"Ah, hoş geldin."Kyung, marketten aldığı yiyecekleri poşetten çıkarırken sarışının kapıyı açtığını duyup seslendi.
"Ne yapıyorsun?"
Kyung'un bir süredir kullanacağı araç gereçleri aradığı mutfağa yöneldi.
"Canım sıkılıyordu. Biraz yemek yapmanın iyi olacağını düşündüm."
"Tanrım ne çok şey var!"
Cevap olarak ona dönüp gülümseyen Kyung'a yaklaşıp durmadan bir şeylerle uğraşan ellerini izledi.
"Bunu yapmana gerek yoktu. Teşekkür ederim."
"Sadece sıkılmıştım."
***
"Bu benim yediğim en güzel yemek!"
Çatalını kendi tabağından ortada duran salataya yönlendirdi.
Yedikleri şey aslında sadece makarnaydı. Fakat Kyung en basit yiyeceği bile gurme lezzetlere dönüştürebilirdi. Yaratıcılığını kimden aldı bilmiyordu ama bunu çok büyük bir hediye olduğunun farkındaydı.
Kıkırdadı.
"Afiyet olsun."
"Ciddiyim, şuna bir bak!"
Ağzına attığı parçadan uzayıp giden peyniri gösterdi.
"Makarnanın üstüne kızarmış ekmek kırıntıları koymak...Bu kadar yakışacağını asla düşünmezdim. Ben üstüne ketçap sıkıp gerisiyle ilgilenmeyenlerdenim."
"Beğendiğine sevindim. Oh bu arada..."
Sarışının hızla tabağı yalayıp yutuşunu izlerken aslında hep kafasında olan ama aklına yeni gelmiş gibi davrandığı konuyu ortaya attı.
"Odanda masanın üzerinde duran fotoğrafı gördüm. Çok tatlı görünüyordun."
Sarışının suratındaki memnuniyet ifadesi yavaş yavaş yüzünden uzaklaştığında, Kyung yanlış bir şey söylediğini düşündü ama susmak yerine Jiho'nun tepkisiyle artan merakına yenik düşüp konuşmaya devam etti.
"O yanındaki çocuk-"
Keskin bir şekilde sözünü kesti.
"Bunun hakkında konuşmasak olur mu?"
Ricadan çok bir uyarı gibiydi ve Kyung'a karşı ilk defa bu kadar sert bir ton kullanması onu afallatmıştı. Dudaklarını birbirine bastırıp kısık bir sesle özür diledi.
Pekala, bu bir tabu. Fotoğraf konusunu bir daha açmak yok.
Suçluluk hissetmeye başlayıp kafasını aşağı indirmişti ki Jiho'nun birden bire az öncekinden eser kalmayan sesiyle tekrar havaya kaldırdı.
"Hadi bulaşıkları toplayalım."
Tekrar gülümsemeye başladığında, Kumral bunun sahte olduğunu tabiki anlayabiliyordu.
Masadan kalkmışlardı ki zil sesi tiz bir şekilde evin içinde yankılandı, Jiho elindeki kirli tabakları masaya geri bırakıp kapıyı açmaya gitti.
"Dostum ne kadar yorgun olduğumu anlatamam. Uçaktan eve gelene kadar zor dayandım ve Mia sürekli kusup durdu. Uzun yolculuklar ikimize göre değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be The Light // Zikyung
Fanfiction"Bakın, asıl sınav için endişe etmesi gereken o. Küçükken annemin uzak durmamı istediği tiplere benziyor." Gözlüklü olan onayladı. "Öyle de zaten. Pek parlak bir adam değil. Duyduğuma göre hırsızlıktan sabıkası varmış. Bizim okula girmeyi nasıl baş...