Ruth odasının kapısını kapattı. Kapı kolu yoktu, kapının hemen yanında duvara yüzünü tarattı ve kapı kilitlendi. Daha sonra acil durumlarda girilmesi için yalnızca hastanenin yetkili kişilerinin bildiği kodu etkinleştirdi. Nihayet binadan çıkıp eve gitmek için arkasını döndü. Döner dönmez arkasında biri olduğunu fark edince irkildi ve geriye doğru bir adım atınca kapıya çarptı.
John olduğunu anladığında rahat bir nefes verdi ve çıkışa yürümeye devam etti. John onun arkasından geliyordu.
-"Affınızı dilerim, bayan Ruth. Amacım sizi korkutmak değildi." Ruth güldü. John kendisinden biraz daha büyüktü. Daha olgun bir insan ve daha deneyimli bir psikiyatristti. John farklı şekillerde konuşurdu, Ruth artık John'un bu resmi konuşma hallerine alışmıştı.
-"Sorun değil, John." Koridorun sonuna gelmişlerdi. John asansörün düğmesine bastı. Gelmesini beklerken bir sessizlik oluştu. Ruth gerginlikle parmaklarıyla oynarken John elleri deri ceketinin cebinde, dalgın bir şekilde bakınıyordu. Asansör gelince Ruth bindi. Hala dalgın olan ve asansörün geldiğini fark etmeyen John'a;
-"Gelmiyor musun?" diye sordu. John sanki Ruth'u ilk defa görüyormuş gibi silkindi ve bir anlığına sersemledi. Sonra "Ah, evet asansör, tabi" diyerek ellerini cebinden çıkardı ve Ruth'un ardından asansöre bindi.
Asansörün duvarları, arkasını gösteriyordu. Camdan yapılmıştı, ama aradaki cam fark edilmiyordu bile. John zemin katın tuşuna basınca kapı kapandı ve asansör aşağı doğru gitmeye başladı.
Ruth John'a baktı. Hala dalgın görünüyordu. Sessizlikten iyice rahatsız olan Ruth, konuşmaya karar verdi.
-"İyi misin John?" Bu sefer istifini bozmadı John. Ruth'a baktı ve omuz silkti.
-"Bilemiyorum Ruth. Canımı sıkan bir şeyler var gibi hissediyorum ama ne olduğunu bilemiyorum." Daha sonra bakışlarını yine asansörün tuşlarına verdi. Ruth çekinerek;
-"Zihin tarayıcının yardımını ister misin?" diye sordu. John hızla Ruth'un gözlerinin içine baktı. Ruth alacağı cevabı duymak istediğinden emin değildi. John'a böyle bir şeyi teklif etmek ona da saçma geliyordu. Şansını denemek istemişti yalnızca.
-"Ruth, ben hasta değilim. Tanrım, son yıllarda insanlığımızı kaybediyoruz! Yalnızca konuşacak birine ihtiyacım var, Ruth. Biraz kötü hissettiğim için makinaya bağlanıp gereksiz bir sürü ilaç almaya değil." Ruth onun haklı olduğunu biliyordu. İlaç vermek gibi bir niyeti yoktu, yalnızca makinanın onun yerine sorunu anlayıp onun işini kolaylaştırabileceğini düşünmüştü.
Bulundukları dönemde ruhsal rahatsızlıklarla ilgilenen iki dal vardı. Psikiyatri ve psikoloji. Psikiyatristler insanların zihinsel sorunlarını tespit ediyor ve çözüyordu yalnızca. Psikologlara ise yalnızca konuşmak isteyen insanlar gidiyordu. Psikologlar gerekirse hastaları sevk ediyordu. Tıpkı eski dönemde olduğu gibiydi, teknolojinin ilerlemesi insanların konuşma ihtiyacına derman olmadığı için psikologlar hala görev yapıyordu. Aslında daha çok çalışıyorlardı, çünkü insanlar birbiriyle hiç konuşmaz olmuştu.
Ruth ne demesi gerektiğinden emin değildi. John, Ruth gibi tek başına yaşıyordu. Bildiği kadarıyla mesleği yüzünden zaten çoktan yok denebilecek olan sosyal hayatına vakit ayıramıyordu. Görüştüğü az insan vardı. Ruth ona nasıl bir tavsiye vereceğinden emin değildi. Bir psikiyatrist olarak zorlanıyor olması onu dehşete düşürdü. John'un haklı olduğu noktalar vardı.
Daha sonra mesleğini bir kenara bırakması gerektiğine karar verdi. John'a bakıyorken gülümsemeye başladı.
-"İstersen konuşabiliriz, John." John gülümsemesine karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Tarayıcı
Science FictionZihnidekileri kopyalayamazsın. Yani, öyle olması gerekir, değil mi? Öyle olmalı. Beni dinle. Bunu yapmak hoşuna gitmeyecek. Kimsenin hoşuna gitmeyecek. Lütfen.