Karanlık Çökünce

67 6 0
                                    

Bir hafta sonra...

Birkaç dakika içinde Kardelen aşağıya inecek ve beraber gezeceğiz. Benim aklımda adalar var fakat önce Kardelen'in fikrini almam gerekiyor. Hah kapı açıldı, evet Hayatım geldi.

Allah'ım şu güzelliğe bir bakın. Krem rengi kazağı ve siyah, gri ve krem çizgileri olan kabanı ve ayağında ki siyah ayakkabısıyla melek gibi görünüyor.

"Nasılsın canım? Çok beklettim mi?"

"Hayır bir tanem, sadece birkaç dakika oldu. İyiyim kuzum, sen nasılsın?"

"Çok iyiyim, bugünün çok güzel bir gün olacağı zaten daha uyanırken kendini belli etmişti. Öyle mutlu uyandım ki anlatmam. Ayrıca attığın mesajı okurken kendimi mükemmel hissetim."

"Allah'ta biliyor ya daha neler neler yazacaktım ama saatlerce okuyup kendini yormanı istemedim"

"Bak sen şu aşığa neler neler diyor. Nereye gideceğiz canım hiçbir şey söylemedin ama..."

"Aklımda adalar var ama sana da sormak istedim. Sence adalar nasıl fikir yoksa sende başka fikirler var mı ?"

"Ay Zafeer, çok iyi düşünmüşsün. Uzun zamandır gitmiyordum. E hadi çıkalım yola zaman kaybetmeden"

Bir buçuk saatten birkaç dakika fazla sürdü ama adaların eşsiz manzarası bizi mest etmişti. Büyükada'ya gelmiştik. Vapurdan indikten hemen sonra karnımızın da acıktığını hissettiğimizden hemen yemek yemeye gitmeye karar verdik. Daha önce geldiğimde yol üstünde bir lokantada yemek yemiştim fakat şimdi daha farklı bir yerde yemek yemek istiyorum. Az ilerde yaşlı bir amca vardı. Sanırım gezmeye gelmemiştir. Buraları iyi bildiğini düşünerek amcaya yaklaştım.

"Merhaba amcacım". "Söyle evladım". "Amcam buralarda güzel bir yer var mı biz biraz acıktıkta". "Evladım köfte severseniz size güzel bir yer söyleyebilirim ama başka bir şey isterseniz bir bilgim yok".

Önce Kardelen'e baktım beni kafasıyla onayladı. Sonra amcaya dönüp "Valla köfte güzel gider amca. Bahsettiğin yer tam olarak neresi ya da ismi ne acaba ?"

"Evladım burdan düz gidin az ilerde Aya Yorgi Kır Lokantasını göreceksiniz". "Amcam çok teşekkürler hadi görüşmek üzere." Amca elini kaldırıp sessizce selametle dedi. Kardelen koluma girdi ve bahsettiği yöne doğru yürümeye başladık.

Amcanın dediği gibi hemen hemen bir beş dakika yürüdükten sonra Aya Yorgi'ye vardık. Güzel bir karşılamayla köşe masalardan birine oturduk. Ben bir buçuk Kardelen ise bir porsiyon köfte söyledi. Biz muhabbete dalmıştık ki köfteler geldi.

Mükemmel köfte yaptığını söylemem yalan olmaz. Kardelen de ben de mükemmel bulduk. Yemeklerimizi de yedikten sonra gezmek için adanın derinliklerine doğru yola çıktık. Yol üstünde bir fayton kiraladık. Kardelen ile el ele tutuştuk, sarıldık ve baş başa manzaranın tadını çıkarmaya başladık.

On dakika kadar manzarayı izledik fakat bir gariplik vardı. Kardelen uyuya kalmıştı sanki. Kendimi geri çektiğim an üzerime doğru düştü. "Kardelen, Kardelen uyan iyi misin canım. Kardelen" panik içinde ne yapacağımı bilmiyordum. Kendime gelmem uzun sürmedi hemen ambulans çağırdım. Faytonun oturma kısmında bacağımın üstüne yatırdım. Birkaç dakika sonra ambulansın sesi duyulur oldu. Allahım neler oluyor. "Kardelen canım iyi misin?" demekten başka bir şey yapamadım bile.

Ambulansa aldılar hemen hastaneye götürdük. Az önce ne olduğunu sorduğum da beklemem gerektiğini söylediler. Allah'ım inşallah bir sorun yoktur yarabbim.

Kendime geldiğim de aklıma Meltem gelmişti. Hemen Meltem'i aradım.

"Meltem, dinle beni biz birkaç saat önce Kardelen ile birlikte Büyükada'ya geldik. Yemek yedikten sonra faytonla gezintiye çıktık. Kardelen bir anda bayıldı. Şimdi hastanedeyiz onu içeri aldılar ben de bekliyorum. Çok kötü hissediyorum."

"Hangi hastanedesiniz?" "Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma." "Tamam ben birkaç saat olmadan gelmiş olurum. Bir gelişme olursa beni haberdar etmeyi unutma."

Şimdi ben ne yapacağım deyip duruyorum kendime. Daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Ailesine ne söyleyeceğim ben. Tam olarak bir buçuk saatin sonunda doktor yanıma geldi. O sıra ilerden Meltem'in sesini duydum. "Zafer, burdayım. Bir gelişme var mı? Neyi varmış?" "Dur sakin ol doktor hanım şimdi çıktı bende bilmiyorum".

Doktor ne olduğunu bilmiyormuş gibi bakıyordu yüzüme. Bu beni çok korkutuyor. "Doktor Hanım neyi var güzelimin ne oldu neden bir anda bayıldı?" Doktor bir nefes çektikten sonra "odama çıkalım gençler dedi."

Çok korkuyorum, inanın hayatımın en büyük acılarından birini yaşıyordum. Daha ne olduğunu bilmeden bile. Bir üst kata doktorun odasına çıkmıştık. Oturduk, biz Meltem'le birbirimize bakıyorduk. Ne olduğuna inanın anlam vermek istemiyordum.

Doktor lafa girdi. "Kardelen Arslan sizin neyiniz oluyor gençler". " Doktor Hanım çok kötüyüm lütfen bir an önce ne olup bittğini anlatın lütfen!" Doktor sanki çok kötü bir haber verecekmiş gibi olayı anlatmaktan kaçıyordu.

"Önce ailesi ile irtibata geçmemiz sonra bu konular hakkında konuşmamız gerek" dedi. Allah'ım neden kimse bir şey anlatmıyor diye bağırmam an meselesiydi.

Saatler sonra Kardelen'in babası hastaneye geldi. Doktorun odasında tam kırk dakika doktorla konuştular. Kapıdan çıktığında sanki Kardelen gitmiş gibi bakıyordu gözlerime. Meltem'e döndü ve ona sarıldı. Koskoca adam hüngür hüngür ağlıyordu. O an inanın Kardelen hakkında neler geldi aklıma. Göz yaşlarımızı tutamadık.

Yirmi dakika kadar sonra Kardelen'i aldıkları odanın camından içeri bakarken bulduk kendimizi. Kardelen'i görünce nasıl rahatladığımı bir ben bir Allah bilir. Oysaki ben... Söylemek dahi istemiyorum.

"Sami Amca" diyebildim sadece. Sami Amca zaten sonrasında ne diyeceğimi çok iyi anlamıştı. Gözleri tekrar yaşla dolmuştu. "Ah kızım, yoksa sende mi annen ile aynı kaderi paylaşacaksın ha!" diyebildi. Meltem'in gözleri tekrar dolmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum fakat hala ne olduğu hakkında hiçbir bilgim yoktu.

Sami Amca'ya tekrar sorup onu daha da kötü yapmak istemedim. Sanırım Meltem Kardelen'in annesine ne olduğunu biliyordur. Meltem'i kolundan tutup bir kenara çektim. "Meltem! Artık ne olduğunu öğrenmem gerekmiyor mu?" dedim.

Meltem yerde ki fayanslardan yüzünü kaldırıp bana baktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Hayatımın merkezine bu denli kısa sürede aldığım kadının başına ne geldiğini tekrar sordum. "Meltem Allah aşkına ne olduğunu söyle. Kardelen'in annesine ne oldu? Şuan neden burada değil?" Meltem elinde ki peçeteyle burnunu sildi. Ellerimi uzatıp gözyaşlarını temizledim.

"Zafer, Kardelen altı sene evvel annesini kaybetti...

KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin