"Babanı ben öldürmedim."
Bu söyledikleri karşısında tabancayı sıkıca tutan elim biraz gevşedi. Ama ona güvenmiyordum.
"Sen öldürmediysen kim öldürdü?" diye sordum.
"Bence bunu ben ayıkken konuşmamız daha mantıklı." dedi.
Ondan başka kim olabilirdi ki? O dövmeyi gördüğüme adım gibi emindim. Beni kandırmaya çalışıyordu.
"Sana neden inanacakmışım?" diye sordum. Elimdeki silahı bir an olsun indirmemiştim.
"Çünkü doğruları söylüyorum. Bu gerçekten uzun bir hikaye ve burada bu şekilde anlatamam." dedi ve yutkundu.
"Şu silahı indirebilir misin lütfen?"
"Sana güvenmiyorum." dedim gözlerimi kısarak.
"Güvenmen için bir sebep de yok zaten. Bak, şöyle yapalım, yarın öğlen 2'de yandaki kafede buluşalım. Bildiğim her şeyi anlatacağım. Artık şu silahı indirir misin?"
Kuşkuyla ona baktım. Ona asla inanmıyordum. Onun babamı vuruşunu gözlerimle görmüştüm. Ama anlatacağı neyse de merak ediyordum. Ancak aptal değildim. Söylediği fikri kabul etsem anında kaçardı. O sırada aklıma farklı bir fikir geldi.
"Benimle geliyorsun." dedim.
"Seninle mi? Nereye?" diye merakla sordu.
"Benim evime." dedim kısaca.
İlk başta kaşlarını çattı. Ardından başka seçeneği olmayınca kabul etti.
"Peki." dedi ve derin bir iç çekti.
Silahı kafasına doğru tutup önümden gitmesini sağladım. Arabaya bindik ve eve geldik. Kapıyı kapatıp iyice kilitledim. Oturması için koltuğu işaret edip karşıdaki koltuğa oturdum.
"Evet, anlat." dedim hızlıca.
Bu dediğimin üzerine yüzünü buruşturdu.
"Ben açıklayamadım galiba." dedi.
"Şuan gerçekten kafam bir milyon. Uyumam gerek."
Öfkeyle iç çektim. Belki de haklıydı. Ayağa kalktım.
"Gel benimle."
Onu misafir odasına götürdüm ve odadan çıkıp kapıyı kilitledim. O sırada göz kapaklarım ağırlaştı. Gerçekten benim de bir uykuya ihtiyacım vardı.
Uyandığımda saat 10'u geçiyordu. Mutfağa indim ve kahve yapmaya başladım. Su ısınırken Poyraz'ın odasının kilidini açtım ve içeri girdim.
Uyuyordu. Kahverengi saçları dağılmıştı ve üstünde bir şey yoktu. O sırada bileğindeki güneş dövmesi gözüme çarptı ve yumruğumu sıktım. Ardından uyanması için hafifçe öksürdüm.
Uykulu gözlerini hafifçe aralayıp bana baktı. Kaşlarını çattı. Ardından gözlerini ovuşturup ayağa kalktı. Tişörtünü yerden aldığında arkamı döndüm ve mutfağa giderken seslendim.
"Kahve yaptım."
Arkamdan gelip sandalyeye oturdu.
"Bu yaptığın çok aptalca. Bir yere kaçıp gidecek değilim." dedi beni süzerek.
"Sana neden güveneyim ki?" dedim gözlerinin içine bakıp.
"Çok abarttığının farkında mısın? Eğer babanı ben öldürmüş olsaydım, şimdiye çoktan kaçmış olurdum." dedi ciddiyetle.
"O gün bileğindeki dövmeyi gördüm." dedim gözümle dövmeyi göstererek.
"Yani sana inanmamı bekleme."
Dövmesine baktı ve sanki eski bir şeyi hatırlamış gibi gülümsedi.
"Bu dövmeden bir tek bende mi var zannediyorsun?" dedi.
Şüpheyle sordum.
"Başka kimde var ki?"
Kahvesinden bir yudum alıp sorumu
cevapladı.
"Abimde."
Biraz şaşkın, biraz da inanmayan bir ifadeyle ona baktım. Bir abisi olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Doğru mu söylüyordu yoksa beni mi kandırmaya çalışıyordu? Gerçekten şuan kaçıp gidebilirdi. Benden çok daha iri ve güçlüydü. Onun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"4 sene önceydi." dedi yere bakarak.
"Anlamadım?"
"Bu dövmeyi." dedi dövmesine bakarak.
"4 sene önce yaptırmıştık. Babam 18 yaşımdan önce dövme yaptırmama izin vermedi. Biz de abimle benim 18'ime bastığım gün gidip ikimiz de aynı dövmeyi yaptırmıştık."
"Abini daha önce hiç görmemiştim." dedim.
"O ilkokulda ve ortaokulda çok başarılı bir öğrenciydi, pek fazla arkadaşı yoktu. Evden çıkmazdı." dedi.
Kafam karışmıştı. Böyle konuştuğuna göre ölmüş falan olması gerekiyordu değil mi?
"Peki ona ne oldu? Nerede şuan?" diye sordum.
Yutkundu.
"8 yaşındaydım, Antalya'ya tatile gidiyorduk. Bir kaza oldu." dedi. Gözleri dolmuştu.
Açıklama istercesine yüzüne baktım.
"Biz kurtulmuştuk." dedi.
"Ama annem kurtulamadı. O zamanlar ben küçüktüm, pek bir şey hatırlamıyorum ama Berkay 15 yaşındaydı. Onun için gerçekten büyük bir şok oldu ve psikolojisi bozuldu. Anneme gerçekten çok düşkündü." dedi ve gözlerini kapadı.
Abisinin adı Berkay olmalıydı. Bu adam için üzülmeli miydim? Kesinlikle hayır. Ama birini kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu bildiğimden, üzülmüştüm.
"Madem o kadar asosyaldi, neden seninle o dövmeyi yaptırdı?" dedim hızlıca ve bileğindeki güneş dövmesine baktım.
Kapattığı gözlerini yavaşça açtı ve ela gözleriyle gözlerimin tam içine baktı.
"Çünkü annemin adı Güneş'ti."
![](https://img.wattpad.com/cover/17112446-288-k151036.jpg)