10| Artık bir araya gelmenizin vakti gelmedi mi ?

2K 199 48
                                    

10| Artık bir araya gelmenizin vakti gelmedi mi ?

Piyanonun siyah beyaz tuşlarını tek tek ezen uzun parmaklar, geceye hüzün ve acı katıyordu. Sözsüz melodinin her notası duyanın kulaklarından kalbine sızıp sızlatıyordu orada bir yerleri.

Saçlarının boyası yer yer akmış genç adam canının sızısını katıyordu dokunduğu her tuşa. Dingindi, içindeki harlanmış alevlere rağmen.

Aklının kapılarını tek tek açıyordu küçük bir beden. Çarpıyordu bazılarını, bazılarını ise usul usul örtüyordu. Yorgundu o da. Yorulmuştu. Beklemek, belki de hiç dönmeyecek birini beklemekten yorulmuştu.

Uzatamamıştı ellerini o küçük bedene. Korkaklığınaydı siniri, elinden kaçırdığı tüm fırsatlaraydı üzüntüsü ve yine o'naydı tüm özlemi.

Elmacık kemiklerinden dudaklarına doğru uzanan yaşı silme gereği duymadan tuşları ezmeye devam etti. Yer yer titretti notaları, yer yer gelişigüzel bıraktı.

Notalarla dans ederdi o. En çok tavşan çocuk severdi melodilerini. Hayali bestelerini severdi. Ona hayrandı. Onun zihnine hayrandı. Lakin asla bilmezdi, onun hayran olduğu zihnin her zerresini kendinin kapladığını.

Özleminden burnu sızlıyordu Yoongi'nin. Yanıyordu parmak uçları. Becerememişti. Korkusu tüm bedenini sararken o buna karşı gelememişti.

Günlerdir piyanonun başında, bestelerini uzanamadığı bedene adıyordu. Ellerinden her saniye kayıp giden bedene.

Taehyung bu görüntüye dayanamıyordu. Nasıl dayansındı ki ? Tek arkadaşıydı Yoongi onun. Mutsuzdu. Canının yandığını nasıl hissetmesindi ?

Kapının pervazına yaslanmış piyanoyla sevişen çocuğu izlerken elleri titreyerek pantolonunun cebine gitti.

Telefonunu ince parmaklarının arasına alarak bir telefona bir karşısındaki bedene baktı.

'Ya beni asla affetmezse ?'

Gözlerini kapattı bir müddet. Melodi kulağına dolarken onun da kalbi tekledi.

'Belki de bunu yapmazsam kendini asla affetmeyecek.'

Dostunun kendinden nefret etmesine izin veremezdi. Benden nefret etsin kendinden etmesin diye düşündü.

Hızla şifreyi girerek uygulamaya dokundu. Açılan uygulamayla hızla ihtiyacı olan ismi girdi ve parmakları tuşların üzerinde gezinerek bir mesaj oluşturdu.

Bir kez daha düşünmeden gönderdiği sırada piyanonun acı sesi kesilmiş, ortamı cırcır böceklerinin sesi kaplamıştı.

Telefonunu cebine atarken hala kendisine sırtı dönük oturan bedeni inceledi. Zayıflamıştı. Zaten zayıf olan bedeni gün geçtikçe eriyor, minikleşiyordu.

"Hyung ? Bir şeyler yemek zorundasın."

Masada duran tepsiye göz gezdirdi. Belki de zorla ağzına tıkmalıydı.

"İştahım yok."

Taehyung biçimli kaşlarını çatarak karşısındaki bedene baktı.

"Ama hyung. Nolur bir şeyler ye ve sonra bana tavşan çocukla olan anılarınızdan anlat. Ne dersin ?"

Yoongi bu çocuğun istediğini nasıl yaptıracağını bildiğini anlamıştı. Çok zeki bir veletti. Ve işin aslı anlaşması hoşuna gitmişti.

Oturduğu sandalyeden kalkıp masada duran tepsiye yaklaştı. Önünde duran yemeklerden hızla yemeye başladı.

Bundan memnun olan Taehyung yatağa oturarak Yoongi'nin yanına gelip anlatmasını bekledi.

friendship is complicated |yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin