不快乐

463 73 20
                                    

Uçaktan indiğimizde Tae hala uykusunu açamamıştı. Bu halleri o kadar güzeldi ki, tüm ömrüm boyunca oturup izleyebilirdim.
Valizleri alıp taksiye bindik.

"Bana gelmek ister misin?"

Tae kafasını salladı. "Hayır, evde işlerim var."

"İş mi? Ne gibi bir iş? Yardım edebilirim."

"Yalnız başıma yapmam gereken bir iş."

Uykulu olduğundan mı böyle davranıyordu, yoksa doktorun dediği gibi davranışları mı değişiyordu? Korkuyordum. Hem de her şeyden çok korkuyordum. Beni bırakmasından, her şeyi bırakıp gitmesinden.

Evinin önüne geldiğimizde kapıyı açtı. "Eğer bir şeye ihtiyacın olursa-"

Cümlemi tamamlayamadan kapıyı kapatıp valizini alıp eve doğru gitti. Sıkıntıyla nefes verip arkama yaslandım. Onu düzeltebilirdim. Ben onun sevdiği kişiydim, yapabilirdim.

Eve geldiğimde valizlerden giysilerimi çıkartıp düzenli bir şekilde yerleştirdim. Tae bir an olsun aklımdan çıkmamıştı. Telefonumu elime alıp mesaj bölümüne girdim.

ksoohyun:
O davranışların da neyin nesiydi öyle?

xrememberx:
Ne? Ne davranışı?

ksoohyun:
Tamam.. Tamam, yok bir şey.

xrememberx:
Sevgilim, neyi unuttum bilmiyorum ama unuttuğum şey için üzgünüm.

ksoohyun:
Sorun değil, yanıma gelmek ister misin?

xrememberx:
3 gündür görüşmüyoruz Soo Hyun. Seni özledim, 5 dakikaya orada olurum.

3 gündür görüşmüyoruz mu? Daha yarım saat önce beraberdik Tae.. Yavaş yavaş unutmaya başladın değil mi? Üzülüyorum, beni hatırlayamayacaksın diye çok korkuyorum. Kapının zili çaldığında gözyaşlarımı silip kapıyı açtım.

"Beraber günbatışını izleyelim mi?"

"Bekle üzerime bir şeyler alıp geliyorum."

Odamdan hızlıca üstüme bir şeyler alıp aynaya baktım. Saçlarımı düzelttikten sonra beraber sahile yürümeye başladık. Kumsala geldiğimizde denize olabildiğince yaklaşıp; kızgınlığı geçmiş kumlara oturduk. Uzunca bir süre ikimiz de konuşmadık.

"Sen de fark etmiş olmalısın ki, çoğu şeyi unutmaya başladım.."

Bana doğru baktığında ona bakamadım. Dizlerimi kendime doğru hafifçe çekip pantolonumla oynamaya başladım. Yüzüne bakarsam ağlayacaktım.

"Ne demem gerektiğini bilmiyorum... Sensiz hayatın nasıl olacak bilmiyorum. Ben bir şekilde devam edecek olsam bile, peki ya sen? Sen ne yapacaksın bensiz?"

Gözlerimden akan yaşları sildim, kendimi çok bile tutmuştum. Kafamı başka bir yöne çevirip sakinleşmeye çalıştım.

"B-bilmiyorum."

Ellerimi sertçe gözlerime bastırdım. Böyle olmasını istemiyordum, beraber mutlu olmak istiyordum.

"En fazla 1 hafta var, biliyorsun değil mi?"

Ellerimi gözlerimden çekmeden kafamı salladım. Biliyorum, biliyorum..

"Evimi unutacağım, seni, yaşadıklarımı, beni terk eden annemi, ölene dek hapisten çıkamayacak babamı, sayılı arkadaşlarımı.."

Gözünden akan bir damla yaşı anında sildi.

"Bende isterdim.. Beraber mutlu bir hayat sürmek, ama ben sana göre değilim. Ben kimseyi hatırlayamacağım ve kimse beni istemeyecek."

"B-böyle d-düşünme.."

"Hayır.. Hayır, biliyorum. Gerçekler artık canımı eskisi kadar acıtmıyor. Alışmaya başladım."

Bir insanın acıya alışması.. Şu evrendeki en berbat şeydi belki de.

"Dizime yat."

Dediğini yapıp dizine doğru kıvrıldım. Gözyaşlarım tekrar serbest kaldığında engellemeye çalışmadım. Ben ne kadar şiddetli ağlıyorsam, o da öyle ağladı. Hem saçlarımı okşadı, hem de ağladı.

Kötü bitecekti bizim sonumuz. Başka çaremiz yoktu, Tanrı ona yeni kapılar açacaktı: benimkiler ise kapanacaktı. Onun ilerdeki mutluluğu benim ölümüm olacaktı.

Goodbye, My Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin