Beni tutup yatağa yatırdı. Gözlerimi açtığımda fazla yakındık.
"Bırak beni." diyebildim sadece.
Nefes nefeseydim. Kalbim korkudan çok hızlı atıyordu.
"Seni seviyorum. Prensesimsin sen benim. Başka kimseye prenses diyemedim ben. Bulut'u bırak. Benim ol. Daha mutlu olacağız. "
"Hayır, bu asla olmayacak. Anladın mı beni, asla!"
O sırada kapı birden açıldı ve içeri Bulut girdi. Beni kucağına aldı. Gözyaşlarım akarken Bulut, Can'a küfürler savuruyordu. Odadan çıktığımızda beni sımsıkı sarmaya devam etti.
"Iyi misin?"
Kafamı iki yana salladım. Hala anın etkisindeydim. Korkudan titrediğimi gören Bulut beni iyice sıktı. O sırada babaannem karşıdan geldi ve bizi gördü. Titreyen vücuduma dokundu. Sonra geri çekilip bizi bir odaya yönlendirdi.
Yorgan üstümde olmasına rağmen fazlaca üşüyordum. En sonunda dayanamadı babaannem ve ambulans geldi.
Irem ablaların gelmesini istemedim. Sadece yanımda Bulut ve babaannem vardı.
BULUT'UN AĞZINDAN
Yatağın başında Derin'e bakarken bir andan Can'a küfrediyor bir andan Derin'in uyanmasını bekliyordum. Onu öyle bulduğumda şok olmuş, hemen götürmüştüm. Hala şok etkisindeydim. Can'a nasıl bir şey yapmadım hala şaşıyorum. Onu orda gebertebilirdim.
Ama bazı şeyler daha önemli geliyordu. Derin'in sağlığı. Onun iyi olması benim için en önemli şeydi. Can nasıl olsa halledilebilirdi.
Derin gözlerini açar açmaz ayağa kalktım.
"Derin?" dedim sakince.
"Bulut? Sevgilim? Prensim?"
Bu zamana kadar bana karşı 'Prens' kelimesini kullanmamıştı. Babaannesinden öğrenmiştim sebebini. Ama bunu söylemiyordum Derin'e. Bunu söylemesi Can'ı içinde bitirdiğini gösteriyordu. Heyecanla zıpladım.
"Prensesim? Nasılsın? "
Kafasını yukarı aşağı salladı. O sırada hemşire girdi içeri.
"Fazla sorun edilecek bir durum yok. Biraz dinlendikten sonra çıkabilirsiniz."
"Teşekkürler." dedikten sonra Derin'i yatakta oturur hale getirdim.
"Bulut beni bırakma." dedi o masum sesi.
"Bırakmam seni. Asla! Asla!" söylerken sinirlenmiştim.
Nasıl Derin'in yanında değildim. Yalnız bıraktım onu. Kendime kızıyordum.
Derin'in elinden tutup iyice sarıldım. Babaaanesi bizi bekliyordu. Kulağıma yaklaştı.
"Sen bu kızı hiç bırakma. Bu kız seninle mutlu. Sana güveniyorum. Elimden gelse hemen evlendiririm sizi. Çünkü sen Derin'i kendi dünyasından alıp hayaller dünyasına çekiyorsun. Onun için imkansız olan şeyleri yaşatıyorsun. Sakın bırakma. "
Başımı yukarı aşağı salladım. Onu bırakmayı biran bile düşünmemiştim.
Düğüne geri dönersek ne olacağını bilmiyordum.
"Ne yapacağız? " diye sordum.
"Düğüne götüremeyiz. Eve gideceğiz. " dedi babaannesi.
Taksiye binip eve döndük. Amcasının düğünü onun için berbat bir hal almıştı. Bunu düşünürken kötü oluyordum. Derin uyumuştu. Onu yatağına bırakıp izin istedim. Ama içimden gelmiyordu gitmek.
"Bence yanında olmalısın. " dedi babaannesi.
"Ah, çok teşekkür ederim." dedikten sonra elini öptüm.
Yatağının yanındaki koltuğa oturup onu izlemeye başladım. Bir süre sonra uykuya daldım.
Gözlerimi açtığımda yatakta kimse yoktu. Hemen odadan çıkıp etrafa bakındım. Sesin geldiği yöne doğru gidince babaannesi ile birlikte kahvaltı hazırladıklarını gördüm.
"Sana kahvaltı hazırlıyorduk. "
"Haberim yokmuş gibi yapmamı ister misin?"
"Şimdi sen git odana. Ben seni hazır olunca uyandıracağım. "
Gülümseyerek odaya gittim. Kitaplarına göz gezdirdim. Tek tek elime alıp baktım. Güzel sözlerin altları çiziliydi. Birkaç tanesini okudum. Kitaplara dalmış durumdayken kapı açıldı.
"Aaaa, olmadı ama! Seni uyandıracaktım. " dedi ve ellerini göğsünde topladı.
Hemen yatağa atladım. Onun kokusunu içime çekerken gelip yanağımdan öptü.
"Buluuut, sana sürprizimiz vaar!" diye bağırdı.
"Çok merak ettim bak." diyerek kalktım yataktan.
Mutfağa gidince şaşırmış gibi yapıp masaya oturdum. Derin mutlu olmuş, gülücükler saçıyordu etrafa.
"Beğendin mi sevgilim?"
"Sssst!" diye babaannesi uyarınca sustu.
"Çok beğendim meleğim. " dedim.
Babaannesi ses çıkarmayınca suratını astı.
"Ama bu haksızlık! " diye yakındı.
Kahvaltı yapınca kimsenin eve gelmeyişine şaşırdım.
"Niye gelmediler?" diye bir soru yönelttim.
"Onlar tatilde. " dedi babaannesi gözlerini devirerek.
"Derin burda kötü durumda ve onlar tatilde mi?"
"Babası işe gitti. Diğerleri tatil yapıyor."
Bu duruma oldukça bozuldum. O sırada zil çaldı. Kapıyı bizzat ben açtım.
Karşımda o aptal suratlı Can'ı görünce sinirlendim.
"Ne işin var burda?
"Derin'le konuşmak istiyorum. "
"İzin vermiyorum. " diye gürledim.
Bu sesten rahatsız olan Derin salona geldi.
"Neler oluyor?" dedi.
Kapıda Can'ı görünce benim arkama saklandı.
"Git şuradan! Seni istemiyor kız işte. " dedi babaannesi.
"Derin'le konuşmadan gitmem."
Arkamdaki Derin'e aldırmayıp bir yumruk indirdim. Yere yığılan Can ayağa kalktı ve gitmek zorunda kaldı.
Derin arkamda sessizce ağlıyordu. Benim kavga etmemden hoşlanmadığını biliyordum. Hemen kollarımla sarmak istedim. Ama kollarımı ittirdi. Ve kalkıp odasına gitti. Kilit sesini duyunca gitmekten vazgeçtim.
"Üzülme oğlum. Anın etkisinde hâlâ. "
"Bana kırılmamış olmasını diliyorum. "
Derin benim hislerimin dile gelmiş haliydi. Onsuz bir hayatım olamazdı. Bir gün görmesem evin içinde çılgına döner, ona bişey olmasından korkardım.
Sessizce salonda otururken, odasında olduğunu bildiğim halde bişey olacak diye korkuyordum. Elimden gelen bir şey yoktu. O çok temiz ve saftı. Onun sayesinde ben de öyle olmuştum. Eskiden her gün okulda kavga ederdim. Beni değiştirmişti. Eski halimi özlemiyor değildim. Ama Derin'siz asla olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin (Mavi'nin 2.kitabı)
RomanceYaşadığın, gördüğün kadar değildir hayat. Senin yaşadığın o kadardır sadece. Hayat aslında daha fazladır. Çok daha fazla. Sen bilemezsin bunu. Birini kaybetmeden anlamazsın acı ne demek. Tadamazsın acıyı yakınını kaybetmeden. Acıyı yaşama sırası sen...