2.Bölüm |Zeka Parıltıları

78 11 0
                                    

-15.03.2012 Perşembe

Uzun bir aradan sonra böylesine dayak yemiş olmak gurur kırıcı.Hala kemiklerim sızlıyor, acıdan istemsizce akıyor gözyaşım göğsüme doğru.Süt kemik gelişimi için çok önemli, kemik sızımı sütle halledebilirim.

Bu dayak kaçış planımı 1 gün ertelemiş oldu önce nevzat şimdide bu dayak.Hefesimi kırmış olsalarda yılmamak lazım.Taş ustaları vardır alırlar taşı başlarlar çekiçle vurmaya 100 kere vururlat kırılmaz, sonra bir darbe daha vururlar un ufak, tuzla buz olur işte o zaman anlar insan; taşı kıran o son vuruş değil ondan önceki 100 vuruştur.Bende bir şekilde yol katettim önce bir 100 vuruş sonrada bitirici bir son vuruş gerekli...

Deli diyorlar fakat burada herkes zeki geçen gün sedayı gizlice gözetleyip, davranışlarını inceledim önce eline bir kalem aldı başladı yere yemek isimleri yazmaya patlıcanlı musakka inegöl köfte tarhana çorbası pilav büryan... Aklı sıra sofra kuruyor.(Sofrada tek eksik süt, Seda kemik gelişimine pek önem vermiyor belliki onuda süte teşvik etmem lazım.)Daha sonra yüzünde doğum gününde istediği hediye alınmış çocuk gülümsemesi geldi 4-5 saniye sürdü bu.Sonra çatıldı kaşları büzüştü dudakları derin bir offf çekti ve '' yine sofra bezi sermeden yemekleri dizdim şimdi hepsini kaldırıp sofra bezi sermem lazım'' dedi sildi tüm yazdıklarını.Hayretle izledim onu.Burada yemekler tepsi halinde herkesin odasına gönderilir ne bir sofra bezi verirler nede geleneklerimize uygun toplu halde bir yemek merasimi.Sedanın yönetime ince bir göndermede bulunması bunu yaparken hiçbir şekilde şiddete başvurmaması ne kadar duyarlı ve zeki bir birey olduğunun en büyük ispatıydı.Tek sorun bunları yaparken onu benden başka kimsenin görmüyor olmasıydı bu kafamdaki fikirleri bir an olsun dağıtsada daha sonra bunun bir prova olduğunu yakın zamanda seda tarafından yetkililere karşı oynancağını anlamıştım.Seda çok zekiydi ama biraz pis birisi çünkü sofraya ellerini yıkamadan oturmaya kalktı.

Hasan yine durgun öylece etrafına bakınıyor gözünden anlaşılacağı üzere oda malumun sol kroşelerini tatmış kim bilir ne yaptı yine.En son çırıkçıplak dalmıştı salona femen üyesi sanıyor kendisini böyle marjinal eylemlerle yapıp duruyor.Böylesine durgun biri o enerjiyi kendinde nasıl buluyor anlamıyorum ama özgüveni yüksek o küçücük penisiyle salona dalması alkışı hakediyor.Şahsen ben olsam yapamazdım çünkü ben uzak kumanda olmadan televizyonu değiştirebiliyorum (bu biraz ince herkes anlamaz, anlamamasıda iyidir)

Hasan yemeklerle arası iyi olan birisi taş çatlasın 25 yaşındadır hadi 30 olsun en fazla 50 yaşında.Kilosu 95 boyu 1,65.Bir gün annesinden sarma istiyor.Tamam diyor annesi ve sofra kuruluyor.Sofraya oturunca anne ben senden makarna istemedim mi ? Bu sofradakiler ne ? diye esip gürlüyor.Annesi ise patlıcan yemeği yapmış.O gün büyük bir gürültü kopuyor evde annesine zarar veriyor, karınca ezmez hasan.Ertesi günde anacığından alıp buraya getiriyorlar.Hasan kaçış planımın en önemli halkası özgüvenli cesaretli ve Ağrı dağının Ağrıda olduğunu bilecek kadar da zeki.

Burada yazmak çok zor sevda öğlenden sonra 15:00-16:00 arası yemeğe gider (yemekte içecek olarak süt içtiğini pek sanmıyorum o da kemik gelişimine önem vermiyor, onuda bu konuda bilgilendirmem lazım)yerine "malum" gelir o ilgilenir işlerle fevzide bir üst katta olur akşam 5 gibi iner aşağı.Sevdanın bizle pek bir işi yok, üzerinde beyaz bir önlük sarışın 30 lu yaşlarda birisi.İlk geldiğimde bana yazıyordu sakinleştirici ilaçlar iğneler vs...

Sevdanın yemeğe gittiği öğlen saatlerinde "malum" yerine geliyor (10 dakika sonra çıkıyor bahçeye aldığı paranın hakkını vermiyor arizona kertelenkesi) paso dışarda sigara içiyor benim burada içemediğimi bile bile neyse uzatmayalım "malum" bahçeye gittiği vakit dalıyorum odaya başlıyorum yazmaya yazmak rahatlatıyor beni, dinginleştiriyor.Bazen aklıma ezbere bildiğim şiirler geliyorlar, Necipler, Nazımlar,Atillalar fakat bu edebiyat bilgimin nereden geldiğini bilmiyorum.Yazdıklarımı saklamak için burada güzel bir zula buldum oraya saklıyorum, bulma ihtimalleri çok düşük hasta kayıtlarının olduğu dosyanın hemen altında "hergün mutlaka oku" yazılı bir çekmece var yazdıklarımın hepsi orada.İnsanlar ihtiyaç duydukları anda kaybettiklerini, yahut gerekli bulduklarını çok uzakta ararlar gözuçlarına bakmak akıllarına gelmez, ceplerine olma ihtimallerini düşünmezler bile böyle anlarda kuzuyu kurdun inine koymak en mantıklısı çünkü zira en son bakacakları yer orası.

Yine geliyor fevzi

-İyimisin Alfa ?

+Benim iyiyim asıl malum nasıl ? Umarım bir daha benle uğraşmaz yoksa bir daha sefere acımam, iki yumrukla bırakmam

+Bir sorunun olduğunda bana seslen, hemen gelirim

-Bu kadar iyi olma be fevzi sende vur biraz, korkma alışkınım ben kanlara, mosmor gözaltlarına.Babamda çok döverdi belki en çok bu yüzden seviyorum babamı en çok bu yüzden özlüyorum onu.Öyle çok severdim ki onu...elleriyle hiç başımı okşamadı hiç hissedemedim ellerinin sıcaklığını.Fakat ne zaman beni dövse şiddetli biçimde hissetim o ellerin sıcaklığını, belki canım yandı ama o eller en çok o zamanda dokundu yanağıma, başıma...

Kaçış planım için buranın krokisini kafamda tasarladım scofield gibi bedenime dövme olarak kazıyamadım belki ama kafamda birkaç bir şey canlandı.Bunun için biraz Hasandan destek aldım zamanında iettye bindiğinde güneşin nerden gelebileceğini hesaplayıp ona uygun cam kenarına oturuyomuşHasanla bazı günler kozmoloji hakkında konuşuyoruz bir hawking olmasada güneşe en yakın gezegenin merkür olduğunu biliyor.Böyle zeki arkadaşlarımın olması kaçış planım için, içimde barındırdığım umutları artıyor.

Yine fevzinin sesi geliyor

-Girişteki odadan bazı evraklar çalınmış bir bilgin var mı ? Bir şey biliyorsan işaretlr felan göster bana ?

+I have no idea

-Önemli belgeler gitmiş bu işin altından sen çıkarsan bedelini ağır ödersin.

+Necdet Adalıyı duydun mu hiç, bilir misin ?

+12 eylül 1980 darbesinde ilk idam edilen kişi ülkemizin en büyük ayıplarından.Daha sonra Nevzat çelik onun adında bir şiir yazdı.Hani şu Ahmet Kayadan şafak türküsü diye dinlediğiniz ama çoğununuz bu derin anlamı bilmediği şarkı var ya heh işte o.Türkler pek bilmez, onlar daha çok Che Guevara'yı bilir.

(Belki necdet adalı süt içmiş olsaydı, kemikleri çok sağlam olucağı için idamdan kurtulabilirdi.Keşke 60'larda doğsaydım, onu Süte teşvik edebilirdim)

4 Odalı YalnızlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin