Ruth, kendisine iyi günler dileyen mekanik sesi duyduktan sonra kapıyı açtı. Asansöre binip kendi dairesine çıktı. Yüzünü taratıp kapıyı açtıktan sonra masasına ilerledi ve dün orada bıraktığı, acil durumlarda onu bilgilendiren aleti gördü. Aleti eline alıp oynarken masasına oturmuştu. Dün içtiği -içmeye çalışıp yarısını bıraktığı- soğuk kahve hala olduğu gibi duruyordu. Ruth programına baktı. Planlı bir hastası yoktu yine, program boştu. İnsanlar zihin tarayıcıya güvenmiyordu, ondan korkuyorlardı. Bu nedenle kimse kendi rızasıyla, önceden bilgilendirerek gelmiyordu binaya. Yine de yoğun günler geçiriyorlardı, acil durumla buraya gelen insanların sayısı fazlasıyla artmıştı. Son dönemlerde depresyonla birlikte gelen akıl almaz hareketlerle psikiyatristler ilgileniyordu. İnsanlar gerçekten yavaş yavaş duygularını ve gereksinimlerini önemsememeye başlıyorlardı.
Ruth, para kazanmasının tek yolunun elindeki cihaz olduğunun farkındaydı. Bu nedenle ayağa kalktığında cihaz her zamanki gibi cebindeydi. Kahve bardağını eline aldı ve kafeteryaya doğru yürümeye başladı. Zaten vakti boldu, insanları meşgul etmesine gerek yoktu; kendi götürebilirdi.
Kafeteryanın tezgah bölümüne bardağı koydu. Kafeteryada kapsülden yeni çıkmış hastalar, kapsüle girmek üzere olan ve bilinçli olan hastalar ve yalnızca aç olan çalışanlar vardı. Ruth, masaların birinde John'u gördü. Yanında meslektaşları Emma vardı, konuşuyorlardı. Ruth yanlarına gitti. Ruth'u gören John gülümsedi ve oturmasını söyledi. Emma yalnızca başıyla onayladı ve hafifçe güldü. Ruth hep Emma'nın soğuk bir insan olduğunu düşünmüştür.
Ruth, onlar konuşmaya başlamadan doğrudan konuya girmek istedi. Bir sessizlik hakim olmuştu o gelince, Ruth da tabi ki bunu sevmemişti.
-"John? Sana dün söylediklerim hakkında. Ne düşünüyorsun?"
-"Sanırım yapılacak şey belli Ruth." Ruth zaferle gülümsedi. John onun bu çocuksu tavrına güldü.
-"Hadi o zaman, gidip gerekli izinleri alalım." Emma ifadesizdi. Mutlu olmadığı belliydi, ancak kesinlikle kızgın veya başka bir şey olduğuna dair renk vermiyordu. Cihaz acı acı ötmeye başladı. John ile Ruth birbirlerine baktılar. İkisi de gidemezdi. Emma yavaşca ayağa kalktı.
-"Pekala, sizin işiniz var gibi görünüyor. Hastayla ben ilgilenirim." Ruth minnettarca gülümsedi ve teşekkür etti. Emma bir şeyler geveledi. Ruth ile John müdürün yanına giderken Emma hastayı karşılamaya, aşağı indi.
Ruth yüzünü tarattı. Binadaki psikiyatristlerin hepsinin yüzü müdürün odasının kapısını açardı. Kapının kilidi açılınca ikisi içeri girdiler. Müdür, 3 tane hologramı aynı anda inceliyordu. Onlar içeri girince hologramları kapattı. Çalışanların özgeçmişini inceliyor olmalıydı. Ruth bununla ilgilenmiyordu. Doğrudan konuya girdi.
-"2754 numaralı hastanın bilgilerine erişimimizi talep ediyorum." Adam ileri uzandı ve önünde bilgisayardan o hastanın bilgilerini açtı. Her gelen hastanın bilgileri müdüre ulaşırdı. Bilgisayar, ilerleyen teknolojiye rağmen hala ihtiyaç duyulan bir şeydi. Bir süre ekrana baktı. Kimse konuşmadı. Sonunda müdür başını kaldırdı ve Ruth'a baktı.
-"Mantıklı bir sebep rica ediyorum, bayan Leigh." Sesi soğukkanlıydı.
-"Kadının sevgilisiyle ilgili bilgiler edinmemiz lazım."
-"Henüz dün yapmışsınız taramayı." Ses tonu, bu cümlenin bir soru olduğunu söylüyordu.
-"Kadın, kapsülü kapatırken birini bulmamızı istedi. Biliyorsunuz, hastanın hayatıyla ilgili bir konu olabilir. Risk alamayız, bu hastanemizin itibarını sarsar." Ruth'un sesinde meydan okuyan bir ton vardı. Her ne kadar hastalar buraya bilinçsiz gelse de, yakınları bu hastaneye gelmiş olmasına minnet duyardı çoğu zaman. Ve Ruth, müdürün zayıf noktasını hedef almıştı. Adam düşündü. Nihayet cevap verdiğinde, az önce bir psikiyatrist tarafından manipüle edilmiş biri kadar rahatsızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Tarayıcı
Fiksi IlmiahZihnidekileri kopyalayamazsın. Yani, öyle olması gerekir, değil mi? Öyle olmalı. Beni dinle. Bunu yapmak hoşuna gitmeyecek. Kimsenin hoşuna gitmeyecek. Lütfen.