"Derin?"
Sesin sahibini görmek için arkamı döndüm ve irileşen gözlerimle ona baktım.
Onun burada ne işi vardı?
Karşımda duran kişi annemdi. Onu yaklaşık 6 yıldır hiç görmemiştim. Şimdi ise tam karşımda duruyor, yeşil gözleriyle bana bakıyordu. Üstünde bir plaj elbisesi vardı. Şaşkın bir şekilde ona bakarken yanında bir adam belirdi.
Adam anneme dönerek "Ne oldu? Seni bekliyordum." dedi ve annemin baktığı tarafa yani bana doğru kuşkuyla baktı. Bizi bu adam için terketmiş olmalıydı. Yumruklarımı sıktım ve oturduğum yerden kalktım. Arkamı dönüp yürümeye başladım.
Onun yüzünü bile görmek istemezken o benim karşıma çıkmıştı. Adımlarımı hızlandırırken onun sesini duydum.
"Derin, bekle!" diye bağırdı. Bana doğru yaklaşan ayak seslerini işitince koşmaya başladım. Etrafımdaki insanların bana deliymişim gibi bakmalarına aldırmayarak koşmaya devam ettim. Odamın önüne gelmiştim. Arkama baktım. Gelen yoktu. Belki de bu otelden gitsek iyi olacaktı. Onun suratını bile görmeye dayanamıyordum. Odaya girdim ve kendimi yatağa attım. Kafamdaki düşüncelerden dolayı başımda şiddetli bir ağrı vardı. Çantama uzanıp ön gözünden bir ağrı kesici alıp yuttum ve komodinin üstündeki sudan birkaç yudum aldım. Belki bir duş iyi gelebilirdi. Ayağa kalktım ve duşa girdim. Daha Poyraz'la ne yapacağımı bilemezken bir de annem çıkmıştı karşıma. Onu bir daha görmek istemiyordum. Kısaca yıkandıktan sonra duştan çıktım. Altıma rahat bir şort geçirip üstüme kısa kollu bir tişört giydim ve aynanın karşısındaki sandalyeye oturdum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda arayan Melis'ti. Eskiden yakın olduğum ama sonra beni unutan arkadaşlarımdan biri. İlk başta açıp açmamakta tereddüt etsem de ardından açmaya karar verdim.
"Efendim?" dedim soğuk bir sesle.
"Derin? Nerdesin sen? " dedi canlı bir ses tonuyla.
İç çektim.
"Antalya'dayım." dedim kısaca.
"Ne? Tatile mi gittin? Ama ben düşünmüştüm ki.. Beraber gideriz diye düşünmüştüm." dedi üzülerek.
"Buraya tatile gelmedim. Bazı işlerim var." dedim.
"Peki." dedi ve ekledi. "Seni özledim."
"Beni özlemene gerek yok. Hala eskisi gibiyim." dedim.
"Ne alakası va-"
"Senin benim yanımda olabilmen için illa benim mutlu olmam mı gerek? Böyle zamanlarımda yanımda yoksan mutluyken de olma!" dedim ve yüzüne kapattım. Benim kimseye ihtiyacım yoktu. Ne anneme ne de arkadaşlarıma. Oturduğum sandalyeden kalktım ve kendimi yatağa attım. Biraz kestirmek iyi gelebilirdi.
Uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Kafamı aptal düşüncelerden biraz olsun uzak tutabilmiştim. Saate baktığımda yemeğe bir saat kaldığını gördüm. Yemeğe gitmekle gitmemek arasında kararsız kalmışken karnımın guruldamasıyla gitmeye karar verdim. Mavi, gösterişten uzak bir elbise giyip altına sandaletlerimi giydim. Saçımı sağ tarafıma doğru gevşek bir şekilde örüp hafif bir makyaj yaptım. Tam kapıya doğru ilerliyordum ki kapı çaldı. Yavaşça açtım. Gelen Poyraz'dı.
"Yemeğe inelim mi?" dedi.
Üzerinde siyah, kısa kollu bir tişört vardı. Kaslarını belli ediyordu. Altında da siyah bir pantolon vardı. Onu süzmeyi kesip sorusuna cevap verdim.
"Tamam, inelim."
Aşağı indik ve yemeklerimizi alıp bir masa seçtik. Oturduk ve yemeğimize başladık.
"Bir şey sorabilir miyim?" diye sordu.
"Sor." dedim kısaca.
"Plajdaki kadın kimdi? Biliyorum beni ilgilendirmez ama merak ettim." dedi gözlerime bakarken.
Derin bir nefes aldım.
"O benim annem." dedim. "6 yıl önce beni terkeden."
"Seninle konuşmak istiyormuş." dedi.
Bunun üzerine şaşırmıştım.
"Ne? Seninle mi konuştu?" dedim biraz sinirlenerek.
"Evet, ve şuan bu tarafa doğru geliyor." dedi arkamda bir yere bakarak. Arkamı döndüm ve onun baktığı yöne doğru baktım. Annem yavaşça yanıma geldi.
"Derin, lütfen konuşmamıza izin ver. Her şeyi açıklayacağım." dedi biraz üzgün bir sesle.
"Hayır!" Senin açıklamanı dinlemek istemiyorum!" diye kükredim ve yerimden kalktım. Tam gidecekken sıkıca kolumdan tuttu.
"Derin, lütfen. Lütfen konuşalım. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim." dedi.
Alev saçan gözlerimi onun hüzünlü gözlerine kilitledim. Bakışlarından pişmanlık okunuyordu. Ama umurumda değildi. Ne anlatırsa anlatsın ona karşı olan duygularım asla değişmeyecekti.
"Tamam! Ne anlatacaksan anlat ve hayatımdan siktir olup git!" dedim bize bakan birkaç kişiyi umursamayarak.
Bunun üzerine masadaki boş olan sandalyeye oturdu. Poyraz bir bana bir de anneme baktı ve ayağa kalktı.
"Şey, ben gitsem iyi olacak sanırım." dedi ve gitti.
Harika! Annemle başbaşa güzel bir konuşma yapacaktık...