Aiden beni şirketin kapısına bıraktığında son zamanlarda sürekli yaşadığım ne yapacağım korkusu yine dizlerimi titretiyordu. Stevie benim içi aile olmuştu,karşısında yeniyetme bir kız çocuğuna dönüşüp kekelemekten ödüm kopuyordu.Benim için ne kadar endişeleneceğini hayal edebiliyordum. Bu hikayeyi ona anlatmamaya karar verdim.En azından sadece yalnız kalmak istediğimi düşünmesini istiyordum,deli olduğumu değil.
Yukarı çıkarken asansöre binmek yerine merdivenleri tercih ettim.Aiden'ın beni rahatlatma çabaları işe yaramamıştı,hala ellerim terliyordu.Kafeteryaya uğrayıp bir kahve almaya karar verdim,bu titreyen ellerimi kamufle edebilecek tek şeydi.Üçüncü katın geniş kapısını görmeden önce egzotik kahve kokusu burnuma ulaştı.Matt bu işte bir numaraydı.Onu özlemiştim.
-"Hi Ella ! " dedi yine gülümseyerek.Rutinimizi tekrarlayacağımız için bile mutlu olmuştum.Kahvemi alıp kokusunu içime çekerek yudumladım.İşe yaramıştı.Daha iyi hissediyordum.Matt önlüğünü çıkarıp tezgahın önüne dolaştı.Bir elini kolumun üzerine koyarak,
-"Merak etme,beklediğin kadar kötü geçmeyecek.Her şey güzel olacak." dedi.
Halime bakarak böyle dediğini düşünüyordum.Ne de olsa ilk kez iş yerime böylesine özensiz gelmiştim.Bir sorunum olduğu dışarıdan farkediliyor olmalıydı.teşekkür edip geçiştirmek üzere ağzımı açmışken Matt beni durdurdu.
-"Vakit kaybetmeden çıkalım mı ? Stevie yeterince delirmiştir. Ve uzun süre aramazsak eğer Aiden'ın da farklı olacağını sanmıyorum."
Yaşadığım şaşkınlığı ifade edebilecek bir kelime bulamıyordum.Gözlerimi kırpmak için bile çok fazla çaba harcamam gerekiyormuş gibi hissediyordum.Matt de benim yabancı dünyamın bir parçası olabilir miydi ?
Aptal bir Japon balığı gibi ağzımı kapayıp açtığımı biliyordum.Ne anlatmaya çalıştığını anlamadığıma dair cümleyi bir türlü kuramıyordum.Şaşkınlığıma anlam veremeyen Matt de bana bakıyor, aramızdaki sessizliğin uzamasına izin veriyordu.En sonunda durumu anladı.
-"Bana Aiden'ın planını bilmediğini söyleme."
-"Senin Aiden'ı nerden tanıdığını bile bilmiyorum."
-"Tahmin etmeliydim.O halde yapacağın şey basit.Plana sadık kal.Çok az konuş ve ben ne dersem elinden geldiğince onayla."
-"Matt sen tam olarak ne ? .."
-"Sanırım bana güvenmekten başka şansın yok."
Beni aceleyle merdivenlere doğru çekiştirdi.Az kalsın birine çarpıyordum.
Ah.Az kalsın Stevie'e çarpıyordum.
-"Ella ! Tanrı aşkına kaçıyor muydun ?"
-"Ne ? Hayır Stevie tabiî ki kaçmıyordum.Biz aslında senin odana geliyorduk."
Stevie beni ve Matt'i süzdü.Aslında bir an önce Matt'i aradan çıkarıp benimle konuşmak istiyor gibiydi.
-"Matt kabalık etmek istemem ancak Ella ile görüşmem gereken önemli bir mesele var ve bu bekleyemez."
Matt önce benim gözlerime baktı.Eğleniyor gibiydi.Muzip bir ifadeyle başını sallayıp Stevie'e,
-"Aslında patron,sanırım bu konu beni çok yakından ilgilendiriyor.Neden üçümüz gidip senin odanda konuşmuyoruz?
Stevie bana baktı.Başımla onayladım.O da başka seçeneği kalmamış gibi iç geçirerek bize yol verdi.
-"Önden buyurun."
Çıktığım her merdiven beni daha da endişelendirdi.Kalbim kulaklarımda atıyor olabilirdi,ya da bize uzaktan bakan herkes şuan kalbimin sesini duyduğu için dönüp dönüp bakıyor olabilirdi.Nihayet Stevie'in tanıdık odasına vardığımızda,kendimi kapıya en yakın deri koltuğa attım.Matt tam karşıma oturdu.Stevie de havadaki gergilimi eliyle tutmak istemiş olmalı ki gidip masasına oturmak yerine bize en yakın koltuğa oturdu.İkimizin de gözlerinin içine bakıyordu.Önce kimin söze başlayacağı konusunda benim ciddi şüphelerim vardı.Dudaklarımı sımsıkı birbirine yapıştırmış soğuk terler döküyordum.Stevie mantık adamıydı,onu bir şeylere ikna etmek kolay olmayacaktı.Yalan söylemek başlı başına zorken Matt ve benim aynı yalanı söylemek için çaba gösterişimiz bizi daha da komik duruma düşürecekti.Ve en kötüsü,ben söyleyeceğimiz yalanı bilmiyordum.
-"Anlatmaya başlamak için bir davet bekliyorsanız,buyurun sizi dinliyorum."
-"Stevie ben aslında seninle daha önce de konuşmaya çalıştım ancak.."
-"Ella,canım,senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum.İzin ver ben anlatayım."
Ben de Stevie de gözlerimizi Matt'e diktik.Bana "canım" mı diyordu ?
-"Patron,aslında Ella seninle konuşmak için beni ikna etmeye çalışıyordu.Ama bilirsin işte biz erkekler bazen gereksiz gurur yapabiliyoruz.Ella'nın benden daha iyi bir konumda çalışıyor oluşunu çok kafama takıyor ve sürekli iş arıyordum.Nihayet başka bir şirkette iş buldum ve biz de seninle konuşmaya karar verdik.Eh,anlayacağın üzere,biz aşık olduk."
-"Ne ! "
Bu sözcük benim ağzımdan bir çığlık,Stevie'in ağzındansa şaşkınlık nidası olarak çıkmıştı.Yüzüm alev alev yanıyordu.Aiden'ın muhteşem planı benim aşık olmam üzerine kurulu olamazdı.
-"Yapma Ella,evet cümlelerimin prova ettiğimiz gibi düzgün olmadığını biliyorum.Stevie'i baban gibi gördüğünü ve düşüncelerini ne kadar önemsediğini de biliyorum.Sonuçta sen mutlusun,biz mutluyuz ve eminim ki seni mutlu gördüğü sürece o da mutlu olacaktır.Öyle değil mi patron ?"
Tanrım bu adam neler söylüyordu !
-"Ben.. Eee.. Ne diyeceğimi bilemiyorum."
-"Haklısın.Şaşkınlığını anlıyorum.Ancak şunu bilmelisin ki Ella'nın işlerini aksatmasının sebebi benim.Piyasanın durumu malum ve bana uygun bir iş bulmak haftalar sürebilirdi,tabii eğer Ella olmasaydı.Şimdi onun sayesinde mutlu olacağım bir işte çalışırken kendimi mutlu hissedebileceğim bir ilişki yaşayabileceğim."
Stevie Matt'i dinlerken sürekli beni izliyordu.Sanki bir itiraz belirtisi görmeyi bekliyordu.Bense yüzüme boş bir ifade yerleştirmeye çalışıyordum.Hani şu kitaplarda aşk emaresi olarak tarif edilmeye çalışılanlardan.En sonunda elini kaldırıp onu susturdu.
-"Ella biliyorsun sen benim çalışanım değilsin.Benimle istediğin her konuda konuşabilirsin ve bunu istediğin zaman yapabilirsin.Şuan işlerin böyle gittiğini söylüyorsan sana inanacağım.Mutlu olduğunu söylüyorsan yine sana inanacağım.Ama şunu bil ki içime sinmeyen bir şeyler var.Matt bu şirkete senden önce geldi ve ne kadar iyi bir insan olduğunun farkındayım ancak siz de birlikte en az 3 yıldır çalışıyorsunuz.Birdenbire birbirinize aşık olmanız çok tuhaf."
-"Stevie,bilirsin işte,böyle şeyler hep birdenbire olur."
Aptalca göz kırpmaya çalıştım.Stevie başını sağa sola salladı ki bu daha fazla soru sormayacağı ve durumu kabulleneceği anlamına geliyordu.Şimdilik.
-"Patron biliyorum hiç sırası değil ama,yeni işim dolayısıyla işten ayrılmam gerekiyor.Yeni bir eve de taşınıyorum.Bunları tek başıma halledemem.Ella bir süreliğine daha ortalarda gözükmese senin için sorun olur mu ?"
-"Keşke önce yerine birini bulsaydık.Kahvelerini özleyeceğim Matt.Tabiki Ella sana yardımcı olabilir.Pazartesi günkü toplantıya kadar özgürsünüz.Hadi artık herkes işinin başına o halde.Ben yaşlı bir adamım.Bütün enerjimi size harcayamam."
-"Sen hiçbir zaman yaşlanmayan bir adamsın.Ve teşekkür ederim.Bir kez daha."
-"Seni seviyorum Ella,canım."
-"Ben de öyle Stevie.Kendine iyi bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATHFINDER
FantasyBir anlık sessizlik oldu.Sonra ikisi birden kahkahalarla gülmeye başladılar. -Yani şimdiye kadar her şey normaldi ve birden olağanüstü oldu öyle mi ? Ella,yüz yıl da geçse senin beyninin işleyiş şekline alışamayacağım. -İşte sonunda beni de delirtti...