Alarm çalıyordu.Uyanmalıydı.
Elini uzattı ve konsolda duran telefonunu susturdu.Biliyordu,on dakika sonra yeniden çalacaktı.Bu onun ritüeli gibiydi.On dakikada kendini sadece sıcacık yatağından kalkmaya değil,koca günün monotonluğuna ve uzayıp giden iş saatlerine hazırlıyordu.
İşte ikinci alarm ! Artık kalkma vakti. Hızlıca kendini yataktan uzaklaştırdı.Aynaya bakmaya ihtiyacı vardı.Yüzüne çarptığı soğuk suyun ellerinde kalan damlalarını ensesine sürdü.Bu hissi seviyordu.Saçlarının yüzüne düşen tutamlarına bakılırsa kolay şekil almayacağı ortadaydı,o saçlar bugün de toplanacaktı.Kıvırcık saçlı olmayı seviyordu,sanki karakterinin ifade biçimiydi saçları.İş yerindeki diğer kadınlar gibi her zaman bakımlı ve güzel görünmeyi isterdi elbette ancak saçları bunu imkansız kılıyordu.Özgür kalmak isteyen birkaç bukle muhakkak sızıyordu tokaların arasından ensesine veya alnına.Doğallık güzel şey diye geçirdi içinden.Toprak tonlarında,sade bir makyaj yaptı,şeftali rengi rujuyla tamamladı.Evet,aynada kendisine gülümseyen yüzü beğenmişti.
Giyinirken de abartıya kaçmaktan hoşlanmazdı.Lacivert bilek boy pantolonunu giydi,pudra rengi balıkçı yaka kazağını da üzerine geçirdi.Sanki unuttuğu bir şey mi vardı bu sabah,küpe mi takacaktı ? Ah,hayır.Takılar onu boğardı.Kahvaltı ? O da değil.Nasılsa aklına gelmeyecekti,en azından işe geç kalmadan evden çıkmıştı.
Arabasının camında oluşan buharı sildi ve yola koyuldu.Trafik her zamanki gibi işe giden insanlarla doluydu.Cep telefonuna baktı,07:55.Zamanında orada olacaktı.İlk görüşmesi reklam şirketiyleydi.Bu görüşmeler genellikle onun istediği gibi sonuçlanırdı.O tam olarak ne istediğini bilen bir iletişim yöneticisiydi.Şirketi en iyi şekilde ifade edecek ve beklentileri karşılayacak hikayeleri tasarlar, reklamcılara çok iş bırakmazdı.Onlar sadece tarif edileni hayata geçirmekle görevliydi.Bugün de dersine iyi çalışmıştı.Hazırdı.
Şirketin otoparkına vardığında hala kahvaltı edecek kadar zamanı vardı.Arabasını her zamanki yerine park edip kafeteryanın yolunu tuttu.
-Hİ Ella,coffee or orange juice ?
-Yes Matt,coffee please.You are so kind.
-Always.
Bu adamı seviyordu.Bu yabancı şehirde onun alışkanlıklarını tek umursayan kişi oydu sanki.Aralarında hemen hemen her gün benzer bir diyalog geçerdi.O Matt'in ne kadar kibar olduğunu söyler,Matt de her gün gülerek "her zaman" cevabını verirdi.Bir tek isim konusunda anlaşamıyorlardı.Ela sürekli isminin Türkçe söylenişinde ısrar ediyor,Matt ise ona Ella isminin daha çok yakıştığını söylüyordu.
Kahvesinin yanına aldığı kruvasanıyla birlikte odasına yöneldi.Toplantıdan önce son bir kez dosyasına göz atmak istiyordu.Patronunun ısrarlarına rağmen bir sekreter veya yardımcı istememişti,bu yüzden her işini kendi hallediyordu.Günlük programına baktı,yoğun bir gün sayılmazdı.Hemen toplantı dosyasını açtı.Birkaç cümle üzerinde konuşulması gereken ayrıntılar vardı,altını çizdi.Dosyayı koltuğunun altına sıkıştırarak toplantı odasına yöneldi.
Stevie'in asistanı gerekli düzenlemeleri yapmıştı.Masa hazırdı,birkaç ikram ve biraz içeçek hemen sunum dosyalarının yanında duruyordu.Güldü,sunum yapan taraf reklam şirketi olmalıydı ancak o işini şansa bırakmayı sevmezdi.
Kapı sesiyle toparlanıp ayağa kalktı.Bugün üç kişiydiler.Gelenlerden ikisi sürekli çalıştığı kişilerdi.Üçüncü kişi de övgüyle andıkları Ar-Ge uzmanı olmalı diye düşündü.Misafirlerine doğru güler yüzle ilerledi.
-Hoş geldin Alfred,hoş geldin Tina ve hoş geldin ımm?
-Aiden.
Uzattığım eli tuttu.Hem de uzunca bir süre sanırım.Ancak ben sadece gözlerine bakabiliyordum.Gözleri mor muydu ?
Misafirlerime oturmaları için sandalyeleri göstermem gerektiğini biliyordum ama sözcükler bir türlü dilimden dökülmüyordu.Beynimin bir tarafı beni bu kadar şaşırtan şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyordu.Belki de lens kullanıyordu,belki hastaydı veya stil avcısıydı.Her ne olursa olsun göz rengi bakışlarını delici hale getirmişti.İtiraf etmeliydi ki bu hem korkunç hem de çok..Ne ? Güzel miydi ? Hayır hayır,ilginç.Evet doğru kelime kesinlikle "ilginç"ti.
-Ella bir sorun mu var ? Hasta görünüyorsun.
-Ah,hayır Tina,sadece biraz yorgunum.Neden oturup bir şeyler içmiyoruz ?
Masaya geçtik.Gözüm üzerindeydi.Neydi adı ? Aiden.Seni hiç sevmedim Aiden.
-Aslında Stevie'in asistanına not bırakmıştık ama sanırım sana sürpriz oldu,Aiden bizim reklam şirketimizin Ar-Ge uzmanı.Aslında şirketteki sıfatları bu kadarla sınırlı değil ancak şuanda burada bu amaçla bulunuyor.Şirkete son gönderdiğin dosyadaki reklam filmini gerçekleştirebilecek tek kişi Aiden gibi görünüyor Ella.Hazır yeri gelmişken,sence de biraz abartı olmamış mı ?
-Hadi ama Alfred,seni bu kadar korkutmak istememiştim.Sadece özgün bir şeyler yapmak istiyorum biliyorsun.Bu kez yaratıcılığımı biraz fazla kullandım hepsi o kadar.
-Biraz mı ? Benden teknolojik bir Harry Potter filmi çekmemi istiyorsun !
-Güzel benzetme.Doğrusunu söylemek gerekirse,istediğim tam olarak bu.
-Bu senaryoda boşluklar var.
İşe konsantre olup şaşkınlığını ve onun varlığını unutmuşken yeniden mi konuşuyordu yani ?
-Afedersiniz bay Aiden,tam olarak ne tür boşluklardan bahsediyoruz acaba ?
-Senaryo çocukça kaleme alınmış.Teknolojinin bir sihir olduğu konusunda hemfikir olabiliriz ama belirli bir yaşın üzerindeki insanlara böyle bir hayal gücüyle yaklaştığında seni ciddiye almayacaklardır.Hedef kitleni doğru seçtiğinden emin misin Ella ?
Şimdi de ona ismiyle mi hitap ediyordu ?
-Ben senaryo yazmam bay Aiden,ben sadece ne istediğimi anlatırım.Senaryo yazmak sizin işiniz.Hedef kitle konusuna gelecek olursak,bugün 5 yaşın üzerindeki herkes telefon kullanıyor.Her evde tv,laptop,beyaz eşyalar,.. Kısacası hayatı kolaylaştıran çok teknoloji ürünü var.Biz marka olarak evlerde yarattığımız sihrin farkına varılmasını istiyoruz.
-Anlıyorum.
Dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı.Ella bundan daha fazla sinirlendiği bir an hatırlamıyordu.
-Pekala Aiden,madem bu kadar komik buldun,neden daha iyi bir fikir sunmuyorsun ? Hemde hemen şimdi ?
-Üzgünüm,size ayırdığım süre bugünlük bu kadardı bayan Ella. Haftaya demolar için bir toplantı ayarlamayı unutmayın.Şimdi izninizle,gitmem gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATHFINDER
FantasyBir anlık sessizlik oldu.Sonra ikisi birden kahkahalarla gülmeye başladılar. -Yani şimdiye kadar her şey normaldi ve birden olağanüstü oldu öyle mi ? Ella,yüz yıl da geçse senin beyninin işleyiş şekline alışamayacağım. -İşte sonunda beni de delirtti...