İşaretler

23 2 3
                                    

Havalimanı çok kalabalıktı. Havanın sıcaklığıyla bunaltıcı bir hal almıştı. Kimse yolculamaya gelmemişti Phoebe'yi. Aslında kendisi sabah habersiz çıkmış, o duygusal uğurlamaları yaşayabileceğini ummadığından evdekilere haber vermeyi de gereksiz bulmuştu. Yarım saat vardı uçağın kalkmasına. Telefonu kapatmadan önce kardeşinden gelen mesajı gördü. Bu yolculamada Omar'dan gelen mesaj Phoebe'yi o an mutlu eden tek şeydi. Cesaret alıyordu kardeşinden. 

"İyi şanslar abla, yanına geleceğim ben de. Omar."

Farketti ki bulacağı cevaplar arasında Omar da vardı. Hayatının bir köşesi hep onundu ve öyle kalacaktı. Bu yüzden atacağı adımların ilk aşaması kendi benliği için olurken ikinci en önemli kısmı kardeşi içindi. Peki aşk ? Bu hayatın neresindeydi ? Enerjisini düşürmeden şeytanı kendinden uzaklaştırıp tüm güzel şeyleri gözünde canlandırarak gününü güzelleştirmeye çalıştı. Kırmızı tişörtü, beyaz eteği, çantası ve beyaz kemik çerçeveli gözlükleriyle en sevdiği kombini yapmıştı. Saçları hafif ıslak, doğal denilebilecek makyajını bir ruj ve rimelle tamamlamıştı. Son dakikalarıydı evinde, yurdunda geçirdiği. Kulaklığı takıp artık ait olmak istediği dünyaya en sevdiği şarkısıyla giriş yapıyordu. 12.45 Turkey, Istanbul ..

Cam kenarında rezerve ettiği koltuk ona bulutları izleme fırsatı vermişti. Phoebe'nin çocukluğundan beri keyif aldığı şeydi gökyüzü ve ona dair olanlar. Sabah erken saatte kalkıp güneşi karşılamak, gece yıldızları izlemek, uçurtma ve balonlarıyla dolu hayal dünyasında kendine yarattığı, sadece onun olan bencilliğinde mutlu olma fırsatını asla kaçırmadı ve kaçırmayacaktı. Uçak kalkışa geçtiğinde ilk işi bir kahve isteyip çantasındaki kitaba yapışmak olmuştu. Kitap okumaya aşık bir kadın olarak tek alanda kendini yetiştirmeye adapte olabilmesi hep içindeki o küçük kıvılcımı taze tutuyordu. Küçükken sorduklarında ne olacaksın diye, kadına yakıştırılmayan bir mesleği gök bilimci, astrofizikçi olmak evreni keşfetmek istiyorum derdi. Verilen tepkilerden sadece erkeğin yapabileceği bir iş olduğu söylenmesi onu bambaşka bir yola çevirmiş doktor olmasını sağlamıştı. Psikolog olmaya karar verip her daim insanları anlamaya çalışan özelliğini başarılı olma yolunda kullanmış, ona da şevk vermişti. En azından başarıyordu. Ancak hayalinde asla sonuçları şaşırtmayan ve yanıltmayan fizik kurallarıyla beraber, bilinen ve bilinmeyen taşlar, yıldızlar, gezegenler vardı. Belki de hayatında tecrübe ettiği tüm belirsizliklerin yarattığı o koca boşluğu sevdiği bir meslekle tamamlayıp kendini mutlu etmeye çalışıyordu. Çok ünlü bir kitap "Spiritüel Gerçekler ve Fizikle Olan Bağlantısı" son yılların çok satanları arasında. Okuyan herkesin hayatını değiştiren evrensel kurallar, enerji yasaları vb. Sayfayı heyecanla çevirdi. Kahve neredeyse bitmişti. En heyecanlı bölüm "21 Günlük Değişim" başlığını görür görmez bıraktı kitabı. Çünkü henüz hazır hissetmiyordu. Kafasında herkesin yaptığı gibi eksikleri tamamladıktan sonra gelecek bir değişimden medet umuyordu. Farkında bile değildi, asıl değişim her an her dakika yaşanırken eksikleri tamamlamak yeniyi getiren asıl olguydu ve bunun zamanı, sırası yoktu. Bunu öğrenebileceği bir tecrübeye ihtiyacı vardı yalnızca. 

Biraz sıkılır gibi oldu. Yanında oturan orta yaşlı adam dikkatini çekti bir an. Ellerini sıkıca kavramış, gözleri dolu dolu dişlerini sıkıyordu sanki. Önce cesaret edemedi, bir süre daha gözlemledikten sonra artık emindi, ya bir rahatsızlığı vardı ya da aklına gelen tonlarca duygusal sebep buna neden olmuştu. Mesleğin verdiği özgüvenle ilk adımı Phoebe attı. Yerde duran küçük notu adama doğru uzattı.

- Bu sizin galiba ?

Adam kafasını çevirir çevirmez gözlerini Phoebe'den alamadı. Büyük mavi gözlerinden yaşlar süzülüyor, alnına düşmüş hafif kır saçların birkaç teli kemikli yüz yapısını etkileyici kılıyordu. Bir an bu anın büyüsüne kapılan Phoebe'nin şaşkınlığını adamın cümlesi böldü.

PHOEBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin