"Siren sesleri. Sessiz sokakta bu acı ses yankılanıyordu. Güneş batmak üzereydi, güneş hoş bir renkte yansıyarak uzun gölgeler oluşturuyordu. Kuşların sesi, ambulansın siren sesleri arasında kayboluyordu. İnsanlar merakla pencereye çıkıp memnuniyetsiz ifadelerle geri gidiyor, batıl inançlı kadınlar pencereleri sıkı sıkı kapatıp kalın perdelerle akıllarınca evi korumaya alıyorlardı. Ölmek için güzel bir gündü.
Gözlerim sedyeden bir an olsun ayrılmıyor. Onun gözyaşlarını görüyorum. Benim her şeyimi elimden alan birinin karşımda bu denli güçsüz duruyor olması şaşırtıyor ama içten içe zevk alıyorum. Ellerimden kocamın henüz sıcak olan kanı akarken onu öldüreceğimi biliyordum. Ve öldürecektim de. Ruhunu.
O, kim olduğunu bilmediğim bir kadının başında çaresizce ağlayarak ambulansa doğru yürüyor. Onun için değerli olduğu belli bu kadının. Evet, ambulans harekete geçecek artık. Arabamı çalıştırıyorum. O bugün ölmeli. Onun tüm duygularının katili olmalıyım.
Ambulans acı sirenlerini susturmadan içindeki hasta ve yakınıyla beraber yola koyuluyor. Arabayı hareket ettiriyorum ve ambulansın peşine takılıyorum. Oldukça hızlı gidiyor, yoldaki insanların kenara çekilmesiyle de ona ulaşmam imkansızlaşıyor. Ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Nispeten ıssız olan yola geldiğimiz zaman o ambulansı ne pahasına olursa olsun durduracağım ve canını alacağım. O yol benim hayatımın yol ayrımı olacak. İntikam yeminimin noktası.
Gaza basıyorum. Gittikçe hızlanıyorum. Kimsenin ne düşündüğü önemli değil. Yeterince hızlandığıma inandığımda kendi canımı almamak için hızı sabitliyorum. 'Güvenlik önemli' diye mırıldanıyorum acı acı gülerek. Sanki az sonra çok şerefsizce bir cinayet işlemeyecekmişim gibi.
Ambulansın önüne geçiyorum. Görevlilerin bundan rahatsız olduğu belli. Umursamıyorum. Yavaş yavaş hızı düşürüyorum. Yolun darlığından dolayı ambulans başka bir yerden geçip gidemiyor. Böylece ambulans yavaşlıyor. Bir süre sonra yaralı kadın için ciddi tehlike arz edecek kadar yavaşlıyoruz. Dudaklarım sinsice kıvrılıyor. Nihayet.
Gözlerimin önüne o sahneler geliyor. Onun elindeki bıçak. Kocamla aralarındaki tartışma, onun bıçak çekmesiyle sonuçlanmıştı. Güçsüz bir kadın değildim. O kocama saldırdığında kendimi toparlayabildiğim anda silahı çekip vurmuştum. Ama böyle durumlarda hiçbir zaman hedefi tutturamazsınız ya. Özellikle sevdiğiniz yanınızda yerde karnında bıçakla inliyorsa. Bacağına isabet etmişti. O kaçarken ben onun yanına çökmüş ve nabzını kontrol etmiştim. Karnındaki bıçağın kenarlarından sızan kan her yerime bulaşıyordu. O sıcaklık. Onu kurtarmaya çalışmıştım. Bunu gerçekten denemiştim.
Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyor. Gerçek hayata dönüyorum ve siren sesleri yeniden kulaklarımı dolduruyor. Dolu gözlerle dikiz aynasına bakıyorum. O ambulansın içinde bir yaşam, bir umut ve bir sorumluluk var. Kendi yaşadıklarımı hatırlıyorum. Hayır. Hayır. Hayır. Aklıma getirmemeliyim. O vahşi, o suçlu, o tehlikeli. O, işlediği cinayetin üstünü kapatabilecek kadar, üstüne bir de beni yüklü bir miktar ödeyecek şekilde suçlu göstermeyi becerebilecek kadar yalancı. Gözyaşlarım hızlanırken dudağımı ısırıyorum.
Gözüme yol kenarındaki köprü çarpıyor. Derin bir nefes alıyorum. Direksiyonu sola doğru çeviriyorum. Ambulansın önünden çekildiğim anda araç hızlanıyor. Ben de göz yaşları içinde köprüye doğru sürüyorum.
Arabadan inip köprünün aşağısına bakıyorum. Yapamadım. İntikamımı bile alamadım. Ellerim saçlarıma gidiyor. Ama gözlerim hala köprünün aşağısında. İç çekiyorum ve... "
Emma, Emily'nin elindeki kitabı sertçe aldı. Kitabın kapağına baktı, kaşları endişeyle çatılırken Emily'ye döndü.
-"Tatlım, ne yapıyorsun sen?" Emily omuz silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Tarayıcı
Ficção CientíficaZihnidekileri kopyalayamazsın. Yani, öyle olması gerekir, değil mi? Öyle olmalı. Beni dinle. Bunu yapmak hoşuna gitmeyecek. Kimsenin hoşuna gitmeyecek. Lütfen.