"Jonginnie, Baekkie bana yumurta yapmayı öğretti?" cümlesi, bugünün talihsizliğinin ilk habercisiydi lakin bunu öğrenmek için baya bir hasara uğramaları gerekmişti miniklerin.İlk olarak, Kyungsoo, Baekhyun'un onlar için hazırladığı çırpılmış yumurtayı tavaya dökeceğim derken ocağa dökmüştü ve nasıl olduysa ateş yüzüne yükselip her tarafını is içinde bırakmıştı.
Kara olmuş suratı, şok geçirmekten büyümüş gözleri ve bir elinde tuttuğu tahta kaşıkla Jongin'e bakıyordu şimdi.
"Yanlış oldu galiba." dedi. Boşta olan elinin tersiyle gözlerini sildi ve hala tabakta kalan yumurtayı pişirmek için sönmüş ocağı tekrar yaktı. Isınan tavaya kalan karışımı döktü. Ne yazık ki unuttuğu bir şey vardı: ilk önce yağ eklemesi gerekiyordu. Üstelik Baekhyun üstüne basa basa da söylemişti.
"Jongin, bu yumurta hareket etmiyor?" dedi. Yanı başında onu izleyen ve yüzü telaşla kaplanmış arkadaşı parmak uçlarında yükselerek ocağa baktı. Hem tavanın içini hem de tavanın altı yanmış yumurtalarla doluydu.
"Bunlar neden kara kara oldu? Baekkie hep beyaz beyaz yapıyordu azıcık da sarısına ekmek banıp veriyordu bana. Bunun sarısı da yok ki, Baekkie hep karıştırmış! Bana yanlış tarif verdi kesin!"
"Olsun, başka bir şey yiyelim." dedi Jongin ve tezgah üzerinde duran tencereyi alıp yan ocağa koydu.
"Dur, önlük giy sen de!"
Kyungsoo hemen kapı arkasında asılı olan önlüklerden birini getirip Jongin'in boynuna astı ve yalandan bağlayıverdi. Sonra kendisininkine baktı ve simsiyah olduğu gördü. Kirletmişti çok, sadece omuz silkti.
"Ne yapacaksın?"
"Chanyeol kahvaltı da erişte yiyor. Baekkie'nin bizim içim kırdığı erişteleri yapabiliriz biz de. Biraz su kaynatmamız lazım ama!"
Kyungsoo hevesle başını sallayıp kenarda duran su şişesini bir koşu getirdi ve boşalttı tencereye lakin fazla koymuş ve su tencereden taşmıştı. Ocağın altının söndüğünü görmediler. Bir süre suyun başında, onun kaynaması için beklediler.
"Hani bu kaynamıyor?" diye sordu Kyungsoo. Jongin de anlam verememişti.
"Belki de yanlış görmüşümdür. Erişteleri attıktan sonra kaynıyor olabilir."
Bu fikri oldukça makul bulan küçükler kırık erişteleri soğuk suyun içine boşalttılar. Küçük bir tabakta bulunan sosu da döktüler ve ikisi bir yandan döke döke karıştırdılar.
"Şimdi bekleyelim."
Kyungsoo Jongin'e uydu. Bir ayakları yerde sabırsız ritimler tutarken dudaklarını kemiriyorlardı. İşe bakın ki hala kaynamıyordu bu şey!
"Kaynadığına emin misin?"
"Yanlış gördüm kesin."
"O zaman biraz daha karıştırıp tabaklara boşaltalım."
Baş salladılar. Yine ikisi bir yandan döke döke karıştırdılar ve zamanı geldiğini düşündükleri an Jongin küçük kaselerini getirdi. Kyungsoo kepçesini alıp birer kere koydu ikisine de. Masalarına götürdüler ve heyecanla oturdular. Bu, birlikte yiyecekleri ilk kendi boyutlarında yemek olacaktı.
"Jonginnie, sen çubuk tutmasını biliyor musun?" diye sordu Kyungsoo. Heyecanlıydı ama bir o kadar da soru işaretleri vardı kafasında. Ellerindeki çubuklara garip garip bakıyordu.
"Tek elle tutulduğunu biliyorum." dedi Jongin. "Sonra da şey yapıyorlar..." Makas gibi açıp kapamayı denedi fakat elinden uçup gitti çubuklar.