1. Minicik ellerin var.
Jungkook, avuçlarını kendisinden onlarca kat büyük cama yaslamış, karşı evlerinin önündeki arabayı ve insanları izliyordu.
"Anne. Pak pak !"
Avuçlarını cama vurarak annesine seslendi. Annesi mutfaktan hızla elini havluya kurulayarak geldi ve Jungkook'u kucağına aldı.
"Jungkook. Cama öyle vurmak çok tehlikelidir."
Jungkook annesinin çatık kaşlarına bakarak parmaklarını ortasına koydu ve sevdi.
"Anne ! Güfümse !"
Annesi kaşlarını düzelterek Jungkook'un tombul yanaklarına minik bir buse bıraktı.
Sonra oğlunun heyecanla izlediği yere döndü. Karşısındaki boş eve birileri taşınıyor olmalıydı. Bir ara hoşgeldiniz ziyaretine gitmeyi aklının bir köşesine not ederek kucağında Jungkook'la mutfağa doğru ilerledi.
"Benim minik bebeğim. Pasta yapmak ister misin ?"
Jungkook minik ellerini yumruk yaparak havaya kaldırdı.
"Şüşleyebiliyim mi ?"
Annesi oğlunun burnunu ısırarak gülümsedi.
"Şüşleyebiliysin !"
Jungkook elleriyle ağzını kapatarak kıkırdadı. Annesi çok komik konuşmuştu.
Chaeyoung oğlunu tezgaha bırakarak hazırladığı malzemeleri eline aldı. Jungkook kenarda duran minik çikolatalardan birini almış emiyordu.
Bir süre sonra kapı çaldı. Chaeyoung oğlunu tezgahtan indirerek kapıya yöneldi. Oğlu ise paytak adımlarla peşinden geliyordu.
Bu üç yaşındaki bebeğin en sevdiği şeylerden biri çalan kapılardı. Evlerine birinin gelmesi onu hep heyecanlandırırdı. Çalan ziller hep yeni arkadaşlar demekti.
Chaeyoung kapıyı açarak karşısındaki tanımadığı kadına gülümsedi.
"Merhaba ?"
Kadın gülümseyerek karşılık verdi.
"Merhaba ben Seungwan. Karşı evinize taşındım. Acaba sizde çekiç var mı diye sormaya gelmiştim. Sanırım onu diğer evde unutmuşuz."
Chaeyoung genç,güzel ve akıllı bir kadın, bir anneydi. İnsanların gözlerinden nasıl birisi olduğunu kolayca kavrar ve içgüdülerinde yanılmazdı.
Kocasının ona hayran olma sebeplerinden biri de buydu.
Karşısında duran oldukça sempatik ve güzel kadına gülümseyerek kafasını salladı ve içeri yönelerek alet çantasından çekici aldı.
Çekici uzatırken kadının bacağına yapışmış ve arkasından utangaçça bakan çocuğu gördü.
Çocuk Chaeyoung ile göz göze gelince olduğu yere biraz daha sindi.
Seungwan oğluna bakarak gülümsedi ve ona döndü.
"Yoongi. Niçin komşularımıza merhaba demiyorsun ?"
Yoongi fısıltıdan farksız bir biçimde merhaba dedi ve etrafı izlemeye başladı.
Jungkook kıkırtılar eşliğinde Yoongi'ye atıldı ve minik elleriyle çocuğun ellerinden tuttu.
Annesine dönerek seslendi.
"Anne. Aykafaşım olabiliy mi ?!"
Yoongi istemsizce ellerini tutan küçük çocuğa gülümsedi ve çekinerek ona eğildi.
"Minicik ellerin var."
Jungkook'un kulağına doluşan kelimeler onu mutlu ederken güldü. Annesi ve Yoongi'nin annesine bakarak herkesi güldürecek o cümleyi kurdu.
"Onu çok şefdim. Benim oysun mu ?"
EVET NEDEN BİLMİYORUM AMA YOONKOOK FICIYLE KARŞINIZDAYIM. DELİ DÜRTÜKLEDİ BİRAZ.
GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. YORUM YAPIP OYLAMAYI UNUTMAYIN NOLUR.
BU FIC İÇİN AKLIMDA KENDİ HAYATIMDAN PARÇALAR EKLEMEK VAR. HAYATIMIN İÇİNDE OLANLAR BU MESAJI ALACAKTIR İLERİDE EMİNİM * PİS YAZAR GÜLÜŞÜ*
SİZİ SEVİYOM BYÜÜÜÜ ♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship is complicated |yoonkook
Fanfiction"Hyunf, gidiyof muşun ? Gifme hyunf. Noluysun gifme." Minik elleri yumruk olmuş, arabanın önünde bekleyen hyunguna seslendi Jungkook. "Üzülme Jungkook~ah. Hyungun bir gün seni görmeye gelecek. Hyungun seni asla unutmayacak." Yoongi gitti. Ve Jungk...