Son yarım saattir Dave'i dinlemeyi bırakmıştı.Boşluğa bakıyordu.
-Ella,senin için endişeleniyorum. İyi misin ?
-Bunu bir insan olarak mı soruyorsun yoksa bir köpek olarak mı ?
David kahkahayı bastı.
-Sen çok acayip bir kızsın,gerçekten. Aiden sana her "değişik" dediğinde hepimiz gülüyorduk ancak sahiden de "değişik"sin.
-Değişik mi ? Değişik olan sizsiniz.Hepinizin tedaviye ihtiyacı var.Bütün bunlara nasıl inanırsınız ?
-Sen de inanacaksın,sadece biraz zamana ihtiyacın var.
-Peki ya hiçbir zaman inanmazsam ?
-O zaman biz de bu şehirden ve senin hayatından defolup gideriz.Açık ve net.
-Valizlerinizi hazırlayın o zaman !
Ella hızla kapıya yöneldi.Dışarıya çıkmaya ihtiyacı vardı.
-Hey hey hey ! Nereye ? Ella beke !
-Canın cehenneme Dave !
-Aiden beni öldürür !
Son cümlesi bitmeden çıkış kapısını yüzüne kapadı.Serin hava iyi gelmişti.Ellerini cebine tıkıştırdı.Rüzgara karşı yürümeye başladı.
Duyduğu öykü kafasında dönüp duruyordu.Yorgunluk hissi bedenini ele geçirmişti.Bir taksi çevirmeye karar verdi.
Eve geldiğinde göz kapakları iyice ağırlaşmıştı.Kendini duşa attı.Üzerinden akıp giden suların kendisini tüm saçmalıklardan arındırmasını diledi.Aynadaki yansımasına baktı,gerçekten yorgun görünüyordu.
Giyindi,battaniyesini alıp pencerenin önüne kıvrıldı.Bir sıcak çikolata tüm sinirlerini yatıştırabilirdi ancak hazırlamaya gücü yoktu.Gözlerini kapadı.
Rüyasında Aiden deniz kenarında oturuyordu.Onu hiç böyle görmemişti,çok mutluydu.Gözlerini ayırmadan birini izliyordu.Onun baktığı yöne dönünce içini derin bir öfke ve kıskançlık kapladı.Üzerinde tek omuzlu siyah bir elbise olan mükemmel vücutlu bir kadına bakıyordu.Şarap kızılı saçları bukle bukle omuzlarına dökülüyordu.Kadın elleriyle saçlarını ensesinde topladı.Omzundan bileklerine inen gümüşî yıldızlar boynundan yüzüne doğru incelerek çıkıyordu.Işıltısı,içindeki kıskançlığı eritmişti.Sanki bütün yeryüzü onu seviyordu.Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle ona döndü.Bir an,tek bir an Ella ile göz göze geldi.
Huzurla uyanmıştı,iyi hissediyordu.Sızlayan kemikleri bile rahatlamıştı,uzun süre uyumuş olmalıydı.Zor da olsa kendini yataktan kalkmaya ikna etti.Sonuçta tatil günü değildi ve işe gitmesi gerekiyordu.
Mutfağa gidip kendine br kahve hazırladı.Odasına dönüp birkaç kıyafet seçti.Kahvesinin yanında atıştırabileceği bir şeyler bakındı ve dolabının boş olduğunu farketti.Bir ara gözü saate takıldı.Gecenin üçüydü.Kahvesini alıp salona geçti.Vücudu olan bitene farklı bir tepki veriyordu,her zamanki gibi tam bir dayanıklılık örneğiyim diye düşündü.
Rüyasını hatırlamaya çalıştı.Aiden'ı ve deniz kenarını düşündü.Gerçek hayatta mor gözlerini dikip ona baktığında ne kadar rahatsız hissettiğini anımsayınca kıkırdadı.Herhalde rüyasında acayipliklere alışıktı.Rüyasındaki ayrıntıları hatırlamaya çalıştı ancak tüm hatırlayabildiği Aiden'dı.
O an Aiden'ın söyledikleri beyninde çan etkisi yaptı : dan dan dan ! Unutkanlık yaşayacağını söylemişti,peki buna rüyalar dahil miydi ? Ne saçmalıyordu böyle,önceleri de rüyalarını unuttuğu olurdu.Gitgide onlara benzeyip paranoyaklaşacağından korkuyordu.Başka şeyler düşünüp gündelik yaşantısına devam etmeliydi.
Kapı çaldı.Gecenin bu saatinde misafir ağırlamaya alışık değildi.Üstelik gelen kişiyi görünce hayatına normal bir şekilde devam edeceğine olan inancı anında kayboldu.
-Aiden ?
-Ella sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun ? Sana bekle dedim !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATHFINDER
FantasyBir anlık sessizlik oldu.Sonra ikisi birden kahkahalarla gülmeye başladılar. -Yani şimdiye kadar her şey normaldi ve birden olağanüstü oldu öyle mi ? Ella,yüz yıl da geçse senin beyninin işleyiş şekline alışamayacağım. -İşte sonunda beni de delirtti...