Herşeyi anlat diyen adama kararsız gözlerle baktım. Ona güvenip güvenemeyeceğimi bile bilmiyordum. Ama az önceki dokunuşun etkisiyle sözcüklerim kaçıp gitmiş gibiydi. İtiraz edecek cesareti bulamayıp anlatmaya başlamıştım bile.
Tabiki bazı yerleri atlayaak anlatmayı bitirdim.
'O saatte pavyonda ne işin vardı.'
Odada yankılan sesi duymamla yerimden zıplamamak için kendimi zor tuttum. Sesi sert ve talepkardı.
Yine de
"buketin ne iş varsa ona benzer bir iş"
diyerek diklendim. Kızın orada normal şartlar altında tutulmadığına eminim ama yine de damarına basmak istemiştim. Hem içeri girmeyen polisleri düşünecek olursak adam normal birisi olmalıydı. Belkide kızının kaçırmışlardır diye düşündüm ve birden onun için üzüldüğümü fark ettim.
Karşımda sert yüz ifadesiyle duran Alparslan ise benim bütün iyimserliğimi yok etti.
'Buket seni ilgilendirmez.'
haklıydı ama bu durumda ben de onu ilgilendirmezdim. Bunları sesli dile getirdiğimde gözlerinin bir ton daha koyulaştığını fark ettim.
'Beni ilgilendirir küçük hanım, kızımla ne alakan olduğunu bilmek istiyorum, neden onu koruduğunu,seni nereden tanıdığını, neden iki gündür şürekli kaçıp buraya geldiğini öğrenmeliyim.'
Duyduklarımla şaşırmıştım.
Buketin iki gündür benim yanıma gelmesi normaldi,sonuçta korkunç şeyler yaşamıştık ve o süreçte birbirimize yarenlik etmiştik. 3 yaşının verdiği savunmasızlıkla beni bir tür koruyucu ilan etmiş olabilirdi
ama hangi baba 3 yaşındaki kızının kimi tanıyıp tanımadığını aralarındaki yakınlığın derecesini bir başkasından öğrenmeye çalışırdıki.
Yinede dilimi tutup birşey sormadım. Neticede babası olduğunu kanıtlamıştı.
Boğazımı temizleyip
'buketle zor bir süreç yaşadık bu yüzden kendini yalnız hissettiğinde benim yanıma gelmesi normal, zeki bir çocuk olduğunun fatkındayım ama neticede çocuk' diyerek açıklama getirdim.
Zor bir süreç dediğimde gözleri suratımı turlamaya başlamıştı. Muhtemel suratımda morluklar vardı. Mırıldanarak 'sen de öylesin 'dediğini duydum.
Beni çocuk olarak düşünmesi sinirimi bozdu.
Bastırarak 'Ben 20 yaşındayım' dedim.
Elleri cebinde yavaş yavaş yataktan doğruldu. Tek kaşını kaldırmıştı. Ve ilk defa gördüğüm güzel bir gülümsemeyi suratına misafir etmişti. Ben daha gülümsemenin şokunu atlatamadan
'sen de zekisin manasında söylemiştim'
diyerek bir kez daha bütün sempatimin üzerinde tepindi.
Ona okkalı bir cevap vermek istiyordum. Ama her zaman verecek bir cebabı olan ben takılmış kalmıştım.
Elim komidinin üzerindeki su bardağına gitti bir an.
Ne zaman sinirlensem bir şeyler fırlatırdım ve şu an bu adamın kafasında bir bardak kırmak beni deli gibi heyevanlandırıypedu.
Ama dikkatsiz davranlış ve düşüncelerimi ele vermiştim. Ben daha kavradığım bardağı kaldıramadan kocaman eli elimin üzerine kapaklanıp aşağı itti.
Ona direnmeye çalılıyordum ama tek kolla pek becersidim söylenemezdi.
'Yatana zarar vereceksin direnme artık'diyerek dikkatimi çekti. Tam pes edip elimi kurtaracaktım ki kapınını açılmasıyla annemin bakışlarıyla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇMA KOVALAYASIM YOK
General FictionGenç kız ne kulağına dolan bangır bangır müziği duyuyor ne onu izleyen rahatsız gözleri fark ediyordu. Hatta her zaman onun nefesini kesecek kadar rahatsız eden sigara dumanını bile yadırgamaz bir haldeydi. Hızlı hızlı not almaya devam etti. Gözleri...