6. BÖLÜM

3.6K 181 55
                                    

''Sence ilk önce hangisini öldüreyim doktor. Sevgilini mi yoksa moruğu mu?''
Genç kız duyduğu sözlerden sonra ilk önce dayısına baktı, dayısının gözlerinden şehit olmak için yanıp tutuştuğu belli oluyordu.Bu vatan için ölmeye dünden hazırdı. Gözlerini yaşlı adama çevirdi. Yaşına , yediği dayağa rağmen dik duruyordu. Gözlerinden okunuyordu şehitliği nasıl arzuladığı. Sonra Osman'a baktı. Gözlerindeki saf nefreti gördüğünde korktu. Tek başına bir orduyu yenebilecekmiş gibi duruyordu . Oda hazırdı. Sonra kendini yokladı. Ölmeye hazırmıydı, kanının son damlasına kadar savaşmaya hazır mıydı. Bu vatan için hazırdı ölmeye. Kanının son damlasına kadar savaşmaya, anka kuşu gibi küllerinden tekrar doğmaya hazırdı. En son olarakta geride bıraktıklarını düşündü. Onlar ne yapardı. Bu vatan için şehit olurlarsa ne yaparlardı. Arkalarından ağlayıp isyan ederlermiydi. Hayır, onlar isyan etmezlerdi evlatlarının vatan için şehit düştüklerini bildikleri için 'Vatan Sağ Olsun' deyip yüreklerine taş basarlar, diğer evlatlarınıda bu vatanı korumaları ve şehit düşen kardeşlerinin intikamını almaları için onlarıda feda ederlerdi.
Derin bir nefes aldı, gür bir sesle her bir kelimenin üstüne basa basa konuştu. Sanki tüm cihana duyurmak istermiş gibi. Vatan topraklarına göz dikenlere bu vatanı vermeyeceklerini duyurmak istermiş gibi. Bu vatanın sahipsiz olmadığını kanıtlamak için, düşmanının içine korku salmak için gür bir sesle konuştu.
''Elinden geleni arkana koyma Küpeli. Biz bu vatan için ölmeye hazırız. Kanımızın son damlasına kadar savaşırız gerekirse anka kuşu gibi küllerimizden doğarız ama size, sizin gibilere bir karış toprak vermedik vermeyizde. Eğer şimdi burada bizden biri şehit düşerse o şehidin kanını yerde koymayız. Bugün burada hepimizde şehit olsak bile bu vatanı size bırakmayız. Muhakkak ki geride bıraktıklarımız kanımızı yerde bırakmazlar. Taş üstünde taş koymazlar, ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirirler. Eğer şimdi birazcık cesaretin varsa o silahı anlıma daya ve ilk önce beni vur.''

Bu sözlerle ortamda bir sessizlik oluştu. Herkes Sude'ye bakıyordu. Korkusuz durmaya çalışsalarda içlerine korku salmayı başarmıştı Sude. Ama bu sessizlik uzun sürmedi. Küpeli bir kahkaha attı, aralarındaki farkı kapatıp silahı Sude'nin anlına dayadı ve konuştu
''Güzel tiyatroydu. Rolünü iyi yaptın ama ben rol yapmam doktor. Şimdi ilk önce seni yollayacağım cehenneme ardından diyerlerini.''

Sude yüzünde büyük bir gülümseme ile Küpeli'nin kolundan kavrayıp geriye doğru büktü. Boşta kalan eliyle silahı aldı. Küpeli'yi kendine siper edip silahı Küpeli'nin kafasına dayadı. Bu hareketi ile tüm silahlar Sude'ye döndü. Sude hiç istifini bozmadan ağzını Küpeli'nin kulağına yaklaştırıp konuştu ''Ben rol yapmam Küpeli. Gereken neyse onu söyler ve yaparım tıpkı şimdi yaptığım gibi.'' dedi. Küpeli ise dişlerinin arasından konuştu ''Buradan kurtulayamayacaksınız. Hepinizi öldüreceğim.'' Sonra karşısında duran adamlara bakıp konuştu ''Ne duruyorsunuz vursanıza şunları. İki kişiler. Hiç birşey yapamazlar.''

Durali Başçavuş ve poyraz timi hızla belirlenen yere doğru gidiyorlardı. Arazi kayalıklı olduğu için aracı bırakıp yürümek zorunda kalmışlardı. Hepsi geç kalmaktan ve bu geç kalma sonunda olacaklardan korkuyorlardı. Komutanları ve ablaları onlaları bekliyordu.

Durali Başçavuş, kulağındaki kulaklık sayesinde konuşmaları duyuyordu. Osman ve Sude'nin başı dertte olduğunu anladı. Hedefe ulaşmalarına dört yüz metre vardı. Poyraz time dönüp ''Haydi aslanlarım biraz daha hızlı...'' Daha Durali Başçavuş sözünü bitirmeden silah sesi duyuldu.

Sude, Küpeliği kendine çekip yavaş, yavaş gözüne kestirdiği kayaya doğru yürümeye başladı. O sırada bir terörist silahının tetiğine bastı ve Sude'nin omuzundan vurdu. Sude, elini omzuna götürme hissini zor bastırdı. Küpeli'yi zaptetmekde zorlanamya başladı. Omuzundan kanlar koluna doğru akıyor kamuflajının kolunu kırmızıya boyuyordu.

Osman, Sude'nin vurulmasıyla kendine siper ettiği adamı yere atıp Sude'nin arkasına geçti. Amaçları bir birlerinin arkalarını kollayarak gözlerine kestirdikleri kayanın arkasına geçip kendilerine siper etmekti. Ama bu zannettiklerinden çok daha zordu çünkü teröristler etraflarını sarmış elleri tetikte bekliyorlardı. En ufak hareketlerinde tetiğe basacakları belli oluyordu.

Sude'nin gücü git gide azalıyor, Küpeli'yi tutmakta zorlanıyordu. Bunu Küpeli'de fark etmiş olacak ki kurtulmak için çırpınıyordu. Buda Sude'nin gücünün daha hızlı azalmasını sağlıyordu.

Etraflarındaki teröristler yaklaşmaya başlamışlardı. Sude, sonlarının geldiğini düşündü. Şehit olmaya bir adım daha yaklaştığını hissetti. Şimdi hemen tuttuğu Küpeli'yi bıraksa, teslim olsa o çok istediği şehitliğe  kalan son bir adımıda atmış olurdu. Sonra aklına diğer şehitler geldi. Hain darbecilerin karşısında duran, baş hainlerden birini vuran ve otuz kurşun yiyerek ölen Ömer Halis Demir, Çanakkalede düşmana geçit vermeyen, kanının son damlalarına kadar aç, susuz savaşan dedelerimiz, vatan için şehit düşen diğer şehitler geldi aklına. Onlar kanlarının son damlalarına kadar savaşmışlardı. Şimdi pes ederse onların yüzüne nasıl bakardı. Annesine, babasına ben şehit oldum nasıl diyebilirdi. Sevdiğine, işte geldim bak bende şehit oldum nasıl derdi. O bunu kaldıramazdı. O şerefiyle ölecek, kanının son damlasına kadar savaşacak bir korkak gibi pes etmeyecekti. O Türk askeriydi. Türk askeri asla pes etmezdi. O da bir Türk askerine yakışır bir şekilde savaşacak şerefiyle ölecekti. Derin bir nefes aldı. Gür bir sesle konuştu.
''Şimdi görün bakalım iki kişinin yapacaklarını.''

Hamza, kendine siper ettiği teröristi biraz daha kendine çekti. Amacı buradan kurtulana kadar kendini ve yaşlı adamı korumaktı. Birazdan burasının cehenneme döneceğini biliyordu. Cehennemi andıran o anda  Sude'nin dikkatinin dağılmasını istemiyordu. Onun için kanının son damlasına kadar savaşacak kendini ve yanındaki yaşlı adamı koruyacak.

Sude susunca ilk önce silah sesi ardından Durali Başçavuşun sesini duydu.
''Geldik Sude...''

Teröristler daha ne olduğunu anlamadan yarısı ölmüştü. Geriye kalanlardan yarısı kaçmaya çalışıyor yarısıda askerlere ateş ediyordu. Osman ve Sude' de gözlerine kestirdikleri kayaya doğru ilerliyorlardı. Sude' nin artık gücü kalmamıştı. Osman'a Küpeli'yi almasını söylemek için durdu. Tam o sırada Küpeli kafasını Sude'nin yaralı omzuna vurdu. Acıya dayanamayan Sude, Küpeli'yi bırakıp elini yaralı omzuna koydu. Bağırmamak için kendini zor tuttu. Küpeli'nin kaçtığını gören Sude arkasından ateş etti ilk seferde ıskaladı ikincisinde ayağından vurmayı başardı. Arkasından koşup yakalamak istiyordu ama koşmak şöyle dursun adım atmaya gücü yoktu. Dizlerinin üstüne çöktü. Kamuflajının altından bir Türk bayrağı çıkardı. Bayrağın üzerinde kurumuş kan lekesi vardı. Elini kurumuş kan lekesinin üzerinde gezdirdi sonra öpüp yaralı omzuna bastırdı.  Bayrak, Sude'nin kanına boyanmaya başlamıştı. Sude yaşlı gözlerle kanına boyanan bayrağa bakıyordu. Hayır, gözleri omzu ağrıdığı  için yaşarmamıştı, o fiziki acılar için ağlamamayı öğrenmişti. Gözleri yüreği ağrıdığı için yaşarmıştı. Tüm acılara alışmıştı ama bu yürek ağrısına alışamamıştı. O sırada bir ses duyuldu. Hayır bir değil iki ses.

Biri ''Erva!...'' diye bağırdı.

Diyeri ''Sude!...'' diye bağırdı.

Sude iki tarafından kendine koşarak gelen kişilere baktı. Dudaklarından sadece kendi duyacağı şekilde cümleler döküldü. ''Tıpkı o günkü gibi. Sadece yer, zaman mekan ve kişiler değişik. '' Sonra titremeye başladı. Kulaklarında onun sesi gözlerinde onun görüntüsü vardı. Onun dışında kendine seslenenleri ne duyuyor ne de görüyordu. Bir süre sonra kendine sarılan dayısını hissetti. Kendini sakinleştirmek için söylediklerini duymuyordu. İçini çeke çeke ''Benim yüzümden.  Benim yüzümden oldu...'' diyordu.



Merhaba arkadaşlar, geç kaldığım için herkesten özür dilerim. Bir süre zihnimi toparlayamadım bu yüzden bölüm geç geldi. Sabırla yeni bölümün gelmesini bekleyen, kitabımı okuyan, oy veren, yorum yapan herkese teşekkür ederim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ASKERİYE DOKTORUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin