2. Yoonki hyunf !
Kocaman odasında, yerde onlarca oyuncağıyla oynayan Jungkook'un Yoongi'yi görmesinin üzerinden 3 gün geçmişti.
3 gün o kadar büyük gelmişti ki küçük çocuğa üzgündü. O çocuğu sevmişti. Onunla oyun oynasın istiyordu.
Minik dudaklarını büzüştürerek ofladı ve hala bezli ağır poposunu kaldırarak iki eliyle yerden destek aldı.
Annesi kapısını açınca karşısında poposu havada elleri yerde duran oğlunu görür görmez gülmeye başladı.
Jungkook ise sesin geldiği yeri görebilmek amacıyla kafasını eğip bacaklarının arasından annesine baktı.
Chaeyoung oğluna ilerleyerek onu belinden yakaladı ve zıplatarak kucağına aldı.
Jungkook kahkaha atarak annesine sarıldı ve annesinin yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.
İçerden gelen seslerle oraya yönelmek istedi ve annesinin kucağına zıpladı.
"Anne şeş geliyo kim vay kim vay ?"
Chaeyoung kucağında oğluyla odanın çıkışına doğru ilerledi. Merdivenlerden dikkatle inerken Jungkook minik kalbinin heyecanla kıpırdadığını hissediyordu.
Kocaman gözlerle salona girmeyi bekledi. Annesi salonun girişinde onu yere bırakmıştı.
Jungkook hızla paytak adımlarla salona koştu. Kendisinden büyük ayıcığı görünce korkudan poposunun üzerine düştü.
Ayıcığın arkasından çıkan babasını görünce oturduğu yerden kahkaha atıp ellerini yere vurdu.
"Babam ayıçık mı aydı ?"
Annesi oğlunun yanına eğilerek yaralanan bir yeri olup olmadığına göz gezdirdi. Babası da yere onun yanına eğildi ve yerde oğlu gibi oturdu.
"Oğlum. Kimler geliyor biliyor musun ?"
Jungkook işaret parmağını dudağının altındaki bene koyup düşündü. Gözleri tavana bakıyordu ve kısılıydı. O kadar sevimliydi ki babası onu ısırmak istedi.
Jungkook minik bir çocuktu. Yaşıtlarından daha minikti ve hala arada bir altına kaçırıyordu.
Doktor şu anlık normal olduğunu büyüdükçe düzeleceğini söylese de Chaeyoung içten içe korkuyordu.
Jungkook düşünmeyi bırakmış dudaklarını büzerek kafasını iki yana sallamıştı.
Babası tam kim olduğunu söyleyecekken çalan kapı konuşmasını böldü ve Chaeyoung hızla kapıya yöneldi.
Kahkahalar eşliğinde salona giren aileye baktı Jungkook. Bu Yoongi'nin annesiydi.
"Yoonki hyunf ! Yoonki hyunf !"
Jungkook hızla kendisine gülümseyerek yaklaşan beyaz tenli bedene baktı. Ellerini heyecanla çırparak bedenin ona gelmesini bekledi.
"Merhaba Jungkook."
Jungkook dişlerini göstere göstere gülerek çocuğa sarıldı.
"Anne. Yoonki hyunfla oyunçaklayıma gidebiyiy miyiz ?"
Annesi Yoongi'nin annesinden onay isterce baktı ve onun da onaylamasıyla çocukları yukarı yolladılar.
Jungkook aralık büyük kapıyı ittirerek tamamen açılmasını sağladı. Arkasındaki bedene dönerek yüzündeki mimikleri inceledi.
Yoongi gülümseyerek Jungkook'un elinden tuttu ve onunla odaya girdi. Jungkook minik ellerini kavrayan ellere bakarak gülümsedi.
Anne veya babası hariç kimse elini tutmazdı Jungkook'un. Nedensizce elini başka birinin, Yoongi'nin tutması onu mutlu etmişti.
Arkasındaki bedeni yerdeki oyuncaklarının yanına çekelerken acaba oyuncaklarımı beğenir mi diye düşünüyordu.
Yoongi önündeki minik çocuğa bakınca içinin kıpır kıpır olduğunu hissediyordu.
Her şeyden önce o çok sevimliydi. Ve fazla minikti. Elleri,gözleri,dudakları,burnu. Evet fazlaca sevimliydi.
Yoongi okuma yazmayı yeni öğrendiği için gururla minik çocuğun odasının duvarındaki yazıyı okudu.
"Duvarda ismin yazıyor."
Jungkook kocaman harfli duvara döndü ve sonra Yoongi'ye baktı.
"Şen okuyabiyiyoy muşun?"
Yoongi gülümseyerek başını salladı. Jungkook ona hayran olmuştu. Okuyabilmek çok güzel bir şey olmalıydı.
Yoongi oyuncak yığınına eğilerek Jungkook'u da yanına oturttu. Saatlerce arabalarla,legolarla oynadılar.
Yoongi'nin hiç oyun oynayacağı bir arkadaşı olmamıştı. O kadar eğleniyordu ve mutluydu ki saatlerce nasıl oynadıklarını ikisi de anlamamıştı.
Jungkook yorgunlukla minik ellerini yumruk yaparak gözünü ovuşturdu. Yoongi'nin de uykusu geliyordu.
Jungkook bir süre sonra kafasını dik tutamamaya başladı ve onun gibi uyuklayan Yoongi'nin omzuna düştü.
Yoongi omzundaki kafaya bakarken güldü ve Jungkook ve kendini oyun battaniyesinin yumuşak yüzeyine bıraktı.
Biraz uyusalar sorun olmazdı. Anne ve babaları elbet onlara bakmaya gelirdi.
Yoongi tam uykunun kollarındayken hafif bir kapı sesi duydu ve uykuyla uyanıklık arasında konuşmaları dinledi.
Bu kendi ve Jungkook'un annesiydi. Önce sessizce kıkırdadılar. Sesleri birbirine karışıyordu.
Ardından minik bir çıkırt sesi duyduğunu anımsadı Yoongi. Sonra babasının kokusunu duyduğunu ve havalandığını hatırladı. Sabah uyandığında kendi yatağındaydı.
Ve baş ucunda bir resim duruyordu. Annesi çıkarttırmış olmalıydı.
Resime bakarak gülümsedi. Jungkook kollarını Yoongi'nin bedenine sarmış, başı Yoongi'nin kollarında uyuyordu. Çok huzurlu duruyordu.
Yoongi nasıl huzurlu durulur bilmezdi ama Jungkook'un sakin yüzü onu böyle düşündürmüştü.
Gülümseyerek resmi yerine bıraktı. Annesinden bunun için bir çerçeve almasını isteyecekti.
Ve bu onların ilk fotoğrafıydı. Ama Yoongi fotoğraflarının tüm duvarlarını ve çerçeveleri süsleyeceğini bilmiyordu.
HELLLLÖÖÖ. AY YB YAZARKEN FEELS GEÇİRİYORUM RESMEN KENDİ YAZDIĞINA FEELS GEÇİREN BİR MANYAK OLDUM.
ÇOCUKLUK BÖLÜMLERİ BİR MÜDDET DAHA DEVAM EDİCEK. SIKILMAZSINIZ UMARIM ÇÜNKÜ BEN BEBİŞ JUNGKOOK YAZARKEN AŞIRI ZEVK ALIYORUM.
DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE SİZİ SEVİYORUM.
VE EN ÇOKTA CNM BFFİM DENİZ İTİNİ ♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendship is complicated |yoonkook
Fanfiction"Hyunf, gidiyof muşun ? Gifme hyunf. Noluysun gifme." Minik elleri yumruk olmuş, arabanın önünde bekleyen hyunguna seslendi Jungkook. "Üzülme Jungkook~ah. Hyungun bir gün seni görmeye gelecek. Hyungun seni asla unutmayacak." Yoongi gitti. Ve Jungk...