Başlangıç

65 13 14
                                    

      Bu gün mezuniyet balosu var. Sonunda liseden de mezun oldum ama ne sevinesim var ne de üzülesim. Evet lisede ki düşüncesizlerden, Eflin ve arkadaşlarından kurtuluyorum ama gideceğim yer daha iyi bir yer mi olacak? Yoksa daha mı beter?

Eflin Berker benimle yaşıt üvey kardeşim. Bir de bizden 4 yaş büyük kardeşimiz var.

Belis Berker...

Onlara kardeşim demek bile miğdemi burkuyor. Çünkü onlar ne benim kardeşim olabilirler ne de kendilerinin. Onlar birbirlerine işleri düşmezse görüşmeyen iki kardeş. Onlar annelerinin yanlış yönlendirmesiyle büyüyen iki canavar...

Benim tek korkum kardeşim Uzay'ın da bir gün onlar gibi kalpsiz bir canavara dönüşmesi. O daha bir melek ama ileride annesinin yanlış yönlendirmesi, kötü işlere yöneltmesiyle çok farklı bir insan olabilir ve bu benim en büyük korkum. O benim kanım, canım...

Evde büyük bir telaş var. Eflin'in hazırlık telaşı. Sabahtan beri kuaförü, makyözü, stilisti büyük ve hummalı bir çalışma içindeler. Aylardır bu gün için hazırlanıyor. Bana gelecek olursak hayatımda hiç bir partiye gitmedim. Ne giyilir, nasıl davranılır hiç bir fikrim yok. Zaten bu partiye de gitmeyeceğim o yüzden bunları düşünmeye de gerek yok. Okuldan hiç arkadaşım da yok ki gelip bana 'Hadi Çilem hazırlan bu parti sensiz olmaz' desin.

Hem gitmediğim için mutlu bile sayılırım. Sonuçta oraya gitsem benimle uğraşacak, kalbimi kıracak bir sürü kişi olacak.

Böylece o insanların eğlence malzemesi olmayacağım. Tabi şimdilik...

Gideceğim üniversite; Bilkent üniversitesi...

Korkulu rüyam olan Belis'in okuduğu üniversite...

Aslında bir yıl derslerini verebilmiş olsaydı şu an mezundu ama o sağ olsun üvey baba rahatlığıyla lisede olduğu gibi derslerinin hiç üstüne düşmedi bir yıl yaz okuluna kaldı. Sonuç; bir yıl daha okumak zorunda kaldı.

Tabi sorunlar bununla bitmiyor. Koskoca İstanbul da başka üniversite yokmuş gibi Eflin de aynı üniversiteye kayıt olacak. İki korkulu rüyamla aynı yerde okumak nasıl bir şey olacak hiç bir fikrim yok. Sadece iyi şeyler olmayacağını tahmin etmek pek de zor değil.

Psikoloji bölümünde okuyacağım tabi konuşamamam da bu durum da çok ironi. Tek umudum ileri de tıpkı küçükken olduğu gibi konuşabilmek. O zamanlar hiç hatırlamıyorum ama okula başlayıncaya kadar gayet iyi konuşabiliyor muşum. Sonra nasıl olduysa bir daha ağzımı açamaz olmuşum. Öyle ki bana bakan kadınlar yemek yedirmek için bile zorla açıyormuş ağzımı. Dolayısıyla bir daha hiç konuşmamışım. Bunları tamamını evimizin emektarı Kader teyzemden öğrendim. Benimle hep sohbet eder, küçüklüğümü anlatırdı bana. Ama artık o da yok. Ben daha ortaokuldayken işten ayrıldı. Nedenini bilmiyorum. Ama onun evden gitmesiyle daha da içe kapandığım söylenebilir.

"Çilem nerede Linet?" işte sevgili babam Semih Barlas'ın sesini de duyduk.

"Bilmiyorum canım. Sanırım içeride bir bak istersen?"

"Çilem."

Hemen ayağa kalktım ve babamın yanına geçtim. Beni gördüğünde yanıma yaklaştı "Sen neden hazırlanmadın?" dedi.

'Linet izin vermedi baba zaten verse de onun cadı kızı beni orada hiç rahat bırakır mı?' demek istesemde elimle karnımı gösterdim.

"Karnın mı ağrıyor?" dedi. Başımla onayladım. "Tamam odana geç biraz dinlen geçer." deyip kapıdan çıktı. Ahh düşünceli babacım çok teşekkür ederim!

İçimdeki Çığlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin