Zet hızla esen rüzgar yüzüne çarparken gözlerini kapatıp etrafı dinliyordu . Rüzgarın çıkardığı uğultuları dinliyordu . Kara bulutların içinde şimşekler dans ediyordu .
Gözlerini açtı bir anda ve yanındakilere dönüp işte tam zamanı adamlarımız şuan şehri terk etmiş olmalılar haber yollayın zehri salmaya başlasınlar.
Haberi bekleyen suikastçılar zehir bulunan şişeye tüm enerjilerini verdikten sonra küçük şişeleri yere attılar. Küçük şişeler sanki içlerinde bir fırtına saklıyormuş gibi büyük bir kuvvetle patlamış mor sis bir anda şehrin dört bir yanını sarıp içeri doğru ilerlemeye başladı.
Bu sırada Karan ve Ramon Şehir dışına çıkmış bu dehşetli manzarayı sadece izlemek ile yetinmiyorlardı.
Haber geldiğinde sadece yarım saatleri vardı. Karan klonlar ile halkı uyarmaya çalışsa da dinleyen olmamıştı. Şimdi mor sisin içinde kapana kısılmışlardı .
Önce ne olduğunu anlamayan şehir halkı daha sonra sisin içine girenlerin kanlar içinde yere yıkıldığını görünce panikle kaçacak yer aramaya başlamışlardı ama bu sefer kaçacak yer yoktu sisle en ufak bir temas bile işlerini bitirmeye başlamıştı.
Bu sırada Zet ve adamları ise özel bir kalkan ile korkmuyorlardı.
Adamlarından biri Zere küçük bir kutu uzattı . Zet kutuyu açtı içinde deli kralın yüzüğü vardı.
Yüzüğü alıp parmağına taktı ve beklemeye başladı.
Bu sırada Wetrik sarayı çoktan bir bariyer ile kapanmıştı bile .Karan sisin içinde kaybolan şehre bakarak en azından denedik dedi .
Ramon peki şimdi ne yapacağız Wetrik krallığının işi bitti mi .
Karan hayır hala bir fikrim var kralı kurtarırsak bu krallığı ayakta tutabiliriz .
Ramon ama nasıl yapacağız bariyeri aşamayız onlarlada savaşamayız. Sayıları çok fazla .
Karan ikisine de gerek yok ölüleri kontrol etmek için yüzüğe ihtiyaçları var yüzüğü onlardan alırsak işlerini bitirebiliriz .
Sis
dağıldıktan sonra şehre sızıp başlarındaki adamı bulacağız.Biraz sonra mor sis yavaş yavaş dağılmaya başladığımdan ölü ordusunun ulumaları duyulmaya başlamıştı. Bu sırada suikastçılar şehrin girişinde bir araya girmişlerdi.
Karan ve Ramon da onlara doğru gitmeye başladılar onların içine sızıp merkeze gitmeyi amaçlıyorlardı .
Uzaktaki kalabalık grubu fark eden Karan işte ordalar bana yakın dur . Görünmez olarak yanlarına gelip onların görünüşüne bürünüp aralarına karışmışlardı .
Şehrin içine girdiklerinde onları ölüler sürüsü karşılamıştı.
Derileri mor renge bürünmüş olan cesetler bilinçsiz ve sakin bir şekilde yavaş adımlarla ordan oraya dolanıp sesler çıkarıyorlardı. Sesleri lanetli bir uğultu gibi tüm şehirde yankılanıp duyan kişinin kalbine korku bırakıyordu.
Cesetlerin arasından yavaş ve çekingen bir şekilde ilerleyip şehir merkezine doğru yola koyuldular . Gökyüzündeki fırtına devam ediyordu hala . Artık burası ölü bir şehirdi otlar ve rengarenk çiçeklerdik kararıp solmuştu. Toprak ve taşlar bile bereketsiz bir küle dönmüştü.
Ayakta gezen çocuk cesetleri yerde sürünen olmuş bebekler bazılarının üzerinden geçip onları eziyordu ölü kalabalık. Eski güzelliğinden eser kalmamıştı şehrin güzel kızlarının.
Bazı adamlar bu korkunç tabloyu daha fazla görmemek için başlarını aşağı çevirmişlerdi .
Bu utançtı büyük bir vahşetti bu insanlar bunu hak edecek ne yaptılar diye düşündüler içlerinden.Sonunda şehir merkezine yüzlerce suikastçı toplanmıştı. Zerin söyleyeceklerini bekliyorlardı . Zet oturdu koltuktan kalkıp meydandaki konuşma yerine çıktı ve adamlarına dönüp görevin ilk kısmını başardık dostlarım şimdi saldırı zamanı bu ülke artık bizim .
Şimdi ordumuzu da arkamıza alıp korkak kralı def edelim tahtından ve suikastçilerin bayrağını sarayın kulelerine asalım.
Ilk önce bu ülkeyi daha sonrada tüm dünyayı bizim kontrolümüz altına alacağız. Bir gün dünya tamamen bizim olacak .