Sonunda cafer itinin mekanını bulmuştular.
Formalitelerle uğraşmak zorunda olan polisler henüz gelememişti.
Ama fazla vakitlerinin olmadığınında farkındaydı Alparslan.
Onlar gelmeden kızını kurtarmak istiyordu genç adam.
Beykozda ağaçlık alanla kamufle edilen evin etrafını çevirdiler önce.
Yolda gelirken evin krokini alıp planlarını yapmışlardı.
Çok dikkatli olmak zorundaydılar zira yapacakları tek bir yanlışla içeridekilere zarar gelebilirdi.
Yıllarca soğuk davrandığı babası geldi aklına.
Onu ilk defa anladığını fark ediyordu.
Susturucu takılmış silahlarla içeri giren adamlar bir bir caferin adamlarını etkisiz hale getirdi.
Polisin geleceğini bildikleri için kan dökmemeye çalıştılar.
Ama olurda zorunda kalırlarsa en fazla yaralıyacak şekilde ateş ediyorlardı.
Alparslan böyle emretmişti.
Cafer evini bir çakal kadar güzel muhafaza etmiş olmasına rağmen alparslanın adamları 20 dakika olmadan bütün adamları etkisiz hale getirmişlerdi.
Önce caferin içeride olmadığı bilgisi geldi Alparslana çünkü o iti canlı yanına getirmelerini emretmişti.
Kaçtığını düşünmeye başlayacakken çok cılız bir çığlık duyuldu karanlık ormanda.
Bir adama hatta yetişkine ait olamayacak kadar güçsüz ve tiz bir ses.
Sesin kime ait olabileceği aklına gelince alparslan bütün güvenlik önlemlerini unutup içeri daldı.
Amacı ne pahasına olursa olsun kızı almaktı.
Daha tanışmadan onlarca kez çığlığını duymuştu yavrusunun.
Bu son dedi kendi kendine.
Allahım yavrumu bana bağışla onu koruyup kollayayım en güzel gülümsemeleri yaşatayım diye içinden dualar etti.
Evin içine girdiklerinde sesler kesildiği için bir ana nereye gideceklerini bilemedi.
İpucu bulabilmek için etrafına bakındı ama etrafta sadece bayıltılan adamlar vardı.
Adamlarından ikisine
"Siz yukarı bakın, adem sen benimle gel,"
diyerek talimat verdi.
İç güdülerine güvenerek aşağı inen basamaklara yöneldiler.
Duyduğu mırıltılar onun doğru yolda olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Caferin sözlerini duymasıyla adımlarını adımlarını hızlandırıp kapısı açık olan odanın önüne geldi.
Adem önündeki adamın ağzını eliyle kapattı.
Caferi uyandırmak istemiyorlardı.
Caferin namlusunun ucuna bakınca birbirlerinin üzerine kapaklanmış iki kadın gördü.
Tam kızı için endişelenmeye başlayacaktı ki gördüğü minik ayakla kızını koruduklarını anladı.
Birkere daha minnettar oldu.
Kadınlar gerçekten kutsal varlıklardı.
Ama duyduğu 'kılkk' sesiyle saniyelerinin kaldığını anlayan genç adam silahını doğrultup cafere tek el ateş etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇMA KOVALAYASIM YOK
Ficción GeneralGenç kız ne kulağına dolan bangır bangır müziği duyuyor ne onu izleyen rahatsız gözleri fark ediyordu. Hatta her zaman onun nefesini kesecek kadar rahatsız eden sigara dumanını bile yadırgamaz bir haldeydi. Hızlı hızlı not almaya devam etti. Gözleri...