ᖴIᑎᗩᒪ (Final)

82 5 12
                                    

Normalde bunu dört güne yaycaktım ama üşendim sldmlskd Bu arada parantez içinde de Final yazamamın sebebi gözükmüyor olabilir diye
Son dört gün...
Şevval hâlâ şoktan çıkamamış, bir türlü kabullenmiyordu.
"Şimdi, biz gidersek, yeraltı çöker! Niye mi?
Be(Y)za
F(E)yza
Kay(R)a
Bur(A)k
Gü(L)nehir
I(T)ır
(I)rmak"
"Kanka Itır ile Irmak kim löö?" Diye sordu  Beyza. "İç seslerim." "Tmm." "Tşk." "Öd."
Fikret çekine çekine"Şeyy... ARTIK gitmemenin Zamanı geldi... Son dört gün..." dedi. Şevval derin nefes aldı. "FİKRET. SUS. FİKRET. SUS. SUS. SUS." dedi bir yandan eliyle kendine yelpaze yaparken. Beyza ile Eda, Şevval'i elinden bir kaza çıkmasın diye tutmaya çalışıyordu.  Fikret, Şevval'in kolunu tutup iç tarafına doğru baktı. "Bu iz ne?" "Zamanında domates doğrayacağım diye, o tarafından kestirdim mal gibi!" Fikret iç çekti. "Gitmeden önce bir hatıra olsun ister misin?" Şevval'in gözleri parladı. "Olur!" Fikret,"Oraya dövme yapabilirim. Hatta isteyen herkese bir anı dövmesi yapabilirim." Bunları söylerken sakindi. Önüne gelen altın sarısı saçlarını geri attırdı. "Ancak," diye devam etti. "Bunları zaten benim yaptığımı hatırlamayacaksınız. Gerçi burayla ilgili hiçbir şeyi hatırlamayacaksınız o ayrı bir şey..." Şevval,"Olsun bir şey olmaz." dedi. Kayra, "Oha çiçek dövme yapacak, teknolojiye bak." dedi.
"O zaman dövme yapmak isteyen herkesi buraya alalım."
Y.n:Ehem dövmelerinin resmi atın,çünkü planlarıma uyarsa çok büyük rol oynayacaklar (Zorunlu değil ancak.)
Şevval'in dövmesi:

)Şevval'in dövmesi:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son üç gün...
Dövmeler yapılmıştı. Herkes dağdan tırmanırken getirdiği minik çantaları hazırlamaya koyulmuştu. Herkes çantasının içine bir kaç kurabiye, bir ekmek arası yeraltı döneri, küçük bir salata tabağı, 500 ml'lik bir su şişesi koymuştu. Hazırlıklar tamamlanmıştı. Sadece son üç gün beklemek gerekiyordu. O zamanıda değerlendirecek bir fikir geldi Burak'ın aklına. "Alieğğeğğğeğ! Senle savaşmadık. Gel senle savaşak.!" Ali "Ne?!" dercesine bir bakış attı ama sonra kabul etti. Herkes oyuncak bıçaklarını çekti, zaten öylesine bir savaş olacaktı, eğlencesine. Bir zarar gelirse bile Tuğba bisküvili pasta yapmıştı. Yani ölmelerinin imkanı yok... muydu acaba?
Savaşa hazırlandılar, savaş başladı. Ancak Ali'de bir gariplik vardı. Gülümsedi. "Yediden daha fazla insan ruhu... Çok hoş ruhlarınız var." Umut ile Nazlı'nın ruhunu çıkarttı. Etraf karamıştı. "Hmmm... Zaten son üç gün içerisinde öleceksiniz... Ne dersini-" Ali'nin sözünü Tuğba'nın fırlattığı terlik kesti. "Bana bak! EĞER. ONLARIN KILINA DAHİ ZARAR VERİRSEN... BİR DAHA BENİ ASLA GÖREMEZSİN. O GÜNLERE DÖNMEYELİM İSTERSEN. ÇÜNKÜ BEN ÇOK KOLAY BİR ŞEKİLDE SENİ BIRAKABİLİRİM -NE KADAR SEVSEM BİLE!" Ali'nin umrunda değil gibiydi. Asri, Ali'ye baktı. Tuğba'yı ve insanları geri çekti. "Üzgünüm baba. Ama şu an yaşaman zararlı." Ali'yi bir anda kafes gibi bir şeyin içine hapsetti ve Ali içine girer girmez uykuya daldı. "Siz gittikten bir gün sonra uyanır. Ancak şu an ölü. Kalbi bile atmıyor."
Son iki gün...
Herkes gidecekleri için hafiften üzgündü. Filiz, herkesle vedalaşmaya başlamıştı. Ceren ise ne kadar soğukkanlı davranırsa davransın, başta Asri olmak üzere herkesi özleyeceği belliydi, çok konuşmuyor hatta doğasına ters bir şekilde çikolata bile yemiyordu. Bir yandan içinden Asri'ye sarılmak ve bir daha hiç bırakmamak geçiyordu. Çünkü bu onun için zordu. Bir daha kardeşinden ayrılmak, ailesinden ayrılmak ve "çöp" diye adlandırdığı o insanlığın yanına gitmek istemiyordu. Ancak çaresiz, başka şansı yoktu. Gözlerini kapattı. Kendini iyi hissetmiyordu. İçinde bir şeyler kıpırdadı. Bir an. Sadece bir an gözlerinin kırmızısı parıldadı, hafifçe gülümsedi. Bıçağı eline alıp inceledi. Ancak kendine geldi ve bıçağı bıraktı. Kendini kimseyi öldürmemekte zorladı ve bıçağı kenara fırlattı. "Sadece bir gün..."dedi kendi kendine. "Bir gün sonra hayatım bitiyor. O çöplüğe geri dönüyorum."Boşluğa seslendi. "ASRİ! ANNE! BABA! YERALTI DÜNYASI! GİTMEME İZİN VERMEYİN! YALVARIRIM!" Asri, kapıyı tıklatarak içeri girdi. Ancak Ceren ağlıyordu ve gözyaşları siyahtı. Ceren Asri'ye sarıldı. "YA BIRAKMA BENİ! İZİN VERME GİTMEME ULAN! LÜTFEN ASRİ LÜTFEN! BEN ORAYA DÖNMEK İSTEMİYORUM!" Asri sessiz kaldı. "Ben...Orada yaşamak istemiyorum... Ben siz olmadan yapamam..." Ceren bir süre sonra sakinleşti... Ancak gözyaşlarının aktığı yerlerde iz kalmıştı.
Son gün...
Şevval tam bir sevgi pıtırcığına dönüşmüş herkese mükemmel derecede iyi davranıyordu. "Fikret gel alnın öpecem*-*" dediğinde ve Fikret'in alnından öptü. Sonra Tuğba'nın yanına gitti. "Seni de alnından öpecem!" dedi ve Tuğba'yı da alnından öptü. Beyza'nın yanına gitti ve "Canım kankam gel bi' sarılam." dedi ve sarıldı. İki saat boyunca etrafta bu şekilde dolaştıktan sonra gitme vaktinin geldiğini hatırlayınca durdu. "Ya gitmesemiydik ben buradaki herkesi çok seviyordum oysa!" dedi Şevval ağlamaklı bir ses tonuyla. Feyza dedi ki "Haydi Şevval, Neşe Teyze özlemiştir." "Doğruuu annem beni özlemiştir." dedi ve çantasını alarak herkes ile vedalaştı.
вιя мα¢єяαиιи ѕσвυвα gєℓιуσяѕυиυz... нαzιє мιѕιиιz? (Bir maceranın sonuna geliyorsunuz... Hazır mısınız?
)Ne kadar herkes bu soruya hayır demeye meyilli olsalar bile Aliye'nin masasına oturdular. Aliye onlara bir ilaç enjekte etti ve uykuya daldılar, ayrıca bu ilaç buradaki anılarını ya hiç, ya da rüya gibi hatırlamalarımı sağlayacaktı.
>>>>>>>
Şevval baş ağrısıyla uyandı...Etrafa bakındılarsa sonra herkesi kaldırmaya koyuldu. "Seni seviyorum." Bu ses çok tanıdıktı... Ancak etrafına baktığında tek uyanmış kişi o idi ve anlam veremedi. Herkes uyandıktan sonra bu tür sesleri tek duyanın o olmadığını anladı. Herkes farklı türden seslerin onlara bir şey söylediğini duymuştu sanki. "Garip..." dedi Doğa. "Çok garip..."  Burak saatine baktı. "Sadece bir saattir buradayız." Şevval dağın etrafına bakındı. "Şey... Burada bir merdiven var." "Ne?!" Diye çemkirdi Feyza. "Bu dağa boşu boşuna mı tırmandık!" Ceren hiç tepki vermeden inmeye başladı...
--Zaman aralığı---
Sonunda aşağı inmişlerdi. Bir minibüse binerek evlerine dağıldılar.

Final konuşmalarını uzun tutmayı sevmem. 4K'ya yaklaşıyoruz ve cidden öylesine yazdığım bir kitabın bu kadar okunması hoşuma gitti. İkinci kitap çıkacak ama ikinci kitabı biraz daha planlı programlı yazmayı düşündüğüm için çıkması biraz uzun sürebilir. Okuduğunuz için teşekkür ederim. İkinci kitapta görüşmek üzere. Hepinizi çok seviyorum^^

TurkishTale【TAMAMLANDI】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin