18 | Masalları severim, masallarda yaşamam

2.9K 277 126
                                    

Medya; Sia - Angel By The Wings

18 - Masalları severim, masallarda yaşamam

"Siz ne kadar hain insanlarsınız ya?" dedi Jennie sinirle Lisa ve Rose'a bakarken. "Bu kadar önemli bir şeyi bize nasıl söylemezsiniz?"

"Hem bu nasıl oldu ki?" diye tamamladı onu Jisoo. "Hayır, siz ne ara?"

Lisa gözlerini kaçırırken, Rose'un yanakları pembeleşmişti. Aslında, ortada öyle karmaşık bir durum yoktu. Rose ve Jimin tanıştıkları ilk andan beri birbirlerinden hoşlanmışlardı, sonunda Jimin onu sevdiğini itiraf etmişti ve sevgili olmuşlardı.

Lisada ise durum biraz daha farklıydı. Jungkook'a acayip sinir oluyordu başta, yalan yok ne zaman onu görse kafasını koparası geliyordu. Fakat sonradan öğrenmişti ki, Jungkook onun çocukluk arkadaşıydı. Küçükken birlikte oyunlar oynarlardı fakat sonra Busan'a taşınmışlardı.

"Neden herkesin geçmişten bir bağlantısı var?" diyerek pes edip kendini koltuğa attı Jennie. "Hepinizin aşk hikayesi masallardaki gibi."

Jisoo ona ters ters baktığında Jennie omuz silkmiş ve önüne düşen birkaç bukleyi arkaya atmıştı. "Bu Taehyung'un salaklığından oldu. Yoksa sizin hikayenizde bir masal gibi."

"Hiçbir gerçek, masal gibi değildir." dedi Jisoo. "Masallarda hep iyi ya da kötü bir son vardır. Fakat, gerçekler asla son bulmaz."

"Neden ki, Jisoo?" diyerek gözlerini kırpıştırdı Rose. "Sen masalları seversin."

"Masalları severim, masallarda yaşamam."

***

Jennie, okulun geç saatte bitmesine karşın alışveriş merkezine de uğramış, haliyle oldukça geç bir saate kalmıştı. Ana yolda yürüyordu aslında ama nedense etraf fazla sessiz sakindi. Bir taksi arıyordu fakat görünürde yoktu. Birkaç sokak ilerde olmasını umut ettiği otobüs durağına yürüdü. Bir şarkı mırıldanıyordu sessizce, karanlık ve dar sokaktaki korkusunu bastırmaya çalışıyordu.

Arkasında ayak sesleri duyduğunda gözleri şaşkınlıkla aralanmıştı. Dönüp arkasına bakmak istedi ama bu biraz korkutucuydu bu yüzden adımlarını hızlandırdı. Neredeyse koşarcasına yürümeye başladığında, arkasındaki ayak sesleri de hızlanmış gittikçe yaklaşmaya başlamıştı. Aklına korku dolu düşünceler dolarken tamamen paniklemiş, adrenalini tavan yapmış ve elleri heyecandan buz kesilmişti. Gerekirse, çantasını nasıl arkasındakinin kafasına geçireceğini düşünüyordu.

Onu takip eden kişi Jennie'yi kolundan tutup durdurduğunda, genç kız bir çığlık atmış ve çantasını rastegele savurmaya başlamıştı. Kolunu saran ellerden kurtulmaya çalışıp da başarısız olunca korkudan kapattığı gözlerinden birkaç damla yaş firar etmişti.

"Hey, hey Jennie." dedi Yoongi sonunda şaşkınlıktan kurtulduğunda. "Endişelenme, benim."

Jennie yavaşça göz kapaklarını araladığında karşısında Yoongi'yi görmesinin verdiği rahatlıkla kendisinş genç adamın kollarına bırakmıştı. Yoongi'nin ceketini sıkı sıkı tutarak, yüzünü omuzlarına gömmüştü.

"Neden bana seslenmedin," diye mırıldandı Jennie. Sesi boğuk çıkıyordu.

"Seslendim, ama duymadın." Yoongi de kollarını genç kızın beline sararak, titreyen bedenin saçlarını okşadı. "Bir şey yok geçti. Özür dilerim, bu kadar korkacağını bilemedim."

Yoongi, sadece tesadüfen Jennie'yi görmüş ve ne kadar haz etmese de eve tek başına gitmesini istemediğinden bırakmayı teklif etmek istemişti. Zaten Yoongi'nin yanında motoru vardı ve evleri de çok uzak değildi. Alelacele motorunu park edip, Jennie'nin peşinden ilerlemiş, birkaç kez de Jennie'ye seslenmişti. Ama anlaşılan Jennie korkudan, tek bir şey bile duymamıştı.

"Seni eve bırakayım," demişti Yoongi yavaşça genç kızdan uzaklaşırken.

"Eve gitmeyi istemiyorum," dedi Jennie kafasını iki yana sallayarak. "Evde yalnızım."

"Nereye gitmek istersn peki?" diyerek gözlerini kıstı Yoongi.

"Sahile," Jennie gülümsedi. "Sahile gidelim, olur mu?"

Yoongi onu onaylayınca Jennie gülümsemesini büyüterek motorun arkasına oturup, kollarını Yoongi'nin beline sarmıştı. Kafasını Yoongi'nin sırtına yasladı ve hafif esen rüzgarın tadını çıkardı.

Sahile vardıklarında Jennie hızlı adımlarla banka oturdu, Yoongi de çok geçmeden yanına yerleşti.

"Sahili sever misin?" dedi Yoongi, sessizliğin garip olduğunu düşündüğünde.

"Denizi severim. Sen sevmez misin?"

"Bilmem ki," diyerek omuz silkti Yoongi, Jennie'nin meraklı bakışlarına karşılık. "Denizle ilgili pek anım yok."

Jennie pot kırdığını düşünerek dudaklarını ısırmış ve ellerini kucağında birleştirmişti. Nasıl unuturdu? Yoongi de tıpkı Taehyung gibi yetimhanede büyümüştü.

"İyi birisin.." diye mırıldandı Jennie. "Ve güçlü."

"Düne kadar benden nefret ediyorsun sanıyordum."

Yoongi'nin dudakları muzipçe kıvrıldığında, minik gözlerine eğlence parıltıları yerleşmişti. Fakat her zamankinin aksine alay etmiyor, gerçekten eğleniyordu.

"Evet, öyle." dedi Jennie gülerek. "Sen de benden nefret ediyordun. Ama kimse nefret ettiği birinin peşinden gelmez ve onun için endişelenmez. Bu senin iyi biri olduğunu gösteriyor." Jennie gülümsemiş sonra da duraksamıştı. "Ya da.."

Yoongi bakışlarını denizden ayırıp Jennie'ye çevirdiğinde genç kız yutkunmuş ve gözlerini kaçırmıştı. "Aman boşver önemli bir şey değildi."

"Ya da ne?" diye sorguladı Yoongi. "Yoksa senden hoşlanıyor olabilir miyim?"

Jennie, aniden genç adama baktığında Yoongi gülümsemişti. "Ben kimseyi sevmem, Jennie. Düşündüğünün aksine sevgi nedir bilmiyorum ben."

"Hayır biliyorsun, Taehyung'a abilik yapıyorsun, onu seviyorsun. Seni örnek alan Jimin'i umursamıyor görünsen de seviyorsun, baş belası Jungkook'u da seviyorsun. Sevmeyi öğrenmene gerek yok ki, o her zaman kalbinde olan bir şey." Sonra yavaşça Yoongi'ye yaklamış ve gülümsemişti. "Ama eğer bilmediğini düşünüyorsan bile önemi yok, sana öğretebilirim ben."

××××

Yazdığım en saçma bölüm olduğuna inanıyorum..

Ama artık bölüm atmalıydım ve sonundaaa☄☄

Üzülerek söylüyorum, 20. Bölüm final.

falling for you ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin