Köy maceramızda burada son buluyor. Kızılcamama taşınacaktık. Bu defa köyden şehire gitmek benim zorladı,yeni bir başlangıç yapacaktık üçümüz.Orada oturan yaşlı bir çift, bize kanepe ve birkaç eşya verdi. Ev sahibimiz de çok tatlı.Insanlardı, bir de hastalıklı bir kızı vardı. Çok şeker çok tatlıydı. Küçükken menenjit hastalığına yakalanmış ateşler içinde yanarken bile dedesi hastaneye götürmemiş, kız çocuğu diye. Oysa nasıl cahilce bir davranış eski kafalı insanları sevmiyordum ben zaten dedesine sitem ediyordu çoğu zaman. Zaten peygamberler zamanında cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlarmış. Oysa eşimle biz kız çocuğumuz olsun diye yıllarca dua ettik.Beni severdi onun kaybı da beni etkiledi. Çok dindar saf biriydi. Kuran harflerini bilmediği halde Allah bismillah diyerek ayetleri ellerini dokunarak gezdirdi zaten arife gün öldü, demek ki Allah'ın sevdiği kuluydu kimbilir... Hasta olduğu zaman bile ibadetini yerine getirmeyi ihmal etmiyordu. Yeni bir hayata merhaba dedik, henüz yerleşemedik, çuvallarda olan elbiselerimiz vardı.
Okul açılacağı için okul kıyafetlerimizi çuvaldan çıkarıp evde elektrik olmadığı için ev sahibimizin üst katındaki evlerine gidip ütü yaptım. Çok güzel günler yaşadık. Bir takım hastalıklarım ve rahatsızlıklarım oldu ama geçti.Bir sene okula gidemedim. Sınıftakilerden iki yaş küçüktüm. Kimliğimde bir sene geç yazılmıştım. Sınıf kaybımda olduğu için sınıftakilerden iki yaş küçük okumak zorunda kaldım.Hiç zorlanmadım. Şöyle bir özelliğim var, zor oluyor ama kolay adapte oluyordum. Üç sene sonra da abim kazandan iş bulup çalışmaya başladı seven bir daha sevemez diyordu Taladro'nun Leyla'ya veda şarkısında gerçekten seven bir daha sevemez miydi Bir gün Markete gitmek için evden hızlıca çıktım merdivenlerden inerken Salih'e çok benzeyen birini gördüm kalbim yerinden çıkacak gibi oldu hızlıca Demir kapıyı kapattım biliyordum O şimdi çok uzaklardaydı odama kapandı gözlerimden ılık Gözyaşları akıttım canım çok yandı demiştim hem de çok aynanın karşısına geçtim Gözlerim kancanın ana dönmüş dağlamaktan Aşk acısının hekim de yoktu çaresi dile kolay Kalbe söylemesi unuttum demek kendimi unutmaya kendimi avutmaya çalışırdum zamanla unuturdum ben de seni yaşanmışlıklarımız geldi gözümün önüne balkona çıktım dışarıda ağaçtaki yaprakların yere düşüşünü izledim gözlerim dalmıştım çaresizce yola baktım geleceksin Şu yoldan çıkıp geleceksin diye bekledim ama sen gelmedin yazımı kışa çevirdin diyor ya Neşet Ertaş gerçekten yazımı kışa çevirmiştin...Annem yaşlı kadına bakıyor bir gün ben de annemle beraber gittim evini silip süpürmek için bizim işimiz değildi ama ben dayanamadım evi bir güzel silip süpürdüm teyze benim için defalarca teşekkür edip dualar ediyordu .Annem teyzeyi banyo ettirmek için banyoya götürdü her su döktüğünde dua ediyordu.Ben kapının eşiğinde onların sesini duyuyordum teyze her dua edişinde Amin diyordum Allah işini gücünü rast getirsin Allah gönlüne göre versin diyor mutluluğu Annem hak ediyordu aslında hemde çok...Ardından kıyafetlerini giydirmeye koyuldum Benim için de dualar ediyordu.Tüm bunları Allah rızası için yapıyorduk iyilik yapman çok güzel iyilik yaptıktan sonra gelen huzur ve mutluluğu size anlatamam Bence iyilik yapmak insanı çok rahatlatıyor okulum için dua ediyordu okumamı çok istiyordu Ne yazık ki üniversiteye gidemedim. Bence her şey okul okumak değildi önemli olan kendini geliştirmek kendini eğitmendi. Çevremde o kadar çok yüksek okul mezunu vardı ki kafaları hep boştu Allah bir gün bana da nasip eder mi bilemem ama eğitimime kaldığım yerden devam etmeyi çok istiyordum hak ediyordum doğrusu Allah en kısa zamanda bana da nasip etsin. Kızılcahamamdan kazana göçümüz başladı. Artık alışmıştım. Dünya bu şekilde geçip gidiyordu. Şimdi tanıştığım zaman lise üçe gidiyordum. Bir gün çok üzülmüştüm, ağlamıştım, dua ettim ve bana eşimi verdi.Karanlık dünyama güneş doğmuştu. Yarı severek yarı görücü usulüyle nişanlandık ve okul bitince evlendik.Çeyiz yerleştirdiğimiz zaman babamın yoğun bakımda olduğu haberini aldım. Onu o şekilde görmek beni yıkmıştı. Nikahıma beş gün kala vefat etmişti. Ben onu nikahıma çağırırken o cenazesine çağırmıştı.b
Babama toprağa verdiğimiz zaman aklımda bir şiirin dizeleri canlandı resim boynumu öyle çok küçüldün ki artık Büyümek zamanı Evet 19 yaşında öksüz kaldım bir hayat yandı bitti kül oldum Gerçekten de öyle bir hayat yandı bitti ve kül olmuştu Eşimle çok güzel bir evliliğimiz var. Birlikte mutfakta hem yemek hazırlıyor hem dans ediyordu.Oğlum da bize bakıp hayranlıkla gülüp eğleniyordu. Bence ailede kavga dövüş değil de bir anne babayı dans ederken görmeli çocuklar.
Genç yaşta anne olmanın tadını çıkartıyordum. Beraber büyümek güzeldi. Bence annelik çok güzel ama bir o kadar da yorucu hasta dahi olsa.Iyi olmaya çalışıp ocağa yemek koyup pişirmek zorunda kalıyorsun. Mecburen yetememek düşüncesi daha zor...Daha iyi bir anne olma mücadelesi çok zor. Karnını doyurmak, banyo yapmak, kitap okuyarak yatağına yatırmak. Bunların hepsi ayrı bilemek emeğinin karşılığını büyüdüğü zaman anlıyorsunuz.Gezmeye yeni bir şeyler keşfetmeyi seviyordum. Eşimle nişanlıyken derdi ki 'ayaklarımız yorulana dek' gerçekten öyle olmuştu evliyiz çocukluyuz ayaklarımız yorulana dek gezmeye devam ediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunapark Işıkları
Non-FictionMürüvvet adlı cıvıl cıvıl hayat dolu bir o kadar da güçlü bir karakterli bir kız çocuğunun hikayesi... İç Anadolu'da yaşayan bozkırlarda sıcacık bir köy hayatını konu ediniyor. Hayat onu göçebe misali oradan oraya savuruyor. Akşam üzeri uzak...