmıştı.

Yastığımın üzerindeki sessize aldığım telefonumun ekranı parladığında uzanıp elime aldım. Babam ya da Asena diye düşünerek sadece bakıp kapamayı planlamıştım aslında ancak mesaj atan kişi bilinmeyen bir numaraydı.

05****: Geceleri ışığını söndürmezsen, sabah gözlerin kızaracak.

Vasil.

Bana ilk yazdığı numarayı engellediğim için bu numaranın yeni olmalıydı. Engelini kaldırmamıştım, aslında bakılırsa numarayı kısıtladıktan sonra bana telefondan yazdığı bile aklımdan çıkmış olmalıydı.

Odamın açık penceresinden karşıdaki eve baktığımda, onun odasının ışıklarının kapalı olduğunu fark ettim. O hiçbir zaman ışığı seven biri olmamıştı zaten. İkimizde küçükken bazı geceler korkup açtırdığımda bile masmavi gözleri kızarık bir şekilde yeniden kapamamı ve bana sarılacağını söylerdi. Gerçekte ben de ışığı sevmezdim, ancak özellikle makineye bağlandıktan sonra ışıklar kapalı olduğunda Vasil'in hayati değerlerinin olduğu tabloyu görmek zorlaşır olmuştu. Ben de açması için bahaneler üretmeye başlamıştım. Zaten çoğu gece yanında kalmama izin vermiyorlardı, ben de sınırlı geceleri değerlendiriyordum.

VEDA MEKTUPLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin