Tabiri caizse ölüm döşeğinde çok eğlendiğimiz lunaparktaki anlar canlanıyor gözümde.
Uzaktan lunaparkın dönme dolabının ışıl ışıl gece aydınlattığını görüyordum.Küçüklükten beridir hep merak etmiş etmişimdir lunaparkı içerisine girmeyi bırak ailecekbüyük bir parklara bile gidemezdik. Hep içimde burukluk kalmıştı bende yine yüzüm düştü, ılık bir yaz akşamı gri olan bulutlar gece olunca karanlık iyice bastırmıştı. Galiba yağmur yağıyacaktı.
Eşim oğlumun elinden tutup dönme dolabın önünde ilerliyordu. Ben size dönüp donup kalmıştım. Jeton alıp dönme dolabı binecektik hep birlikte.
Ufak bir kız çocuğunun neşesi vardı içimde. Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı. Güzel enerji dolu şarkı geliyordu kulaklarıma. Hamileydim ve doktor bir kızımın olacağını söyledi. Eşime süpriz yaptım. Rahman süresinde geçen Efnan cennetteki en güzel ağaç demekmiş bir de yanına Yüsra koyacaktım, Yüsra ise Kuran'da kolaylık demekti.
Bindik ve dönme dolap yavaş biçimde hareket ediyordu.
Sol koluma özgür bir kuş misali savuruyordum. Bir yandan eşim bana bakıyor, ben eşime bakıyor. Oğlumun keyfine diyecek yoktu zaten ömrümde hiç bu kadar eğlenmemiştim. Yavaş bir şekilde durup dönme dolaptan inmiştik. Sıra çarpışan arabalar binme zamanı gelmişti oğlumla ben, eşim ise tek binecekti.
İlk hareket ettiğinde çok korkmuştum doğrusu. Ardından oğlum adlı karıncaya bindi. Eşimin omzuna yaslanıp oğlumun ne kadar mutlu olduğuna şahit oluyordum. Arada anne baba diyor.Biz de gülümseyerek el sallıyorduk eşimle. Erken yaşta anne olmanın mutluluğunu yaşıyordum. Küçükken yaşayamadığım şeyleri oğlumla tamamlıyordum zaten doğduğunda doktora kendimi arkadaş doğuruyorum demiştim gerçekten oğlum benim en iyi arkadaşımdı.Lunaparktan çıkmak üzereydik ki hafif yağmur atıştırmaya başlamıştı. Hızlı adımlarla arabaya bindik. Keyfimiz yerindeydi. Annemgile gitmek için yola koyulduk. Radyoda çok sevdiğim candan erçetin'in gamsız hayat şarkısı çalıyordu. Kafamı cama yaslandım, hafif gözlerimi dinlendirdim. Blok blok sitelerde ışıklar yanıyordu. Herkesin kendince bir geçimi vardı. Ev dört duvar elalem bilmez içeride olup bitenleri... Duvarların dili olsa da konuşsa derler ya bence konuşmasın o duvarlar hep suskun kalsınlar.
Gelecek ne getirir, ne götürür bilemem. Bildiğim tek birşey var o da günlerin kıymetini bilmek.
Her anın tadını doya doya yaşamak gerektiğine inanıyorum. Umutlarınız neşeniz, tıpkı gece vakti lunaparktaki ışıl ışıl yanan ışıklar gibi olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunapark Işıkları
Non-FictionMürüvvet adlı cıvıl cıvıl hayat dolu bir o kadar da güçlü bir karakterli bir kız çocuğunun hikayesi... İç Anadolu'da yaşayan bozkırlarda sıcacık bir köy hayatını konu ediniyor. Hayat onu göçebe misali oradan oraya savuruyor. Akşam üzeri uzak...