16.03.2012 Cuma
Yine çok asi uyandım bugün lavaboda sorun var o yüzden yüzümüde yıkayamadım.Kendimi Ben Grimm gibi hissediyorum.Her tarafım taşlaşmış yüzmde çapak dolu.Annem ufakken gece yüzüne şeytanlar işiyor, sabaha kadar kuruyup çapak oluyor derdi.Korkup yüzümü yıkamam beklenirken, benim Şeytanın penisini görmek için uyumadım çok gece oldu.
Kahvaltı için yine 3'er dilim bir şeyler koymuşlar fakat süt bırakmamışlar kemiklerimin gelişmesini istemiyorlar, çok belli öleyim istiyorlar.Bugün bahçeyi görüceğim o biraz içimi rahatlatıyor fakat gece bir şey farkettim "babamı çok özlemişim" burada anne yerine koyduğun motifler var özellikle yastık anne işlevini iyi görüyor.Ama baba figürü yok burda! Çok sevmezdi babam beni, 25 yıllık hayatımda onun tarafından hiç takdir edilmedim, bana "aferin" kelimesini bir kere kullandı onda da başı ağrıyordu "bakkaldan git bir aferin al, annede söyle bir mercimek kaynatsın".
Babanın iyisi kötüsü olmaz, en kötüsü babasız olmak derler.Ben burdan herkessizim, son günlerde bana şefkatle yaklaşan tek kişi fevzi.Gece yine düşündümde ben Ebruyuda çok özlemişim o gözlerini kısarak beni seviyor musun dediği anları unutamıyor kahrolası beynim, herşeyi unutuyor fakat o anılar dün gibi hafızamda.
Ebruyu ilk kez iett otobüsünde gördüm.Zift gibi tıkış tıkış bir otobüstü, insanların yüzleri cama yapışmıştı.Herkes tek vücut olmuş ''gaptann orta gapı"cılar yerini almıştı.60'lık teyzeler gelinlerini çekiştirmeye çoktan başlamış otobüs şoförü o efsanevi cümleyi 7 kere tekrar etmişti "burdan görüyorum arka taraflar bomboş,kızım durma orada ilerle hadi! Dışarda kaldı millet" liseliler kızlara hava atmak amacıyla şoföre karşı atak geliştiriyorlardı.Kızlar: ''Yha neresi boş be beyinsiz öf" diye şoförün duyamayacağı bir tonda, sadece kız arkadaşlarının farkedebileceği volümde gerekli çıkışlarını yapmışlardı.Artık yarın tüm sınıfa "kızımm dün şoförü bir fırçaladım görmeniz lazımdı'' adlı havalı anılarını saçlarını sol elle dağıtarak anlatabilirlerdi.
Ben körüklü bölgede yerim almış arkadaşla sohbet halindeydim otobüs kalktıktan 15 dakika sonra sol omzumda gittikçe artan bir ağrı hissettim.Belliki biri üstüme abanıyordu, otobüsteki olağanüstü hali düşünerek anlayışlı karşılamaya çalıştım fakat olmadı.Durumu farkedip omzuma tutturduğu ağırlığını biraz geri çeksin diye sert bir Kenan İmirzalioğlu bakışı atmaya karar vedim.Yüz hatlarımı gerdirdim suratıma sert bir portre çizdim bir çorumlu edasıyla ona doğru baktım fakat işler beklediğim gibi yürümedi.Ona doğru yüzümü çevirdiğimde karşımda erol taş sertliğinde sarışın bir kız suratı duruyordu bir an ürktüm ve kendimi yaramazlık yapmış sahibinden azar işiten kedi gibi hissettim.Karşıdaki bakışlar benimkileri çoktan eritmişti seride 2-0 öndeyken kupayı vermiş gibiydim, Liverpool-Milan maçının ilk yarısındaki Milanlı taraftarla, maç sonundaki aynı Milanlı taraftarın yaşadığı hüznü iliklerimde hisediyordum.Öyle bir ortam oldu ki o bakışlardan sonra bir an ''üstüme çıktığınız için özür dilerim" diyesim geldi.Fakat tatar ramazandan tokat yemişçesine tekrar çevirdim başımı devam ettim sohbete.Gözlerim ilk kez o an gördü Ebruyu, o sert bakışlı kız o an için bende bir etki yaratmadı lakin daha sonraları önce artçıl depremler akabinde de tsunamiyle beraber 9.0'luk depremler yaratacaktı.
İlk gördüğümde hiçbir şey hissetmedim ona karşı yani ilk görüşte aşk değildi benimkisi sonraki her görüşte ölümdü.Ebruyu daha sonra otobüste gördüğüm her an biraz daha fazla etkilendim.Gözümde hergün güzelleşiyordu; sol eline taktığı pembe tokası, sürekli gökyüzü mavisi gözlerini kapatan saçları, telefondan bir an olsun ayırmadığı başı beni benden alıyordu.O günden sonra benim için herşey bambaşka bir boyuta taşındı, geçmek bilmeyen mide ağrıları uykusuz günler sonun başlangıcıydı.
Şansız bir adamım ben yakışıklı birisi olsam dünyada içgüzelliği popüler olur, bugün 23:59'ta herşeye sahip olsam 00:00'ta kıyamet kopar.
Öğlen yemeğine kadar biraz etrafı dolaşsam iyi olucak, Hasan bu sefer heyecanla sedaya bir şeyler anlatıyor.Hasanı ilk defa bu kadar heyecanlı görüyorum şarj seviyesi %100 durumda sanki.Fillerin hamilelik sürelerinin 2 yıl olduğunu öğrendiğimde gözlerim yuvalarından çıkacak gibi olmuştu birde hasanı gördüğüm şu an bu arada gözleriminin bile yuvaları var ben bir yuva kuramadan göçüp gideceğim bu dünyadan! En çokta bu koyuyor ama şu an konumuz bu değil.Binom açılımını bulan İranlı Ömer hayyam'ı bilen bir elin parmaklarını geçmez bizimkiler daha çok Rihannanın hayatını ezbere biliyorlar.Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim içime oturmuştu söyliyeyim dedim.
Koyu bir sohbet halindeki Hasanla sedanın yanına usulca yanaştım sohbet konularının Edebiyat-ı cedide olduğunu farkedip, şaşırma top 10 listeme bu olayı 3. Sıradan ekledim.Muallim Naci, Tevfik Fikret dışardan izlediğim 20 dakikada konu bu iki isim üzerinden yürüyordu.Soluksuz 20 dakika hayranlıkla izledim Hasanın edebiyat açlığı hoşuma gitmişti durgun hasanı edebiyatla açabilirdim bu iyi bir gelişmeydi.20 dakikadan sonra edebiyat konusu kapandı, sohbetin seyri bir anda ailelere döndü ikiside özlemlerini pişmanlıklarına kabaca değindi.Sürekli birbirinin sözünü kesmeleri sohbetten aldığım hazzı azaltıyordu tıpkı çizik cdlerdeki donmalarda verdiğim tepkileri verdiğimi hissettim.O esnada hasanın gözleri doldu yapamıyorum dedi özledim geride bırakıp buraya geldiğim herşeyi özledim seda artık dayanamıyorum.
Hasanın cümlesi biter bitmez 5 adam ileri gidip Hasanın omzuna elimi attım Hasanın keskin bakışları benim yüzüme döndü
-Dayanamayacağın bir noktaya geldiğinde sakın vazgeçme, çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
Diye Mevlanadan alıntı yaparak 21.yüzyılın en iyi sohbet girişlerinden birini yapmıştım.Böylelikle Edebiyat bilgimide ortama serpiştirmiş, James Cameron'un Avatarının rekor gişeyle sinema dünyasına adım atması gibi Hasan ile sedanın dünyasına etkileyici bir şekilde dahil olmuştum.
Hasan hafiften gülümsedi haklısın Alfa dedi haklısında bende yoruldum artık, içimde bitmek tüketmek bilmeyen bir sızı var ateş var.Bol bol su içiyorum belki söner diye ama nafile kebanı, marmarayı, atlas okyanusunuda içsem geçmez bu.Sahi Alfa "güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin" der Mevlana bu hücrede nasıl yürüyeceğim ben onlara ? Ayağımda prangalar varsa yolumda cam kesikleri alev alev yanan bir köprü varsa ben onlara nasıl yürüyeceğim ? Hepsini geçtim hadi bunları başardım sonunda başarımı kutlayacağım bir ailem yoksa ne yarar bu başarı he sen söyle be Alfa insanın hiç babası ölür mü ? Oldum olası sevmem ölen babaları en kötü huyları bu herhalde.
Gözleri doldu çekip gitti odasına ortam bir an -50'yi görürdü.Sedayla birbirimize bakakaldık.Seda "Zor, burada nefes almak için bile iki kere düşünmek lazım"dedi yutkunarak ve oda gitti odasına.
Bir an Affallamıştım aklımda avatarın dünya çapında yaptığı 2 milyar 700 milyon dolarlık hasılat vardı.Hemen onu unuttum Hasanın Hababam sınıfındaki çalışkan Ahmet edasıyla yaptığı konuşmayı aklıma getirip biraz duygusal anlar yaşadım.Gözlerim bir an üzerime döktüğüm süt lekesine kesildi, uzun zamandır süt içmediğimi farkettim girişteki görevli sevdanın odasının önünde 200ml'lik süt kutuları vardı hemen onlara doğru yanaştım kendim için 3 arkadaşlar içinde 3 tane aldım.Arkadaşlar için aldığım sütü teker teker kapılarının önüne bıraktım.Sütleri ters yatırdım pipetlerini açtım ve biraz elimle sıktım.Yaptığım iyiliğin bilinmesini istemem sütleri bu halde gördüklerinde benim koyduğumu anlamayacaklardır.Zeki düzenli biri olarak tanımladıkları benim bu denli bir aptallığı yapmayacağımı anlayacaklardır.ihale Muhtemelen "maluma" kalıcaktır.Neyse artık bahçeye çıksam iyi olucak güneş ışınlarını iliklerime kadar hissetmek istiyorum hem nevzatıda bahçede yakalarım onunla yarım kalan bir konuşmamız var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 Odalı Yalnızlık
MizahZihinsel karmaşıklığın aydınlığa çıktı tek yer doğruyla yanlışın hikayesi güneşle suyun aşkı