Bölüm ~42~

251 13 14
                                    

Hızlıca yanından kalktığımda afallayarak masaya tutundum. Ne ara uyumuştum ben.
Burak'ta yatakta doğrulurken yüzünde uzun zamandan beri görmediğim sırıtma vardı.

Elimi yüzüme koyup ovuşturduğumda aklıma annem geldi. Saat öğlen 12 ye geliyordu ve ben hala anneme haber vermemiştim.

Küçük küfürler fısıldayarak telefonumu elime aldım. Gördüğüm şeyler karşısında ağzım o harfi şeklini alırken ben bile bu kadarını tahmin etmemiştim.
Babamın arkadaşı Ahmet amca bile aramıştı. Annemin arama sayısını okuyamadım bile.

Titreyen ellerimle annemi ararken aynı zamanda da söyleyeceğim yalanı düşünüyordum. Şimdi sıçtın işte Nefes.

Annemin telaşlı sesi kulaklarıma dolarken, gözlerim bana merakla bakan burağa çevrildi.
Annem hızlıca adımı tekrarlarken derin bir nefes alıp konuştum.

"Anneciğim"

"Nefes, nerdesin sen, aklımı kaçırdım burda, sana bir şey oldu sandım. Bana haber vermeden nasıl gidersin, telefonunuda açmıyorsun" o bana saydırmaya devam ederken burağa bakıp dudağımı ısırdım. O ise hala bana Ne oluyor der gibi bakıyordu.

"Anne, sakin olur musun, arkadaşımda kaldım akşam, bir yeri kesilmişte beni aradı gelip bakar mısın diye"

"Neden hastaneye gitmemiş peki" ahh be bu kadın Neden bu kadar zekiydi.

"Telaşlanmış işte, direk beni aramış bende yanında bekledim"

"Tamam bir şey olursa mutlaka haber ver"
Derin bir oh çekip gözlerimi kapadım. Bu olaydan da yırttıysam bana karada ölüm yoktu.

"Tamam, hadi görüşürüz" diyip kapattım telefonu.

Ellerimle tekrardan gözlerimi ovuştururken burağın inleme sesi kulağıma gelince gözlerim yarasına kaydı.
Tekrar kanamaya başlamıştı. Hızlıca yanına oturup Burak Ne kadar itiraz etsede tişörtünü kaldırdım.

"İyiyim yok bişey" derken yarasını kapatma peşindeydi.

"Ya çok iyisin, yaran kanamaya başlamış,
temizlemem lazım, biraz uslu dur da temizleyeyim"

Sinirli bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde yavaşça elini çekti.

"Muratttt" diye bağırdığımda saniyeler içinde kapı hızla açılarak sokul soluğa içeri girdi.

"Ne oldu"

"Bana dün akşam ki çantayı versene, yarası tekrardan kanamaya başladı"
Murat bana afal afal bakarken sinirlerime engel olamadım.

"Hadisene Murat, çabuk ol"diye bağırdığımda burağa baktım. Acı dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Uyuşturma mı ister misin"
Cevap vermek yerine kafasını hayır anlamında salladı.

"Bak biliyorum çok acıyor ama dayan tamam mı, geçicek birazdan" gözlerim dolmaya başlarken ağlamamak için tavana baktım. Sevdiğim adamın acı içinde kıvranması beni çileden çıkartırken Murat hala getirmemişti.

"Murat, çabuk olsana" diye bağırdığımda kapıdan koşarak yanıma gelip çantayı uzattı.

Neden durup dururken kanadı ki bu şimdi, acaba bir şeyleri yanlış mı yaptım diye düşünürken aynı zamanda da yarasını temizliyordum. Murat yüzünü buruşturmuş bakarken, Burak acı içinde gözlerini kapatmıştı.

Dakikalar içinde yarasını temizledikten sonra bandajla kapadım. Ağrı kesici iğnesinide yaptıktan sonra üzerine baktım.
Tişörtü kan olduğundan değişmek zorundaydı.

İÇİMDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin