8. Bölüm

102 6 1
                                    

Odaya girdiğimde ise Kwang Hee yatağına uzanmıştı bile. "Uyuyor musun?" diye seslendiğimde, sinirli bir ses tonuyla "Evet! görmüyor musun? İlk geceden uyku düzenimi bozdun zaten" dedi. Niye şimdi böyle davranıyor ki? Yanlış bir şey mi yaptım acaba? Neyse dedim kendi kendime ve yatağıma girdim. Gözlerimi sımsıkı kapatıp yarını ve ondan sonrasını düşünmeye başladım.

Ve gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ama daha kimse uyanmamıştı. Saate baktığımda saat daha 6 'ydı. Sanırım bu kez ben erken kalkmıştım. Yine yatağa uzanıp uyumayı düşündüm ama uykum gelmiyordu.

Yatağımdan doğrulup, kararsız bir şekilde odanın içinde bir iki tur attıktan sonra artık başım dönmeye başlamıştı. "Biraz temiz hava alsam çok iyi olacak" diye düşündüm . Sessiz bir şekilde odadan çıktım. Çıktım fakat nereye gideceğimi bilmiyorum. Sonuçta daha yeniyim. "Neyse, bahçede biraz dolaşayım, belki bahçenin havası beni kendime getirir." dedim. Sonra bahçeye çıktım fakat bahçenin içinde bir iki tur attıktan sonra yorgun bir şekilde kendi kendime "Off! çok yoruldum, şu banka biraz otursam iyi olacak." dedim ve geçip bahçenin yeşilliğine bakan, banka oturdum.

Bir ara sahanın yeşilliğine dalıp Jong Suk oppamı düşünmeye başladım. Düşündüm, düşündüm ve yine düşündüm, tam bu sırada, arkamdan biri seslendi, arkama döndüğümde dün akşam yemekhaneye giderken karşılaştığımız çocuğu gördüm.

"Ne yapıyorsun bu saatte burada? Daha erken, yarım saat falan var. Sakıncası yoksa oturabilir miyim?" dedi. Ben de evet anlamında kafamı aşağı yukarı sallayarak "Tabi gel otur. Bu arada adın Won Ho 'ydu değil mi? Dün akşam tanışmıştık ben de Eun Hye, hatırlıyorsundur." dedim.

"Evet, hatırlıyorum. Sanırsam sen de fazla kitap okuyorsun, hafızan bu konularda iyi olduğuna göre" diyerek güldü. Ben de

"Evet, kitap okumayı çok seviyorum özellikle heyecan dolu kitaplara bayılırım, bazen arkadaşlarım sırf bu kadar fazla kitap okuyorum diye bana hep kitap kurdu falan diyorlardı." (tabi benim eski hayatımdaki, yani erkek kılığına girmeden önceki hayatımdaki arkadaşlarım.. ) dedim.

Bir ara fark ettim de bana ters ters bakıp, beni boydan boya süzdükten sonra yüzüme dikkatlice bakıp sırıtarak "Yüzün bir erkeğe göre ne kadar da pürüzsüz, ve çok da narin, aynı şeylerinkine benziyor... yani şey… N..neyse boş ver ya! Sanırım bugün hiç kendimde değilim, hadi gel sana bahçeyi gezdireyim özellikle futbol sahasını, çünkü orayı çok seviyorum her sıkıldığımda ya da bir konuda sıkıntım varsa buraya gelirim, burası sanki benim huzur bulduğum tek yer." dedi. 

Bahçeyi dolaşırken bir ara saate baktım, saat 7 olmuştu bile, bir anda arkama döndüm (meğerse Won Ho tam arkamdaymış bir onunla da kafa tokuşturduk, ama bu kez ben dengemi kaybedip Won Ho ‘yun üzerine düştüm, bir ara göz göze geldik ve hemen beni üstünden kenara itip ayağa kalktı (zaten kafamın acısından onu unutmuştum) aceleci bir şekilde "Şimdi herkes kalkmıştır. Hadi çabuk ol da gidelim, zaten hava çok sıcak" deyip koşmaya başladı.

Ben içeri gidene kadar Won Ho ortalıkta gözükmüyordu bile, kendi kendime "Herhalde odasına gitmiştir." dedim ve ben de kendi odama gittim.

Odaya girdiğimde Kwang Hee üstünü değiştirdiğini gördüm ve hemen geri kaçtım ama benim bu yaptığım çok saçmaydı sonuçta gerçekten kız olsam da şu an bir erkek kılığına girmiş sahte bir erkeğim ve bunu kimsenin bilmemesi için de gerçekten böyle şeylere alışmam lazım ve teyzemin öğrettiği gibi gerçekten bir erkek gibi davranmam gerekir, çünkü; bu bir iddia, tüm arkadaşlarım gibi ben de söz verdim, bu bir İddia sözü, ve gerçekten başaracağım.

İDDİA TUTKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin