Bölüm ~18~

246 14 0
                                    

Sabah camdan yüzüme vuran güneş ışınlarıyla uyandım. Gözlerimi oluşturduktan sonra Burak'ın göğsü ile karşı karşıya kaldım. Kafamı  kaldırıp ona baktım. Daha uyuyordu, kollarının arasından kalktım odadaki banyoya ilerledim.
Musluğu açıp yüzümü yıkadım, aynaya baktım saçım başım dağılmıştı, çocuk beni bu halde iyi ki görmemiş yoksa bir daha yüzüme bakmazdı. Saçımı toplayıp çıktım banyodan.
Burak uyanmış yatağın üstünde oturuyordu. Kafasını çevirip bana baktı.

"Günaydın" Dedi gülümseyerek.

"Günaydın" diye cevap verdim bende.

Yatağın üstünden kalkıp oda banyoya gitti, yatağa oturdum. 2-3 dakika sonra çıktı banyodan.

"Hadi kahvaltıya inelim" Dedi.

"Yok ya eve gitsem daha iyi olur"

"Nefes sana kahvaltıya inelim dedim, hem birazdan Aleyna ve Murat'ta gelicek"

"Aleyna mı, o nerden çıktı ya" dedim şaşırarak.

"Hadi hadi inelim gelirler şimdi" Dedi ve belimden tutarak kapıdan çıkardı. Merdivenlerden indiğimizde dünkü kızlar masaya kahvaltılıkları koyuyordu. Burak;
"Dolunay uyandı mı" diye sordu kıza.
"Hayır Burak bey daha uyanmadı" Diye cevap verdi, sonrada mutfağa gitti.
Ben etrafa afal afal bakarken kapı çaldı. Evdeki hizmetli kızlardan biri koşarak kapıyı açtı ve,
"Hoşgeldiniz Murat bey" Dedi gülümseyerek.
Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde El ele gelen Murat ve Aleyna'yı gördüm. Murat kıza gülümserken, Aleyna kıza öldürücü bakışlar atıyordu.
Yanımıza geldiklerinde Aleyna'ya sarıldım.
"Arzu teyze seni kesin öldürücek" Dedi fısıltı ile.
"Vallaha mı ya, çok mu sinirli" dedim korkarak.
"Oyaladık ama yinede kızar biraz"
Kafamı salladım, sonra gidip Murat'a sarıldım.

Mutfaktan o kız yanımıza geldi,
"Burak bey, masa hazır Dolunay hanımı uyandırmamı ister misiniz" diye sordu gülümseyerek. Bu kız niye hep gülümsüyordu pişmiş kelle gibi, zaten eteğide minicikti, bide dün akşam benim hakkımda dedikleri vardı. Bunları düşününce kaşlarım çatıldı. Kıza bakmaya başladım, ona baktığımı fark edince oda baktı, ne olduğunu anlamamış bir biçimde. Gözlerimi devirerek Burak'a baktım.
"Yok uyandırmayın" diyip ayağa kalktı ve benide kaldırdı, belime elini koyarak masaya yönlendirdi. Hizmetli kıza bakıp sırıttım. O ise bize şaşırmış bakışlarını atıyordu.

Masaya baktığımda herşey vardı neredeyse, Burak karşıma oturdu. Oturur oturmaz eline çatalı alıp salatalık attı ağzına, Murat'ta başladı yemeye, biz Aleyna ile birbirimize bakıyorduk öylece.

"Hadi yesenize, ne bekliyorsunuz" Dedi Burak.

Çatalı elime alıp bende yemeye başladım. Biraz atıştırdıktan sonra merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başladı, kafamı çevirdiğimde Dolunay ile karşı karşıya kaldım. Dün akşam yaptıkları, dedikleri aklıma gelmişti.
"Günaydın Abi, Ceren banada bir tabak hazırla" Dedi. Hizmetlinin adı Cerendi demek.
Burak cevap vermedi, demek ki dün akşamdan sinirliydi ona. Dolunay bunu umursamayıp Murat'ın boynuna arkadan sarılıp yanağını öptü. Aleyna ile birbirimize bakmamız neredeyse aynı anda olmuştu.
Gözleri ile Dolunayı işaret etti, bende sakin ol dercesine gözümü kapatıp açtım.
Sonra bana dönerek,
"Sen daha gitmedin mi" Dedi. Ne yapıcağımı şaşırdım, hiç böyle bir şey beklemiyordum. Burak elindeki çatalı masaya vurarak ayağa kalktı.

"Haddini bil Dolunay, yoksa ben senin haddini çok güzel bildiririm sana" Dedi sinirle.
Dolunay korkmuş olucak ki ses çıkarmadan masaya oturdu ve bana ters ters bakmaya başladı. Gerçekten şu kız ne kadar sinir bozucu bişeydi. Bide üstüne üstlük çok terbiyesizdi. Daha fazla dayanamadım, kalktım masadan.
"Ben doydum, her şey için teşekkür ederim, benim gitmem lazım" diyip çıkışa doğru ilerledim.
Burak kolumu tuttu.

"Saçmalama, otur şuraya" Dedi.

"Gitmem lazım" Dedim yüzüne bakmayarak.

"Nefes, otur şuraya bağırtma beni artık" Dedi sinirle.

Tekrar masaya oturdum, Dolunay yemeğini yemeye devam ediyordu. Aleyna'ya baktığımda oda bana bakıyordu. Kalkalım der gibi işaret yaptım, oda bana Murat'ı gösterdi. Ona kızar gibi kaşlarımı çattım.
Burak beni anlamış gibi konuşmaya başladı.
"Bugün akşama kadar buradasın, haberin olsun" Dedi lokmasını ağzına atarken.

Ne saçmalıyordu yine bu, yakında deli olduğunu düşünecektim.
"Pardon" dedim ona bakarak.
"Burdayız hep birlikte, bişeyler yapıcaz" Dedi umursamaz bir tavırla.

"Galiba sen unuttun, Benim evde bir annem var ve şuan sinirden delirmiş durumdadır."

Anne lafı geçince Dolunay kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve sonra tekrar yemek yemeye devam etti.

"Annenden ben izin aldım, haberi var" Dedi Aleyna.
Aleyna'ya en sinirli bakışımı atıp sen görürsün dedim dişlerimin arasından.

Dolunay birden masadan sinirle kalkıp odasına gitti. Burak peşinden gidicekken Murat onu durdurdu. Ne olmuştu böyle birden bire.

"İstersen ben gidip bir konuşuyum" dedim telaşla. Sorunun ben olduğunu anlamıştım belki konuşup halledebilirim, denemekten bişey kaybetmezdim.
Burak ses çıkarmadı, bende merdivenlerden çıkıp odasının kapısına geldim. Tıklayarak içeri girdim.
Ayakta sinirli sinirli dolaşıyordu. İçeri girip kapıyı kapattı. Beni görünce yüzüme sinirli sinirli yüzüme bakmaya başladı.

"Biraz konuşabilir miyiz" dedim sakince.

"Ne istiyorsun" Dedi siniri devam ederek.

"Asıl sen ne istiyorsun, neden böyle davranıyorsun, ben sana ne yaptım da bana bu kadar kötü davranıyorsun" dedim, bende sinirlenmiştim artık.

"Abimin yanında sürtük görmek istemiyorum."

"Sürtük mü, ben mi, ben abinin hep yanında getirdiği kızlardan değilim, biz, biz sadece arkadaşız"

"Ya tabi arkadaş olduğunuz için birlikte uyudunuz, arkadaş olduğunuz için abim beni değil seni savundu dimi"

"Gerçekten yanlış anlamışsın, bizim aramızda hiç bişey yok, abinin senin için dün akşam ne kadar korktuğunu görmedin mi, sana ne kadar çok değer verdiğini görmedin mi, ben ilk defa biri için bu kadar korktuğunu gördüm abinin"

Yatağının üzerine oturdu. Sakinleşmişti.
"Gerçekten mi, korktu mu benim için" Dedi.
Bende yanına oturup elini tuttum.
"Abin seni çok seviyor, ne kadar üzüldü dün akşam sen ağlayınca"
Gözünden bir yaş aktı. Onun akınca benimde aktı.
Boynuma sarıldı.
"Ben, özür dilerim sana öyle davrandığım için, abimi elimden alıcaksın sandım, diğer kızlar gibisin sandım"
Cevap vermek yerine bende ona sarıldım. O ağlamaya devam ediyordu, o ağladıkça bende ağlıyordum.
"Ağlama artık" dedim. Ve elimle gözyaşlarını sildim.
Göründüğü gibi bir kız değildi, kırılgan, naif sevecen bir kızmış ve ben bunu daha yeni öğrenmiştim. Ayağa kalkarak, kapıdan çıktık. Merdivenlerin orda Burak bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu. Geldiğimizi görünce bize baktı. Ağızı açık bir şekilde dona kaldı.

İÇİMDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin