Gerek var mıydı?

23 8 3
                                    

Başını ellerinin arasına koydu. Neyi yanlış yapmıştı? Isabel'e sorduğu sorularda yanlış bir şey göremiyordu. Kadın birden kollarının arasına yığılıvermişti. Kadın 60 kilonun üstünde olamazdı, ama Ruth ona 'zarar vermiş' olmanın sorumluluğu altında ezilmişti, eziliyordu. Kadın ayıltılmış, klinikteki odasına yatırılmıştı. Ruth derin bir nefes aldı.

-"Neyi yanlış yaptım Andrew?" Kısa bir sessizlik. Eğer orada Andrew olmasaydı kendini iyice suçlu hissederdi ama adam her şeye tanıklık etmişti işte. Sessizlik rahatsız edici olmaya başlamıştı ve Ruth herkesin bakışlarını üzerinde hissediyordu.

-"İnan bana, hiçbir fikrim yok. Belki söylediklerinle ona kötü şeyler hatırlatmışsındır."

-"Veya bir şey hatırlatamamışsındır."

Bu yeni sesle Ruth başını kaldırdı, onunla birlikte herkesin gözü sesin kaynağını buldu. John boş koltuklardan birine oturdu. Ruth'un, onun olanları nasıl öğrendiğine veya sabahtan beri nerede ne yaptığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Yalnızca Emma'nın omuzlarını sarmış olan kollarına odaklandı.

-"Bu da ne demek oluyor John?" Konuşan Emma'ydı. Ruth John'a değil, uzaklara bakıyordu.

-"Kadının ne durumda olduğunu bilmiyoruz ve belki o kadar detayları aramak için zihninin derinliklerinde boğulmuştur." Ruth John'un ona baktığını hissediyordu. "Ne yapmaya çalışıyordun?" Ruth ifadesiz bakışlarını John'a çevirdi. Adam bu soruyu, onu azarlamak için değil, cevabını gerçekten duymak için soruyordu. Ama Ruth, adamın cevabı gayet iyi bildiğini biliyordu. Bakışları tekrar John'un gözlerinden uzaklaştı.

-"Bir yerden başlamamız gerekiyordu. Isabel olmadan bu dosyayı çözemeyiz." John sözünü kesti.

-"Bir dakika... Isabel kim?" Konu ilgisini çekmişe benziyordu. Ruth ise bilmiyor olmasına şaşırmıştı.

-"O kadın." John gerçekten şaşkın görünüyordu.

-"Sana isminin Isabel olduğunu mu söyledi?" Ruth omuzlarını silkti.

-"Evet. Önce durup düşündü, 'anımsayamıyorum' diye endişelendi ve daha sonra aniden yine eski haline döndü ve 'bana Isabel deyin, evet ben Isabel'im' dedi." John'un kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Gözleri bir an için tavanı inceledi. Daha sonra Ruth'a dönüp devam etmesini söyledi.

-"Ne diyordum? Isabel olmadan bu dosyanın çözülmesi mümkün değil. Ben de geçen taramada zihninde bir şey bulamayınca hafızasının varlığını sorguladım, biliyorsun sana da söylemiştim. Ve bu sabah yanımıza gelince basit bir sohbetle bu konuda bilgi edinebileceğimi düşündüm." John'un yüzüne dikkatle baktı. Adam düşünceli görünüyordu.

-"Yanlış bir şey yapmadı." Ruth Andrew'a bakıp gülümsedi. Andrew aynı şekilde karşılık verdi ve göz kırptı. Onların arasındaki bu samimiyete tanıklık eden Emma hafifçe güldü. John ise hala düşünüyordu.

-"Tetikleyen bir şey var mı?" Ruth kaşlarını çattı. John açıklama gereği duydu. "Onun hafızasını yoklama gereği duymanı tetikleyen bir şey oldu mu? Durduk yere bunu yapacak biri değilsin, zaten üstüne biraz düşünsen bu şekilde yapmazdın. Kadının ters tepki vereceğini öngörürdün demiyorum, ona ben de şaşırdım. Yalnızca daha profesyonel bir ortamda yapardın." Ruth yutkundu. John onun delirdiğini düşünecekti. Ama konuya doğrudan girmesi lazımdı. Uzatmak, lafı dolandırmak ve uğraşmak istemiyordu.

-"Yemin ediyorum dün gözleri farklı renkteydi." Bu şekilde söylemek kendisine de tuhaf gelmişti. John'un kaşları çatıldı. Andrew istemsizce "Ne?" dedi. Şaşkınlığı sesinden belliydi. Emma ise hastayla alakası olmayan biri olarak Ruth'un yanında sessizce durmaya devam etti. Ruth devam etti.

Zihin TarayıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin