◄İntikam Randevusu►

116 12 6
                                    

ÖNEMLİ! LÜTFEN OKUYUN!

Konuşmaları ingilizce yazıp yanına da Türkçe açıklama yazmak zoruma gittiği için -çok üşengecimdir- konuşmaların tamamını Türkçe yazacağım. Ama gerekli yerlerde yabancı dilde konuşulduğunu belirteceğim. İyi okumalar...

Multimedya: Bella Rose

İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra -gerçi ben, Ronaldo ve Bruno yabancı gibi davranmak zorunda olduğumuz için okumadık- okulca sınıfa çıktık. Bruno ve Ronaldo'nun ya da ii erkeğin ortasında olduğum için herkes bana dik dik bakıyordu. Belki de yeni geldiğim için bakıyorlardır?

Sınıfa girdiğimizde herkes istediği yere oturdu. Ben 4. sırada bir yere oturdum. Boyum uzun sayılırdı ve gözlük takmıyordum. İşte bu yüzden 4. sıraya oturmuştum. Solumda Ronaldo vardı ve çaprazımda -Ronaldo'nun arkası- Bruno vardı. Bu şekilde rahatç.a konuşabilirdik. Tabi rahatça konuşabilirdik derken derslerde rahatça konuşabilirdik. Siz beni aptal mı sandınız? Derste konuşmayacağız da ne yapacağız?

Öğretmen geldiğinde herkes hâlâ bana, Ronaldo'ya ve Bruno'ya bakıyordu. İşlerine güçlerine baksalarıd olmazdı sanki. (!)

Öğretmen geldi ve tüm öğrencilere kendini tanıttı. Bu öğretmeni geçen senden hatırlamıyordum. Yani yeni gelmişti.

Sınıftaki öğrencilre baktığımda yeni gelen birinin olmadığını gördüm. Sadece ben, Ronaldo ve Bruno mu vardı? Bu nasıl bir şeydi ya?

Öğretmen bana döndü kendimi tanıtmamı istedi. Bende ona İngilizce bir şekilde dediklerinden hiçbir şey anlamadığımı çünkü yarı İspanyol yarı Farnsız olduğumu söyledim. O da bana dediği şeyleri İngilizce söyledi ve bende kendimi herkese tanıttım. Sınıftaki herkes çok etkilenmişti. Ben bile deidklerimden etkilenmiştim doğrusu.

Öğretmen bu sefer Ronaldo'ya döndü ve ona kendini tanıtmasını söyledi. Ama öğretmenin ağzından çıkan kelimlerin hepsi Türkçe'ydi. 

Bruno da benim öğretmene deidklerimin aynısı söyledi. Yani yarı İspanyol yarı Farnsız olduğunu söyledi. Öğretmen de ona kendini tanıtmasını bu sefert İngilizce bir şekilde söyledi. Bruno kendini tanıttı. Aynı zamanda Ronaldo ile ben kendimizi tanıtırken kardeş olduğumuzdan da bahsetmiştik. Ama Hoca Hanım dediklerimizi hiç dinlemiyordu anlaşılan...

Sıra Bruno'ya geldi ve öğretmen ona bir şeyler demeden Bruno İngilizce bir şekilde "Ben İspanyolum." dedi ve öğretmen yine İngilizce bir şekilde ona, kendini tanıtmasını istedi. Bruno'da kendini tanıttı. -bu gerçekten de çok sıkıcı sürdü-

 Ders bittiğinde -tüm derste herkes Türkçe konuşmuştu ve biz hiçbir şey anlamamış gibi yaptık- herkes teker teker ben, Bruno ve Ronaldo'nun başına toplanıyordu. Ben bu kadar ilgiyi beklemezdim ama tam da istediğim kadar ilgi gösteriyorlardı bize.

En sonunda herkesi başımızdan attığımızda Ronaldo'nun yanına gittim. Bruno resim çiziyordu ve onu rahat bırakmak istemiştim.

Ronaldo'ya Fransızca bir şeyler söyledim. "Hadi arkadakilerin bizim hakkımızda ne konuştuklarını dinleyelim" Evet, biliyorum. Birilerini gizlice dinlemek kötüydü. Hadi ama! Burası Türkiye!

Ronaldo ile sanki bir şeyler konuşuyormuşuz gibi biribirimize saçma sapan Fransızca kelimeler söylüyorduk. Ama kulağımız diğerlerinin konuşmasındaydı. Kızlar aşağıya inmişlerdi ve sadece erkekler kalmıştı.

"Bella fıstık gibiymiş ya"

"Gözlerini gördün mü"

"Bir doğa harikası" 

"Gerçekten de çok güzel bir kız"

Bunları söyleyen bizim sınıfın erkekleriydi. Ama bu erkeklerin arasında Mert yoktu. O, diğer erkeklerle futbol oynuyordu. 

Bir süre sonra yan sınıftan da erkekler sınıfa doluştu. Bilin bakalım o erkeklerin arasında kim vardı? Doruk! Bahar'ı kıskandıma vakti gelmişti. Şansıma, Doruk'la beraber Bahar'da sınıftan içeri girdi. Ben Doruk'la tanıştım. Onunla çok güzel sohbetler ettim. Gerçekten de iyi birine benziyordu. Mert olmasaydı 2. tercihim kesinlikle o olurdu. Ama Doruk, Mert'in en yakın arkadaşı olduğuna göre küfür, argo kelime, görgüsüzlük vb. hepsi Doruk'ta da vardı. 

Erkekler -Doruk'ta dahil- benim hakkımda konuşmaya devam ederken Bruno yanıma geldi ve bana içinde "Amor" geçen bir cümle söyledi. "Amor" aşk demekti. Anlaşılan beyefendi kıskanmıştı.

Bruno'nun "Amor" dediğini duyan Doruk hemen "Amor"un ne demek olduğunu anlamışçasına diğer erkeklere:

"Bruno mu nedir o var ya, Bella'ya aşk dedi. Anlaşılan bunlar sevgili falan. Ama ben yine de seviyorum onu"

dedi. Sonra da zil çaldı ve sınıf yaklaşık 1 dakika içinde tıklım tıklım oldu. Öğretmen daha gelmemişti ve sınıfta olması gereken herkes sınıftaydı. Ama Doruk hâlâ bizim sınıftaydı. 

Doruk, benim yanıma geldi ve bana İngilizce bir şekilde "Benimle çıkar mısın Bella?" dedi. Onun dediğini herkes anlamıştı ve herkes şoke olmuştu. Ben de dahil herkes. Hemen Doruk'a cevap verdim. "Evet." 

Sonra da sınıftan bağırışlar, tezahüratlar falan filan. Doruk'la çıkmamın tek sebebi Bahar'dı. Başta ondan olmak üzere herkesten intikamımı alacaktım.

Sıra BendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin