Merhabaa. :) maalesef bana kendinizi hissettirmediğiniz için bölümler böyle gelecek. Yani biraz uzun sürecek. Yine de teşekkür ediyorum sizlere hayalet okuyucularım :))
İyi okumalaarr :)
Bu ne saçmalıyordu yine? Ne demek 'bundan sonra benimsin.' Ben kimsenin değildim,hele onun asla..
Şaşkın şaşkın ona bakarken konuşacak gücüm kalmamıştı. Ama ne saçmaladığını öğrenmeliydim.
"Ne diyorsun sen? Laflarına dikkat et et. Ben senin falan değilim."
Bir anda kolumdan tutup yine peşinden sürüklemeye başladı. Merdivenlerden o kadar hızlı iniyorduk ki neredeyse düşecektim. Kolumu çekiştirmeye çalışıyordum ama sıkı tuttuğu için kurtulamıyordum. Kapıdan çıkarken bütün gücümü toplayıp onu durdurdum ve bir adım geri atarak kapıyı kapattım. Gerçi olan olmuştu. Hırsız girmişti. Hâlâ neyin kapısı bu? Ben yine de kapattım. Annemlere de haber vermem gerekiyordu.
Yiğit tekrar çekiştirmeye başlayınca dengemi kaybediyordum ki geri toparlandım. Yine beni arabanın içine attı,yine aynı şeyler..O da kendi yerine geçince arabayı çalıştırdı.
"Ne yapıyorsun yine sen? Benim senden kurtuluşum yok mu ya. Evimize hırsız girmiş adamın umrunda değil. Tabii neden umrunda olsun ki. Sen işte bu kadar bencilsin,kendinden başkasını düşünmüyorsun. Anca böyle kaba kuvvet kullanarak bana hükmetmeye çalışıyorsun."
"Kes sesini. Eğer tek kelime edersen seni fena yaparım." Hem bağırıyor hem tehdit ediyor. Çok korktum. Aslında biraz korktum.
"Ne yaparsan yap umrumda mı sanıyorsun? Yeter be yeter artık. Senden kurtulmak istiyorum,seni görmek,duymak istemiyorum. Ben seni istemiyorum. Defol git hayatımdan." Ben de en az onun kadar bağırıyordum. Beni delirtmişti sonunda.
"Anneni ara."
"Ne saçmalıyorsun. Zaten senin yüzünden hastaneye de gidemedim."
"Bir daha demeyeceğim,anneni ara." O kadar sinirliydi ki birazdan beni öldürebilir.
"Ne diyecekmişim anneme? Eğer eve hırsız girdiğini diyorsan ben onu söyleyeceğim zaten ama nasıl söylemem gerektiğini bilmiyorum."
"Orası beni ilgilendirmez. İster söyle ister söyleme. Anneni arayıp bu gece nöbetinin olduğunu söyleyeceksin."
"Pardon? Niye öyle bir şey yapıyormuşum?"
"Bana bak kızım,ben çok soru soranları sevmem. Şimdi dediğimi yap ara anneni. Bu kadar meraklanma öğreneceksin sonuçta."
"Hayır öyle bir şey demeyeceğim."
Arabayı sert bir fren sesiyle durdurup boğazıma yapıştı. Allah! Ölüyorum!
Acımasızca sıkıyordu boğazımı. Gözlerim doldu ama belli etmemek için gözlerine bakmamaya çalışıyordum.
"Senin kafan basmıyor mu? Aklın almıyor mu dediklerimi? Ne aptal bir şeysin sen ya. Bu kafayla nasıl doktor oldun gerçekten büyük başarı. Eğer dediklerimi yapmamazlık gibi bir şey olursa sen işte o zaman gör."
Hayvan herif! Ben öksürükler içinde boğuşurken o tekrar arabayı çalıştırdı. Çok sıkmıştı boğazımı. Hatta gözümden bir damla yaş bile düşmüştü.
"Şimdi ara anneni."
Yapacak bir şeyim yoktu ve annemi aradım.
İkinci çalışta açınca konuşmaya başladım.
"Anneciğim, sana kötü bir haberim var."
"Noldu güneş. İyi misin kızım?"
"Ben iyiyim anne. Ama evimiz biraz eksik."