5. Bölüm

1.2K 77 34
                                    

...İkisi de farkında olmadan aynı dilekleri diledi aynı anda. Aynı yıldızın altında. Aynı içtenlikle. Aynı aşkla...

"Kim Taehyung benim olsun."

"Jeon Jungkook benim olsun."

Gözlerini açıp yavaşça ayağa kalkmaya yeltendi Jungkook. Onun sesini duyması ile duraksadı birden.

"Bak şu işe yine karşılaştık tavşancık."

Jungkook kafasını yavaşça sağ tarafına çevirip Sehun'a baktı. Yine karşılaşmışlardı. Jungkook gözlerini kısıp konuşmaya başladı.

"Ne istiyorsun?"
"Hiç. Sadece merak ediyordum."
"Neyi?"
"Onu kendine nasıl bağladın?"
"Kimi?"
"Ah sanırım hâlâ haberin yok. Zeki birisi olduğunu düşünmüştüm. Nasıl anlama-"
"Ne yapıyorsun burada?"

Jungkook arkasından gelen kadife ama bir o kadarda sert gelen sesle ne yapacağını şaşırdı. Onun sesini duyunca bütün vücudu titremiş, kalbi maraton yarışındaymış gibi hızlanmıştı. Sehun imalı bir şekilde gülümseyip arkasına döndü.

"Bende seni arıyordum. Düşündüm ki belki seni Jungkook görmüştür."

Jungkook şaşırdı. Nereden bilecekti ki o? Tabi Sehun sadece Taehyung'u sinirlendirmek için böyle konuşuyordu. Onu zaten Jungkook'un arkasında görmüştü. Fakat yine de onu sevemiyordu hatta nefret ediyordu. Belki de Baekhyun ile arasına birini soktuğu içindi bu nefreti. Taehyung tabiki de onun ne yapmak istediğini anlamıştı. Onlara yaklaşmak için merdivenlerden yavaşça inmeye başladı.

"Gördüğün gibi buradayım."
"Güzel, ben içeride bekleyeceğim. Tekrar görüşelim tavşancık."

Jungkook'a göz kırpıp saçlarını karıştırdı. Jungkook cevap veremeyecek kadar şaşkındı böyle bir hareket beklemiyordu. Taehyung yumruklarını sıkmıştı. Sehun içeri girdiğinde Taehyung tıslayarak konuşmaya başladı.

"Ondan uzak dur. Yoksa canını yakarım."

Hızla arkasını dönüp Jungkook'un cevabını beklemeden içeri girdi. Arkasından kapıyı çarptığı için Jungkook hafifçe sıçramıştı. Ne yapmıştı ki o? Taehyung bir cümlesi ile Jungkook'un kalbini cam vazo gibi kırmıştı. Kıralan kalbinin acısı, ağlama isteği ile doldurdu genç adamın içini. Ağlamamak için dudaklarını kemirmeye başladı.

Yavaş adımlarla içeri girdi genç adam. Jimin onu gördüğünde bir terslik olduğunu anladı. Hemen Hoseok'a gitmesi gerektiğini söyleyip ayağa kalktı. Jungkook ceketini alıp çıkarken Jimin ona anca çıkışta yetişebilmişti.

"Nereye gidiyoruz?"
"Neresi olursa."

...

Jungkook'un Ağzından

Gözlerimi açar açmaz başıma saplanan ağrıyla gözlerimi yeniden kapattım. Dün gece Jimin ile olduça fazla içmiştik. Ardından evlere dağılmıştık. Camdan gelen sert rüzgârla zorla ayağa kalkıp ne zaman açtığımı hatırlamadığım camı kapattım. Ayılmak adına ılık bir duş alıp sert bir kahve yapmak için aşağı indim.

Başımın ağrısı azaldığında bilgisayarın karşısına geçtim. Sevdiğim oyunlardan birini açıp oynamaya başladım. Kapının çalması ile yaklaşık 7 saattir başında olduğum bilgisayarımdan kalktım ve kapıyı açmak için aşağı indim. Büyük ihtimal annem anahtarını almayı unutmuştu. Kapıyı açtığımda ise görmeyi beklediğim en son kişi karşıma çıkmıştı.

Hepinize merhaba efenim. Daha uzun bir bölüm atmak isterdim ama yaklaşık bir haftadır hastayım. Hâlâ iyileşemedim fakat uzun zamandır bölüm atamadığım için kısa bir şey yayınlamak istedim. İyileştiğim de bunu telafi edeceğim. Umarım beğenmişsinizdir. Yanlışlarım varsa görmezden gelin lütfen. Kontrol edecek halim yok maalesef. Size Bay Mükemmel ile veda edeceğim hoşçakalın, kendinize dikkat edin. ♡♡♡

★★★NOT: 130 okuyucuya ulaşmışız ve ben bunu şuan görüyorum O

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

★★NOT: 130 okuyucuya ulaşmışız ve ben bunu şuan görüyorum O.O okuyan herkese çok çok teşekkür ederim 💚★★★

You Are Mine ~TaeKook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin