8

173 29 20
                                    

Uyandığımda saat çoktan öğlen olmuştu bile. Hem çok yorgundum hem de saat farkı yüzünden uyumuşum baya. Bugün için bir sürü planım vardı ve uyumuş olmam yüzünden yarısı çöpe gitti şuan da, mükemmel. Hemen kahvalttımı hazırlamaya başladım zaten henüz çok bir şey almamıştım, bir kaç hazır yemek.
O sırada İrem aradı. Yahu bu kız uyumuyor muydu?

"Alo Almila anlat çabuk" diye hararetli bir giriş yaptı.

"İrem ne anlatayım ayrıca sen uyumuyor musun? Nasıl ayarlayabiliyorsun şu saatleri daha bir gün oldu ben alışamadım sen nasıl kaptın hemencecik?"

"Öncelikle bu konuşmayı bizim dün yapmamız gerekiyordu. Senin bahsettiğin beyle ayrılmanı bekleyecektim sonrada konuşacaktık ama maalesef ki uyuya kalmışım. Her şeyi her detayı anlatman gerek. Ayrıca saat konusuyla ilgili bir kaç uygulama var, kardeşimi yaban ellere gönderip de kayıtsız kalacağımı düşünmedin heralde" dedi gülerek.

Cidden bu kızı merakı öldürecekti bir gün.

"Peki abla büyüksün" dedim gülerek ve devam ettim.

"Anlatacak bir şey yokken bu kadar zahmete girdin kusura bakma"

"Çıık çıık çıık Almila, Almila henüz öğrenememişsin. Eğer bir olayın içinde bir erkek varsa ve ekstradan sen de varsan kesinlikle her detayı öğrenmeliyim. Önemli olup olmadığına ben karar veririm sen anlatmaya başla."

Cidden bu kızın ara sıra büründüğü bu ciddiyete anlam veremiyorum, nedense hep gereksiz yerlerde ciddileşiyor.

"Şimdi ben anlatacak bir şey yok diyeceğim sen ısrar edeceksin?"

"Hı hı"

"Kahvaltı yapmalıyım diyeceğim umursamayacaksın?"

"Hı hı"

"Bence uyumalısın diyeceğim hiç oralı olmayacaksın?"

"Hı hı"

"E o zaman boşuna yorulmayalım ben anlatmaya başlayayım"

"Ha şöyle başla başla"

***

Uzun bir süredir konuşuyoruz, konuşmanın yarısında acıktığım ve artık yemek yemem gerektiği için görüntülü konuşmaya bile geçtik ve hala devam ediyoruz. İrem'in gözleri kan çanağı uyuması gerek ama inatla direniyor.

"İrem bak her türlü saçma detayı anlattırdın bana 'Yolda yürürken Hyun Jae'nin kızlara bakıp bakmadığından tut, telefonda hangi uslupla konuştuğuna kadar' o kadar saçmaladık yani uyu artık sen de, ben de dışarı çıkacağım tutma beni daha fazla"  bir yandan konuşuyor bir yandan da yediğim paketleri toparlıyordum.

"Almila sana bir şey diyeyim mi?"

"Söyle yine ne oldu?"

"Bu. Çocuk. Sana. Aşık. Olmuş. Olabilir mi?"  dedi her kelimeyi bastıra bastıra.

Dediği şeye uzunca bir süre güldüm.

"Ya Almila ben ciddiyim bak anlarım ben boşuna o kadar detaya girmedik heralde kızım ya bizimde bildiğimiz bir şeyler var" diye sitem etti.

"İrem. Artık. Kesin. Olarak. Uyumalısın. Diyorum. İyice saçmaladın ya hem sen daha Hyun Jae'yi görmedin bile ne bu bilmişlik?"

"Ben biliriim"dedi ego kasarak ve devam etti.

"Uykusuzluktan da olabilir tabii ama ben yinede yorumumun arkasındayım" dedi gülerek.

"Oldu o zaman İrem çıkacağım ben birazdan, mümkünse bir dahaki konuşmamızda 24 saatlik uykunu al öyle gel olur mu?" dedim gülerek.

"İrem demişti dersin sen o zaman görürüm ben seni. Hem nereye çıkıyorsun bakayım yol bilmez iz bilmezsin kaybolacaksın oralarda."

"Yok ya kaybolmam. Kameramıda alıp evin çevresinde küçük bir tur atacağım zaten sayende zamanımda kalmadı başka bir şeye."

"Rica ederim canım ben de seni seviyorum" diyerek öpücük attı.

Gülerek karşılık verdim.
"Bak uyumayı unutma!"diyerek tembihledim.

"Tamam tamam" dedi ve el sallayarak kapadık.

Telefonu kapayıp üstümü değiştirdikten sonra  kameramı ve çantamı alıp evden çıktım.

Öncelikle kaybolma ihtimalime karşı apartmanımın görünüşünü  uzaktan çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Öncelikle kaybolma ihtimalime karşı apartmanımın görünüşünü  uzaktan çektim. Kulaklığımı taktım ve yavaş bir şarkı açtım. Sonrasında okulumun olduğu tarafa doğru yürümeye başladım alışmam lazımdı sonuçta. Yolda uzun zaman harcadım. Nihayetinde  oturduğum mahalleyi biraz tanımam gerekiyordu. Bir kaç mağazaya, markete girdim ve çoğu yerde durup fotoğraf çektim. Okuluma geldiğimde çevresinde bir çok yabancının daha olduğunu gördüm. Herhalde onlarda kurstandı ve okulu görmeye gelmişlerdi. Okulun karşısındaki banka oturup poşetlerimi bıraktım. Biraz dinlenip çektiğim fotoğraflara göz gezdirecektim.

***

Uzun süre fotoğraflara bakmış olmalıyım. Çünkü hava çoktan kararmıştı. Kafamı sağa çevirdiğimde yanımda bir kızın oturduğunu gördüm. Öyle kaptırmışım ki kendimi farkında bile değildim. Kız kafasını çevirip selam verdi. Karşılık verdim ben de. Koreli değildi o da.

"Ben Octavia Walker " diyerek elini uzattı.

"Ben de Almila Arslan" diyerek elini sıktım.

"Kurs için mi buradasın?"

"Evet biraz geziyordum ve okulu da ziyaret ettim."

O da kurs için buradaymış ve yüksek ihtimal aynı sınıfta olacağız. Octavia ile bir süre sohbet ettikten sonra birbirimize numaralarımızı verdik ve ayrıldık. Artık eve gitmeliydim çünkü gerçekten hava karamıştı.

***

Eve vardığımda elimdeki poşetleri mutfağa bıraktım sadece şuan yerleştirebileceğimi sanmıyorum. Daha sonra hallederim, yorulmuştum ve acıkmıştımda. İnternetten tavuk siparişi verebileceğim bir yer aradım ve siparişi verdikten sonra bir film takıp karşısına yayıldım. Neredeyse 20 dakika olmuştu ve siparişim geldi. Ödememi de yapıp filme döndüm ve yemeye başladım.

***

Film , yemeğim ve ben de bitmiştim. Uykum gelmişti. Yatağıma yerleştim Kore'deki ikinci günümün nasıl geçtiğini ve diğer günlerde neler yapmam gerektiğini düşünürken
çoktan uykuya dalmıştım bile.

***

Bölüm içime çok sinmedi ama umarım beğenirsiniz 🌸
Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin lütfen ♥

Hadi Canım!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin