Yazarın Ağzından
Gördüğü kişi ile yerinde çakılı kalırken şaşkınlıktan, genç adamın gözleri yerinden çıkacaktı.
"Taehyung?"
Taehyung kafasını arkasına çevirip etrafına bir bakındıktan sonra Jungkook'a döndü. Elini ensesine götürüp konuşmaya başladı. Genç adam onun bu hareketi sonucu tir tir titresede bunu belli etmemeyi başarmıştı.
"Imm, şey içeri girebilir miyim?"
Jungkook yavaşça kapıyı aralıyıp Taehyung'u içeri aldı.
Oldukça şaşırmıştı genç adam. Resmen aşık olduğu adam evine gelmiş, üstelik 5 dakika 19 saniyedir hiç konuşmadan karşı karşıya oturuyordu. Taehyung konuşmaya başlamak için derin bir nefes aldı. Her ne kadar genç adamı izlemek onun da hoşuna gitse de konuya girmesi herkes için en iyisi olacaktı.
"Aslında ben özür dilemek istiyordum."
Genç adamın sonlara doğru sesi kısıldığı için Jungkook'un tamamen anlaması için birkaç saniye geçmişti.
"Ne için?"
"Sehun yüzünden sana biraz kaba davrandım."
"Aov anladım."
Jungkook mırıldanarak söylemişti sözlerini. Kalbini kırmıştı o gün. Hatırladıkça üzülüyordu.
"Ondan uzak dursan olmaz mı?"
Kibarca rica etmişti Taehyung. Güvenmiyordu Sehun'a onun olanı almak isteyeceğinin farkındaydı da. Jungkook bir an Taehyung'un Sehun'u sevme ihtimalini düşündü. Hemen bu düşüncelerinden kurtulmak amacıyla hızla kafasını salladı.
"Onun yanına ben gitmiyorum o geliyor."
Taehyung derin bir nefes aldı.
"Biliyorum, sadece onu gördüğün an bulunduğun yerden ayrıl. Senden sadece bunu istiyorum."
Taehyung cümlesini bitirir bitirmez ayağa kalktı. Kapıyı açmak için elini kaldırdığında genç adam merakla sordu.
"Neden?"
Taehyung kapıyı açmak için kaldırdığı elini yavaşça kalbine götürüp tam üstüne koydu ve genç adama döndü.
"Çünkü burası acıyor."
Taehyung, Jungkook'un cevabını bile beklemeden evden çıktı ve arkasında hiçbir şey anlamayan genç adamı bırakı.
Kapıyı hızla kapatıp paketinden bi dal sigara çıkartıp dudaklarının arasına aldı ve hızlıca yaktı. Kulaklıklarını takıp parka doğru yürümeye başladı.
Parka vardığında her zaman oturduğu banka oturdu ve gökyüzünü izlemeye başladı.
Seviyordu burayı çünkü ilk kez burada görmüştü onu. Aklına o gün gelmiş, istemsizce gülümsemişti.
5 yıl önce
Genç adam koşar adımlarla parka doğru yürümeye başladı. Jimin ve Hoseok ile basketbol oynayacaklardı ama o oldukça gecikmişti. Parka girdiğin de basketbol oynamak için ayrılan alanı bulmak için etrafına baktı ama aradığını bulamadı.
Bu parkta sadece tek tük yerlere dikilmiş büyük ağaçlar, banklar ve her parkta bulunan oyun alanı vardı. Jungkook tek elini saçlarına götürüp karıştırdı ve etrafında döndü. Çocuklar da yoktu. Jungkook yanlış parka geldiğini anladığın da sessiz bir küfür savurdu.
Geri dönmek için arkasına dönmüş ama bir vücuda çarptığı için ilerleyememişti. Ondan uzun olan birine çarptığı için kafasını yukarı kaldırmak zorunda kalmıştı.
Oldukça yakışıklı bir çocuğa çarpmıştı. Jungkook çocuğu incelemeye fırsatı olmadığı için geri çekildi ve eğilerek özür diledi. Ardından hızla oradan uzaklaşmaya başladı. Eliyle telefonunu almak için cebini yokladığında telefonunun orada olmadığını fark etmesiyle parka geri döndü. Jimin kesinlikle onu öldürecekti. O öldürmese bile Hoseok'tan dayak yiyeceğine emindi.
Yine aynı çocuğu gördü Jungkook. Elinde telefonunu fark edince almak için yürüdü. Çocuk elinde ki telefonu ona uzattığında Jungkook mahçup bir şekilde gülümsedi ve tekrar eğildi. Ardından teşekkür edip bir şeyi düşürmediğin de emin olmak için kendini yokladı. Her şeyi tam olduğunu anlayınca koşarak oradan uzaklaştı.
Çarptığı kişi bu durumu oldukça komik bulmuş ve gülmüştü. Jungkook'un aksine o, karşısında ki kişiyi oldukça dikkatli incelemişti. Tavşan dişleri göze ilk çarpan şeylerden biriydi. Çift göz kapağına sahipti. Gözleri oldukça büyük ve güzeldi. Dudakları biçimli ve biraz dolgundu. Ayrıca oldukça masum bir yüzü vardı. Telefonun ekranında, yanında 2 erkekle çekildiği bir fotoğrafı vardı. Fazlasıyla güzel gülümsediğini de buradan anlamıştı. Oldukça etkilenmişti ondan. Kalbi normalden hızlı atmıştı. Onu tekrar görmek istiyordu. Her gün oraya gitmişti ama Jungkook, parkın 5 yıl boyunca kapısından bile geçmemişti. Tabi ki Jungkook'un 3 yıl boyunca parkın dışından onu gözetlediğini de o bilmiyordu.
Şimdiki zaman
Taehyung 5 yıl orada onu beklese de gelmemişti. İlk kez gecenin ikisin de bu parka gelmişti.
Koca Çınar ağacının önüne oturmuş resim çizmek için çantasından eşyalarını çıkarıyordu. Taehyung heyecanlanmış ve ne yapacağını bilememişti. Onun yanına gitmek istiyordu ama utanıyordu ve ne diyeceğini de bilemiyordu. Aslında artık aynı okuldalardı herhangi bir sorun olmayabilirdi.
Taehyung ani bir kararla kalkıp genç adamın yanına gitti. Sol kulaklığını Jungkook'un kulağından çıkarıp kendi kulağına taktı. Jungkook'un kafasını çevirip ona dikkatlice bakmasını fark etmişti. Yine de Taehyung onun aksine başını gökyüzüne kaldırıp gözlerini kapatmıştı. Huzuru bulmuştu sanki. Jungkook o kadar dikkatli inceliyordu ki Taehyung dayanamadı ve gözlerini açıp Jungkook'un gözleri ile birleştirdi gözlerini.
Jungkook yavaşça yutkundu. Taehyung Jungkook'un hareket eden adem elması sayesinde yutkunduğunu anlamıştı. Heyecandan sesinin fazla çıkmayacağını bilen Taehyung fısıldarmışçasına
"Seninle dinlemem sorun olur mu?" diye sordu.
Jungkook cevap vermemeyi tercih etmişti. Kafasını hızlıca 'Hayır' anlamında salladı. Taehyung hafifçe gülümsemiş ve konuşmanın sonunu getirecek sözleri söylemişti.
"Güzel, çünkü eğer sorun olsaydı yinede seninle birlikte dinlemeye devam edecektim."
O anları hatırlayınca yine salak gibi gülümsedi Taehyung. Onu seviyordu bu kesin. Bunu o dâhil herkes biliyordu zaten fakat Jungkook hâlâ anlayamamıştı. Belki de Jungkook'un anlayamama sebebi kendi aşkından başka hiçbir aşkı fark edemiyor oluşuydu.
Ve kestik💜 Artık Taehyung'un Jungkook'u sevdiğini dağa taşa söyledim. E Jungkook'ta yakında açar gözünü kçxüapznsz. Umarım beğenmişsinizdir. Yazım yanlışlarım varsa affedin çünkü uzun beya uzun beya beya uzun zamandır bölüm atmadığım için kontrol etmeden hemen atacağım. Kendinize dikkat edin ve size Hard Taekook shipper olan Dispatch'in fotoğraflarından biri ile veda ediyorum ♡♡♡.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Are Mine ~TaeKook~
FanfictionGenç adamı hızla kendisi ile kapının arasına aldı. Yavaşça kulağına yaklaşıp derin bir nefes aldı ve kulağının arkasına yavaşça nefesini bıraktı. Genç adamın bütün vücudunu titretecek bir sesle fısıldadı. "Sonunda..." derin bir yutkunma sesi yankıla...