-18.03.2012 Pazar
Uzun zamandır yazamadım, sütleri benim aldığımı farketmiş "malum" temiz bir dövdü beni kendime gelmeye çalışırken birgünüm gitti.300'e yakın patentli icadıyla Dünyanın seyrinini değiştiren Nikola tesla henüz 5 yaşındayken, üzerinde abisinin bulunduğu atı korkutuyor, ürken at teslanın 12 yaşındaki abisini üzerinden atıyor ve ölmesine sebep oluyor.Abisinin ölümüne neden olan Tesla ruhsal bir bunalıma giriyor ve hayatı boyunca sorunlar yaşıyor.Şu an kendimi; abisini öldüren Tesla gibi hissediyorum.Öylece duvara bakıyorum, kahvaltıyı koymuşlar ama yiyecek halim yok.Sütte koymamışlar yine.Artık eminim bunlar kesin öleyim istiyor.Kemiklerim kırılsın öleyim.Eğer bu yazdıklarımı okuyan olursa aman diyeyim ihmal etmeyin süt içmeyi.Çok canım yanıyor karşı atak geliştiremedim bu kez nakavt ederek kazandı.Malumdan dayak yemek çok dert değil alıştım artık.Dayak atarken savurduğu tekmeler değilde, söylediği sözler canımı yakıyor.Bağırıyor! Allahın delisi diyor, ama bilmiyor deli değilim ki ben.
Dayak yedikten sonra aklıma hep Ebruyu getiriyorum, böylelikle acıyı unutuyorum kanlarım damlıyor zemine kanlarımla ebru yazmaya çalışıyorum.Ebru yazdıktan sonra yanına kalp eklemeye yetmiyor kanlarım, yarın bu yüzden dayak yiyeceğimi bile bile kesiyorum kolumu kalbide koyuyorum yanına.Ebru <3
Genelde parkta buluşurduk Ebruyla.Çok param yoktu, lüks yerlere götüremezdim o da istemezdi zaten.Bir gün bankta onu beklerken koşarak geldi , o tatlı gülüşünü yüzüne serpiştirip oturdu yanıma ;
-Bir şey farkettim
+Bugün uyandığında biraz daha güzelleşmediğini mi farkettin ?
yine gözlerini kısarak güldü.Öyle tatlıydı ki hafızamda o anın fotoğrafını 10 farklı karede çekip, zihnimin en güzel yerine kaydettim.O günden bugüne hergün o klasörü açıp bakarım o fotoğraflara.
- :) Ben hergün güzelleşiyor muyum ?
+ Gün mü ? Her dakika, her saniye hatta her an.Şu banka oturduktan sonra bile The Others filmiyle tanıdığım Nicole Kidman'ın Rabbit Hole filminde değiştiği kadar değiştin.
-Şu sözlerin eritip bitiriyor beni :)
Şunu farkettim.Bugün bu parkta tam 9. Buluşmamız.Tek tek baktım mesajlara.9.ayımız burda 9.buluşmamız aylardan eylül yani 9. Ay yaşımızda 19.Bu 9'un hayatımızdaki yeri bambaşka.
O gün ayın 26'sıydı haftaya yine bulaşacaktık ve 2 eylül benim doğum günümdü.Yani bu 9 büyüsü haftaya otomatikmen bozuluyordu ama o bunun farkında değildi bozmadım.Kuduz aşısını bulan, aşının patentini almayarak kazanacağı milyar dolarları elinin tersiyle iten, bu aşıyı insanlığa armağan edip binlerce çocuğun hayatını kurtaran Jonas Salk kadar değerli ve kutsal bir şey bulduğunu söyleyip ellerini tuttum.Sahi ne kadar güzeldi elleri, bembeyaz, ışıl aşıl insanın baktıkça bakası geliyor.
+Bu eller zamanında milyon tl'leri tuttu.Ama böylesine değerli birşeyi hiç tutmamıştı.
-Bu kadar neyi var ki ellerimin, aptal bir el işte.Beyazlar diye mi seviyorsun yoksa, yoksa inceler diye mi seviyorsun ?
+Hayır seninler, diye seviyorum
-Off, etkileyicisin.Kalbim hızlı atınca elimde olmadan gözlerim kısılıyor ve gülüyorum.Bunların nedeni hep heyecan.Beni hiç bırakmazsan değil mi ? Bırakır mısın ?
+Bırakırım
Bir an gözleri fal taşı gibi acıldı, yüzü düştü.
-Bırakırsın demek !
+Evet
İçine rahatlatıcak bir cevap beklediği sorusuna ikinci kez aynı cevabı alınca âdeta yıkıldı hafiften gözleri doldu.Doğruldu yerinden gitmeye kalktı, hemen tuttum kollarından.Bakmaya doyamadığım yüzü bana döndü
+Eğer birgün seni bırakırsam, daha iyi bir açıdan tutmak için bırakırım.Her insanın uğruna savaştığı bir şey var bu hayatta, kimisinin işi kiminisinin ailesi kimisininde inancı.Benimki de sensin anla işte.
Üzerinde şoku atlattı.O tekrar banka otururken ben kendime kızdım bakmaya kıyamadığım gözlerini yaşla doldurduğum için pişmandım.
-Bir daha böyle şeyler yapma lütfen
+Önünde birçok seçenek var güzelsin, zekisin tatlısın istediğinle çıkabilirsin ya sen beni bırakırsan ?
(Ben Çok yakışıklı sayılmam, bir Bradd Pitt değilim ama Tolgahan Sayışmanla ölümüne kapışırım.)
Yine güldü.Bugün çok kârlıydım tahmin ettiğimden çok daha fazla güldürebilmiştim, bugün işler fazlasıyla iyiydi.Güldükten sonra sıkıca sarıldı bana kulağıma eğilip sabaha kadar öpsem doyamacağım ses telleriyle ;
-Benim önümdeki seçeneklerin hepsi sensin.Nikah masasında ayağına basacağım, "Evet" cevabını 5 saniye bekledikten sonra verip heyecandan kalp atışlarını hızlandıracağım, akşam eve gelince küçük kızımız hakkında şikayetlerde bulunacağım tek kişi sensin hepsi sensin.
Bu sözler içimi ısıttı öpmek istedim fakat olmadı bilmem ben bir kız nasıl öpülür öğrenemedim gitti.Yine canı yanar diye öpmedim bana doğru bakınca farklı açılardan 5-10 fotosuna daha çekip attım zihnime gece rüyalarımda öperim artık.Rüyalarda canını yakma ihtimalim yok.
Böyle anılarımız vardı Ebruyla.Romantizmin doruklarında gezdiğimiz, benim açımdan hayatımın en güzel anları.Bakmayın odun gibi göründüğüme,deli dolu olduğuma zamanında romantizm alanıda master yapmışlığım bile vardı.
Böylesine sevdiğini söylerken çekip gitmesi de ilginç tabi.Bir an olsun beni düşünmeden kendini o çocuğun kollarına atması âdeta hayatın "Hadi bunada dayan da göreyim" demesi gibi bir şey.Sahi niye terketti ki beni? Niye gidiyorum dedi ki?Bilmiyor muydu gururluğu olduğumu? Bilmiyor muydu gitme kal diyemeyeceğimi? İçim yanıp tutuşsada gururumu yenip yanımda kal diyemeceğimi? Ben eve gidecek son otobüs kaçarken bile arkasından koşmayan bir adamım nasıl onun arkasından koşayım.Bence o çocuk bırakmıştır Ebruyu.Herkes ben değil ki be Ebru "Sadece gözlerinle yetinsin" herkes ben değil ki deli gibi severken bir "gitme kal" bile diyemesin.
"Aşk iki kişinin sokak kavgasına benzer, çünkü ayıran hep bir yabancıdır."
Ne güzel söylemiş Özdemir Asaf.Ayrıldığımızda bu dizileri içimden tekrar ettim küçük notlar halinde yazıp duvarıma astım.Bak dedim Alfa bakta bir daha sakın aşık olma.Ebruya kızıp tüm kızları idam ettim gözümde.Belki bu yaptığım yanlıştı fakat bir daha aşk acısı çekmeyeceğim içinde mutlu ediyordu.
V for vendetta'nın finalinde "V" karakterine hayat veren Hugo Weaving mükemmel bir oyunculuk sergilemişti ama insanlar onu Lord of the Ringsteki Elrond olarak tanıyor."Fikirlere kurşun işlemez" efsane replikti.Neyse konumuz bu değil şu duygusal ortamdan çıkmam lazımdı.Konuyu dağıtmak iyi geliyor yoksa kendimi toparlıyamıyorum.Benim bir an önce yerimden doğrulmam gerek birgündür öylece yatıyorum.Biraz bahçeye doğru gideyim bizimkiler belki oradadır.
Sevda yine yerinde birazdan yemeğe gider yine baş belası malum gelir.Dün sütleri kapılara koyamamıştım bari bugün koyayım.Yine dayak yiyeceğiz ama olsun insanların hayatlarını kurtmarmak daha önemli.Malum beni dövüyor ağzımı burnumu dağıtıyor ama yinede seviyorum onu çünkü sevmem lazım zaten 4-5 kişiyi görebiliyorum hem onlarıda sevmezsem sevecek kimsem kalmaz.Malum beni dövdükçe babam geliyor aklıma, oda çok döverdi.Malum ne zaman "Lan Alfaa!" diye girse odama hep babam aklıma gelir oda öyle girerdi odama, babam çok canımı yakmadan döverdi ama malum baya acıtıyor.Olsun en azından bana babamı hatırlatıyor bu iyi bir şey ve o iyi biri bence.
Bugün biraz Sedanın yanına gitsem iyi olucak hakkında en az şey bildiğim tek kişi o buraya nasıl geldiğini bile bilmiyorum.
Fevzinin bile Arnavutköy-Hadımköy bağlantı yolundan buraya geldiğini biliyorum ama seda nasıl buraya düştü bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 Odalı Yalnızlık
HumorZihinsel karmaşıklığın aydınlığa çıktı tek yer doğruyla yanlışın hikayesi güneşle suyun aşkı