Artık yeter,diye düşündü.Ne yapmaya çalışıyordu bu adam ? Kendisiyle derdi neydi ? Neyin peşindeydi ?
Hepsi bir kenara, "saplantı" ne demekti ?
Beyninin derinliklerinden gelen en mantıksız dünce bile "bu adam hasta" diye bağırıyordu.
Bir an önce Aiden'la konuşmalıydı.Düşüncelerini anlatmalı,gerekçelerini dinlemeli ve son olarak da hayatından defetmeliydi.
Restorana gitti.Geçen defa oturduğu küçük masaya oturup garsonun gelmesini bekledi.Heyecandan mı stresten mi bilmiyordu ama elleri ter içindeydi.
Birkaç dakika sonra ona doğru yürüyen garsonu gördü.Hayır,garson değil Aiden'dı.Gözlerini dikmiş ona bakıyordu.Sanki aralarında sessizliği bozma konusunda bir iddia varmışçasına susuyorlardı.Zaten Ella ne için geldiğini unutmuş gibi hissediyordu.Midesi bulanmaya başlamıştı.
-Ne zaman karşıma çıkacağını merak ediyordum,dedi Aiden.
-Uzunca bir zaman seni karşıma alıp konuşacak kadar ciddiye almadım sanırım.Ama itiraf etmeliyim ki Stevie ile yaptığın görüşmeyle dikkatimi çekmeyi başardın. Ne istiyorsun ?
-Sen ne olduğunu düşünüyorsun ?
Mor gözler merakla kısılmış,yüzünü inceliyordu.Ella kendini lafı dolandıramayacak kadar halsiz hissetti.
-Ben senin saplantılı bir şizofren olduğunu düşünüyorum.Bu tezimi destekleyecek çok şey yaptın Aiden.Buraya seni dinlemeye geldim.Söyleyecek mantıklı bir şeyin var mı ?
Aiden güldü.Yorgun görünüyordu.Gözlerinin kenarları kızarmıştı.Sanki nerden başlayacağını bilemiyormuş gibi başını salladı.
-Ella bak,dışarıdan nasıl göründüğünün farkındayım.Aslında çoğu şey kontrolüm dışında gelişti.Hayatına bu şekilde girmeyi planlamıyordum.
-Hayatıma girmeyi planladın ancak bu şekilde değil,öyle mi ?
-Konuşmalarımdaki tüm boşlukları bana karşı kullanacak mısın ?
-Soruma cevap ver!
-Evet.Hayatına girmek zorundaydım.
-Neden ?
-Sana her şeyi açıklayacağım söz veriyorum.Bunca zamandır sana verebileceğim zararı en aza indirmek için uğraşıyorum.Hayatına müdahale etmeden,seni korkutmadan ,incitmeden yardımına ihtiyacım olduğunu nasıl söyleyeceğime kafa yoruyorum.Bu karmaşayı düşünmeden geçirdiğim tek bir anım olmadığına inanmalısın.Fakat işler öyle bir hal aldı ki,şu aşamada bana güvenmekten başka seçeneğin olmadığını bilmelisin.
-Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.Lütfen benim anlayacağım şekilde anlatır mısın ? Aksi halde buradan çıkıp polise gideceğim.
-Ella kaç yaşındasın ?
-Ne ? Bunun konumuzla ne ilgisi var !
-Lütfen,kaç yaşında olduğunu söyle.
-27 yaşındayım.
-Hayır,28 olmak üzeresin. Peki anne ve babanı tanıyor musun ?
-Bu konu seni aşar.
-Son zamanlarda kafanda boşluklar hissediyor musun ? Ne yaptığını hatırlamadığın birkaç saat mesela ? Ya da ne hissettiğini ?
-Aiden,henüz bunamadım.27 yaşındayım dedim 127 değil.Bütün bunlar ne demek oluyor ?
-Zor olacak biliyorum,ama tek istediğim konuşmamızın geri kalanında biraz açık fikirli olman.Buraya gelip renkli gözlü garsonu gördüğünde ne hissettin ?
-Farklı geldiler tabiî ki.Alışılmışın dışında.Tıpkı senin gibi.
-Onu sormuyorum.Mesela kırmızı gözlü garson –ki adı Stefan-,sende ne tür bir izlenim bıraktı?
-Hımm,muzip.Hınzır.Yani buna benzer şeyler.
-İşte olay bu.Senin hissettiğin şeyler aslında gerçek.Stefan gerçekten de muzip ve sahtekardır.İnsanları bu yönde manipüle edebilir.Ve MP'de tilki olarak anılır.
-Aiden çok üzgünüm.Sanırım ne yapmaya çalıştığını şimdi anladım ama geç kaldın.Hayal gücümle dalga geçmek için çok para harcamışsın gerçekten ama ben David'le konuştum ve bu göz rengi-personel-mekan olayını hallettik.Bu zırvalıklar şuan hiç işe yaramıyor.
-Lütfen dinle.David'le konuştuklarınızı biliyorum.O an en doğru olan şeyin seni buradan uzak tutmak olacağına karar vermiştik.Üstelik insanlar arasında da rahatça dolaşabilmemiz gerekiyor Ella,bu şekilde çok dikkat çekiyoruz.David yapabileceği en mantıklı açıklamayı yaptı ve durumu kurtardı.
-Ama David dedi ki..
-Tanrı aşkına Ella,biz bu işte birlikteyiz.Daha iyi anlamanı sağlayacaksa eğer,David bana çalışıyor.
-Ah,tabi ya.Patron sensin.
-Bunların bir önemi yok.Şuan bilmen gereken en önemli şey bizimle ilgili değil,kendinle ilgili.28 yaşına yaklaştıkça bazı değişimler yaşayacaksın ve 28 yaşını doldurduğunda bu değişimi tamamlayacaksın.Etkisini hissetmeye başlamışsındır diye düşünüyordum ancak görünen o ki adapte olduğun insan hayatı değişimini baskılıyor.Kısacası yakın zamanda yardımımıza ihtiyacın olacak.
-Ben de senin yardıma ihtiyacın olduğunu sanmıştım.
-Elbette,asıl yardıma ihtiyacı olan benim.Ancak bu bir süreç meselesi.
Yürüyüş yolundaki papatyalar yanıp sönmeye başladı.Kafasını kaldırıp bakınca David'in gülümseyerek yaklaşmakta olduğunu gördü.
-Tanrıya şükür Dave !
-Nasıl gidiyor ? diye gülerek sordu David.
-Ölmek üzereydim kardeşim.Nerdeydin ?
-Nöbette.Aiden,işler hiç iyi gitmiyor.
-Burda da öyle.
Ella orada değilmiş gibi kendi aralarında konuşuyorlardı.Bir an kaçıp gitmeyi düşündü ancak yakalanacağından emindi.Üstelik anlam veremediği bu saçmalıkları David'in açıklayabileceğini umuyordu.
Aiden tekrar ona doğru dönerek,
-Ella,gitmem lazım.Bundan sonrasını Dave halleder.Geri geleceğim.Lütfen ben gelinceye kadar buradan ayrılmamaya çalış olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATHFINDER
FantasyBir anlık sessizlik oldu.Sonra ikisi birden kahkahalarla gülmeye başladılar. -Yani şimdiye kadar her şey normaldi ve birden olağanüstü oldu öyle mi ? Ella,yüz yıl da geçse senin beyninin işleyiş şekline alışamayacağım. -İşte sonunda beni de delirtti...