Görüşücez Prenses

217 29 100
                                    

Belimdeki eller beni hızlıca geri çekti ve sımsıkı sarıldı.
O anın şoku ile bende ona sarıldım. Benim sarılmamdan cesaret almış olacak ki belimdeki elleri biraz daha fazla sıktı. Başımı tam boyun girintisine koydum ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.
Belimdeki bir elini yavaş yavaş yukarı kaldırdı ve saçlarımı okşamaya başladı. Daha fazla üzüldüm ve daha çok ağlamaya başladım. Neden mi? Çok uzun zaman olmuştu başımı okşayıp bana 'üzülme' diyen insanların beni bırakıp gitmesi.

Başımın üstüne ufak bir buse kondurdu ve "şşt ağlama bak ben varım ağlama sakın" dedi.

Biraz daha ağladıktan sonra ağkamalarım iç çekişlere dönünce başımı boyun girintisinden çıkardım ve bir adım geri çekildim.
Başımı biraz daha yukarı kaldırıp beni kurtaran kişinin yüzüne baktım.

Aman Allah'ım bu insan mı? Allah bu varlığı özene bözene mi yarattı acaba?

Masal acaba mal mısın yavrum.

Sus bi iç ses ya.
"iyi misin?"  burnumu çektim ve başımı olumlu anlamda salladım.
Tekrar burnumu çektim ve konuşmaya başladım.

"Birden başım döndü gözlerim karardı nasıl oldu bende bilmiyorum." dedim.
Oda anladığını belirtir gibi başını olumlu anlamda salladı. "hadi gel oturalım biraz kendine gelirsin hem"
Dedi.

Uçurumun tam dibine oturduk. Bir süre hiç konuşmadan uçurumun o muazzam manzarasını izledik. En sonunda dayanamadım ve sessizliği bozdum. "Adın ne" bir an başını sola çevirip gözlerime baktı sonra yüzünü tekrar manzaraya döndürüp "Rüzgar" dedi.

"hmm bende masal" dedim.
Başımı sağa çevirip rüzgarı incekemeye başladım.
Siyah vacaklarını saran bir pantolon üstüne tam oturan beyaz bir tişört birde siyah beyaz  bir spor ayakkabı giymiş. Beyaz tişörtünün altından kasları 'bende burdayım' dermiş gibi belli oluyor. Gözlerimi yüzüne çıkarttım. Yüzü pürüssüzdü yeni, yeni çıkmaya başlayan sakkalları yüzüne çok yakışmış.

Gözleri...

Gözleri yemyeşil sanki çimen yeşili gibi.
Ben hayla yüzünü incelerken konuşmaya başladı.
" İyi süzdün sende he" dedi ve yüzünü bana çevirdi.
" iyi inceleyemediysen birazda sol tarafımı döneyim. Solumdanda incele" dedi. Ben hemen utançtan başımı manzaraya çevirip konuştum.

" Hiç de bile ben seni incelemiyordum bi kere." tabiki de onu incelediğimi söylemicem.
Erkeksi bir gülüş düyunca başımı çevirip yüzüne baktım. Bir çocuk misali ellerimi gösümde birleştirdim ve sessli bir şekilde nefesimi dışarı verdim. " Bakma öyle incelemiyordum. " elini uzattı ve saçlarımı karıştırıp
" Tamam, tamam incelemiyordun." dedi. Elinin altından kaçıp saçlarımı düzelttim. Birbirimize bakıp bir anda kahkaha atmaya başladık.

Hava kararmaya başlayınca telefonum çaldı. Biraz yukarı kalkıp arka cebimden telefonu alıp kimin aradiğına baktım. SÜRTÜK yazısını görünce hemen ayağa kalktım. Siktir ben öyküyü unuttum. (öykü masalın ablası) telefonu hemen açtım ki açmaz olaydım öykü öyle bir bağırdı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırıp öyle dinledim ne söylediğini.
Eminim ki rüzgar da duyuyordur öykünün dediklerini.
"Masal sen beni deli mi edeceksin sabahtan beri seni arıyorum cevap yok babam bir yandan ben bir yandan her yerde seni arıyoruz. Çocuk değilim bana karışma demişsin babama ama senin şu an yaptığın hiç olgun insan işi değil." dedi.

" Öykü özür dilerim telefonum sessizdeydi duymadım. " dedim. Gerçekten üzüldüm öyküyü üznek istemezdim.

" Asıl babamdan özür dile o benden daha çok merak etti seni. ""he öykü hee" dedim. Bu arada rüzgara vaktım tamda tahmin ettiğim gibi bizi dinliyordu. "Nerdesin söyle seni almaya gelicem" dedi öykü. "Tamam ben birazdan gelicem." dedim.

"Masal nerdesin dedim."
Birden bağırdım " Öykü bende sana gelicem dedim biraz daha üstelersen gelmicem." Dedim.

"Tamam, tamam canım senin dediğin gibi olsun. Kafan dağıldımı gel. Ama senden tek isteğim kendine zarar verme." dedi. Hayla beni düşünüyor ya canım benim.
" Merak etme öyküm benim ben iyiyim zaten yalnız değilim." dedim.
"Tamam kızım görüşürüz. Babama haber ver dersem sen beni bi taraflarına takıp babama haber vermezsin en iyisi ben babama haber verim bikaç gün benim yanımda kalıcak derim."
"Keyfin bilir öykü ister haber ver ister verme umrumda değil. Görüşürüz." dedi  ve telefonu kapatıp cebime koydum.
Rüzgar hayla tam gözlerimin içine bakıyor. Birden "Seni tanımak istiyorum." deyince biran afallasam da kendimi toparladım ve cevap verdim.
"Sıradan bi kızım işte tanınacak bir tarafım yok." dedim. "Nedense sıradan bir kız değilmişsin gibi geliyor." dedi ve devam etti. "kendine zarar vermek ne demek" diye sorunca öylece kala kaldım bir süre. İkimizde tam gözlerimizin içine bakıyorduk. "hi- hiç bilmem öykü öylesine dedi herhalde bilmiyorum." dedim. Ve hemen konu değişsin diye saçma sapan bir şey söyledim. " Bu arada öykü benim ablam."

Bu arada öykü benim ablam"
Öykü senin ablansa çocuk ne yapsın onane. 

Off haklısın iç ses ya.

"Konu değiştirme konusunda berbatsın. Ama üstüne gelmeyeceğim." dedi zoraki bir gülümseme ile "sağol" dedim. Hayla göz gözeyiz sanki gözlerimi okumak istermiş gibi bakıyordu gözlerime.

"Neyse ben gidiyim zaten öykü çok merak etmiş." dedim ve devam ettim. " beni kurtardığın için teşekkür ederim." dedim. Arkamı dönüp arabamın yanına geldim kapımı açıp girmeden arkama dönüp el salladım ve "görüşürüz." dedim. Oda güldü ve bağırarak cevap verdi. "Görüşücez Prenses en kısa zamanda tekrar görüşücez" dedi.

Arabama binip sürmeye devam ettim bu neden şimdi bu kadar kesin konuştu ki...

İMKANSIZI SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin