Mutlu Sonsuz Yoktur

75 6 0
                                    


Yatakta bir o yana bir bu yana dönüp durdum tüm gece. Ne uykum var ne de yorgunluğum. Sadece düşünüyorum. Aklımda ki sorular öyle bunaltıverdi ki beni, kendi kendime konuşup akıl veriyordum bir ara. "Allah'ım bu ne güzelliktir yarabbi, özene bözene yaratmışsın ama acaba bu güzellik abidesi benim hakkımda ne düşünüyordur şuanda?" Sonra cevap veriyorum "Ne düşünecek aptal! Yalnızım derken attığı bakışı görmedin mi?" falan derken artık vücudum yorgun düşmüş uyuya kalmıştım.

Sabahları ilk uyandığımda üzerimde ki o ölü yorgunluğu ile yatakta kırk beş dakika daha kalırdım normalde fakat bugün uyandığım gibi kalkıp elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Aşk nasıl bir şey mi yahu, halime bak.

Birkaç saat daha geçsin diye bekliyorum hatta ne beklemesi yahu görseniz yerimde duramıyorum. Neymiş efendim öğlen olsun da Meltem'i arayıp konuşmak için çağırayımmış. Sanırım delirdim, ahahah.

Öğlen saatlerine girdiğimiz gibi hemen telefona sarıldım. "Alo Meltemciğim, nasılsın en sevdiğim arkadaşım. Arkadaşların bir tanesi..." derken sözümü kesti." Tamam kes kes, Kardelen seni çok beğenmiş dün eve gidene kadar Zafer'de Zafer anlatıp durdu." "Sen, sen ciddi misin Melteeeeem! Yemin ederim kalbim duracak hemen anlat ne anlattı hemen!" Meltem bu tepkiyle karşılaşacağını sanırım sanmıyordu. Önce kahkahayı bastı sonra lafa girdi, "Bak şimdi dün senden ayrıldıktan sonra bu biraz suskundu. Ben tabi anlamıştım ama inan emin değildim. Sonra bir ara omuzuna dokundum "Alooo aradığımız aboneye neden ulaşamıyoruz" dedim. Yüzüme baktı sadece güldü. O zaman emin oldum işte bende. Sonra "Kardelen yoksa sen?" derken sözüme daldı zaten. "Ay Meltem, ben sanırım aşık oldum" dedi. Kalbim sanki göğsüme sığmıyordu. Bir ara çıkacak sandım. "Meltem Allah aşkına bizi buluştur yakın zamanda" zaten Meltem'e bunu demeden önce o Kardelen'le bir plan yapmış olacak ki, "Yarın öğlen Kardelen'le buluşacağım zaten, senide davet edecektim, tabi yersen canım" "ahahah, Meltem sen büyüksün ya canım benim, ben şimdi yarına hazırlık yapayım. Hadi görüşürüz Allah'a emanetsin kendine iyi baak."

Her neyse kanka çok fazla uzattım senin de kafanı şişirdim. Şimdi yarın ne giyeceğimi ne yapacağımı düşünüyorum. Sence ne yapmalıyım? Alper anlattıklarmın hepsini büyük bir heyecanla dinledikten sonra "Zafer şimdi bir sakin ol. Yapman gereken tek şeyi söylüyorum hazır mısın?" Alper ne derse güvenirim çünkü kendisi çok stratejik düşünebilen kaliteli biridir. Kardeşimden ayırt etmediğim tek kişi açıkçası. Her şeyimi bilir ki aynı şekilde bende onun her şeyini bilirim." Hazırım söyle kanka" dedim. "Sadece doğal ol kanka, sen zaten eğlenceli kendini bilen gayetde yakılışlı birisin olacağı varsa olur meraklanma" dedi ama Alper'den böyle bir konuşma beklemiyordum. Alper böyle diyorsa inanın bir bildiği vardır. Bende o an sanki Alper'in söylediği sihirli bir kelimeymiş gibi rahatlamıştım.

Kardelen'imi göreceğim gün hatta göreceğim an gelip çatmıştı. Heyecandan tırnaklarımı yemeye başlamıştım. Öğlen üçte aynı kafede buluşacaktık ki ben saat iki buçuktan beri gelmelerini bekliyordum. Sonunda kapıdan göründüler, Kardelen'in yüzü gülüyordu keza Meltem'de ondan farksızdı. Utandım fakat kızarmadım. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Masaya geldiler bende ayağa kalktım. "Hoş geldiniz Hanımlar" deyiverdim. Meltem gülüyordu ama utanmamam için çok fazla belli etmemeye çalışıyordu. "Hoşbulduk dediler bir ağızdan" ve oturdular. Dün Alper'in söyledikleri gelmişti aklıma. Rahat ol doğal ol deyip duruyordum kendime dün geceden beri. Sanırım şuan biraz daha rahatlamıştım. Meltem'i unuttum sanki ve Kardelen'e dönüp "Kardelen nasılsın?" diye sordum. Gözlerimin içine öyle bir bakışı vardı ki ne söylediğini hatırlamıyorum sanırım. Meltem'in o sıra telefonu çaldı. "Gençler beni affedin ben bir saat kaçmak zorundayım kendinize iyi bakın" derken bir anda kayboldu. Masa şuan yangın yerine dönüvermişti. Ne yapacağımızı şaşırmıştık fakat çok uzun sürmedi. Kardelen'im lafa girdi. "Zafer, biraz kendinden bahsetsene" dedi gözlerime bakarken. Aynı şekilde karşılık buldu, "Ne diyebilirim ki, bildiklerin dışında söyleyebileceğim pek az şey var. Mesela Fenerbahçeliyim, doğma büyüme İstanbul ama aslen Aydın'lıyım, futbol ve kitaplara karşı aşırı bir bağımlılığım var ve uzun süredir yalnızım". Gülümseyerek lafımı sonlandırırken hala gözlerinin içine baktığımı ve huzurla dolduğumu hissediyordum. "Sen" dedim "Sen de biraz kendinden bahseder misin?". "Ben Makedon göçmeniyim, iç mimarlık okuyorum ve bu benim hayalimdi. Galatasaraylıyım ve fanatik bir taraftarım. Kitaplarla aram çok iyidir. Dans etmeyi çok severim. Bir de uzun süredir yalnızım, ahahah". Sanırım Meltem'in söylediklerine şimdi inanıyorum. Büyük bir aşk hikayesinin hemen hemen başına gelmiş bulunuyorsun Zafer Bey.

Bir saat boyunca hiç aralıksız muhabbet ettik, güldük, hüzünlü konuşmalar bile oldu. Telefon numarasını almıştım ki o sıra Meltem'in sesi geldi. "Selam gençler!". "Hoş geldin Meltemciğim"."Hoş buldum da gerçekten hoş buldum yani ne yapıyorsunuz aşıklar" dediği an sustu. Ağzından kaçan kelimenin farkına varması çok sürmemişti. Birkaç saniye sessizlik oldu arkasından üçümüz de gülüyorduk.

Hiçbirimiz kalkmak istemiyorduk fakat dört saattir otur otur yorulmuştuk. Aklıma o an parlak bir fikir gelmişti. "Hadi" dedim "Hadi gidelim sizi bir yere götüreceğim." Kimse ses vermedi ama toparlanmaya başladık.

Önce Marmaray'la Üsküdar'a oradan da minibüsle Fethi Paşa Korusu'na gittik. Daha önce buraya Alper ile gelmiştik. Fotoğraf çekmek için bir açı ararken keşfetmiştik burayı. Boğazı tam karşıdan gören belediyeye ait mükemmel bir tesis. Hoparlörlerden gelen o mükemmel melodilerle birleşmiş maviliğin ve yeşilin kokusu...

İçeri girip oturduk. Telefonum çalıyordu. Alper olsa gerek derken Alper arıyor yazısıyla karşılaştım. "Alo Zafer'im naber" "İyi Alper'im bizim koruya geldik çay sohbet yapıyoruz." "Bizim koru derken geçen ay gittiğimiz yer mi Üsküdar'da ki?" "Aynen öyle kardo" dedim. "Gittik derken? Yoksa yeni kankalar mı yaptın kendine?" dedi fakat espri yaptığını çok iyi biliyordum. "Aşk olsun Alper ne zaman gördün seni satıp başkalarıyla gezdiğimi?" " Ahaha, şakaydı be kardeşim neyse şimdi ben bölmeyeyim yengeyle takıl sen" dedi ve kapattı. Gülmeye başlamıştım. Gözlerine baktığımda gülerken birden yüzümü tatlı bir gülümseme almıştı. Sanırım ben sırılsıklam bir aşkın içine düşmüştüm.

Kardelen, sarı saçlı, mavinin en ince tonlarında göz rengine sahip minyon tipli çok tatlı bir kızdı. Ses tonu bana ninni gibi geliyor olsa da gerçekten çok ama çok renkliydi. Hal ve tavırları gerçekten mükemmeldi. Çok mutlu görünüyordu. Sanırım sadece benimleyken olan bir şey değildi. Böyle bir insan her zaman mutlu görünürdü. Tahmin etmek güç değildi.

Artık hava kararmıştı. Yavaş yavaş gitme vaktimizde gelmişti. Tekrar geldiğimiz yolu izleyip geri döndük. Artık Kardelen'imle her zaman beraber olacağımıza hiç şüphem yoktu. Çünkü artık telefon numarasını almıştım.

Eve girdiğim gibi soyunup döküldüm hemen yatağıma uzandım. Telefondan mesaj atmamı beklediğine eminim.

Whatsapp'a girip hemen Kardelen'e yazdım. Çok güzel bir gündü sana çok ısındım ben 😊.

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra mesaj sesiyle mutlu oldum. Sanırım bir şey diyecek olsam bende aynılarını derdim 😊. Artık eskisi kadar utangaçlık hissetmiyordum sanırım artık birbirimize ısınmıştık.

KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin