不快乐

496 82 27
                                    

Sabah uyandığımda yanımda Taehyung yoktu. Büyük ihtimalle kahvaltı için aşağıya inmişti. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirip Taehyung'u aradım.

"Nerdesin?"

"Yemek yiyorum, aşağı insene."

Telefonu kapatıp aşağı indim ve beraber kahvaltı yaptık. Sohbet ettiğimizde bazı şeyler dikkatimi çekti ki, hayatına dair çoğu şeyi unutmuş veya yanlış hatırlıyordu. Çoğu şeyi hemde.

Yukarı doğru çıkacakken diğer merdivene doğru yürümeye başladı.

"Tae, ne yapıyorsun?"

"Odamıza çıkıyorum?"

"Odamız bu tarafta."

Saçlarını yavaşça karıştırdı ve sıkıntıyla iç çekti.

"Üzgünüm, haklısın."

Gerçekten üzülüyordu ve bu her halinden anlaşılıyordu. Yanına gidip saçlarını düzelttim ve elimi yanağına koydum.

"Üzülmeni gerektiren bir şey yok. Beraber üstesinden geleceğiz."

"Sana engel olduğumun farkındayım.."

"Hayır, hayır.. Böyle düşünme. Çünkü ben öyle düşünmüyorum."

"Sadece öyle düşünmüyormuş gibi davranıyorsun."

"Hayır, cidden öyle düşünüyorum."

Elimi yavşça yanağından çekip yukarı çıkmaya başladı. Arkasından ne kadar bağırsam da dinlemedi. Odaya girdiğinde ben de arkasından girdim.

"Bu yaptığın da ne?"

"Bana acıyorsun! Bu yüzden yanımdasın!"

"Saçmalamayı bırak!"

Ellerini tekrardan saçlarına geçirip sakinleşmeye çalıştı. Hiçbir şey yapmadan onu izledim. Böyle düşünmesine sebep olacak ne yapmıştım? Masanın üstünde duran her şeyi yere atmaya başladı.

"Yapma."

"İnsanlara yük olmaktan bıktım! Anlamıyor musun? Biraz olsun beni anlamaya çalış. Ne kadar zor dönemden geçtiğimi biliyorsun! En çok korktuğum ve beni delirten şey ne biliyor musun? Ben siktir olup gideceğim ve her şeyi unutacağım ama arkamda seni bırakacağım. Sen hastalığımı geçici mi sanıyorsun? Ya da izlediğin o boktan filmlerdeki gibi erkek bir kıza aşık olunca anında hastalığından kurtulacak mı sanıyorsun?!"

Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladığında ben de bir süredir tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım.

"Sana zarar vermekten korkuyorum. Ben gittiğimde ne halde olacaksın?"

Düşündüm, buna verecek hiçbir cevabım yoktu. O gittiğinde ben de gidecektim. O yanımda değilken var olamazdım. Onsuz nefes bile alamazdım belki de, hayata küser; her şeyi bırakıp gitmeyi denerdim. En sonunda da, hak ettiğim yere giderdim. Herkesten uzak olduğum ve asla dönemeyeceğim yere.

"Cevap ver."

"Beni bırakmadığın sürece, seni bırakmam."

Sinirli bir şekilde gülüp yanımdan geçip gitti. Olduğum yerde öylece kalakaldım. Beni böyle bırakamazdı. Buna izin veremezdim. Gözyaşlarımı hızlıca silip peşinden koştum.

Ders çalışmam gerekirken yeni bölüm yazıyorum, yorum yapıp vote vermeyi unutmayın lütfen.

Goodbye, My Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin