Bölüm 13

42 17 0
                                    


Derin bir şekilde uyuduğum uykumdan korkunç bir kâbus ile uyandım. Rüyamda kaçtığımız fabrika binasındaki kötü adamlar beni yakalayıp işkence ediyorlardı ve Dolunay dahil herkes gülerek izliyordu. Gördüğüm saçma sapan rüyalara yenisi eklenmiş bir şekilde yatağımda doğruldum ve etrafıma baktım. Keşke her şey gerçekten bir rüya olsaydı. Düşünmeye ara verip pencereden dışarıyı bir süre izledim. Güneş yeni yeni doğuyordu. Gülüşerek bisiklet süren iki çift, kapının önlerine gazete bırakan yaşlı bir adam ve süt içerek annesine doğru koşan bir kız çocuğu vardı. En son ne zaman insan görmüştüm ya da en son ne zaman mutlu insanlar görmüştüm hatırlamıyordum. Sanki yaşadıklarımın üzerinden yıllar geçmişti ve ben o geçen yıllar boyunca kapalı bir yerde sıkışıp kalmıştım.

Annenin, kendisine koşarak gelen kızını kucaklayışını ve ağzında kalan süt lekelerini silişini izlerken annemi ne kadar çok özlediğimi fark ettim.

Aniden kapı vurulunca gözlerimde biriken yaşları bir çırpıda silip "gelebilirsiniz" diye seslendim. Gelen kişinin Dolunay olduğunu düşünmüştüm ancak hepsi birlikte gelmişti.

"İyi dinlendin mi?"

Dolunay'ın sorusuna başımı hafifçe sallayarak karşılık verdim. Kamer odanın öteki ucuna geçip perdeleri kapatırken, Hilal önümdeki masaya üzerinde bir kâse mısır gevreği, karışık sandviç ve büyük bir bardak su bulunan bir tepsi bıraktı.

"Aç değilim. Teşekkürler" dedim tiz bir sesle.

Dolunay içeriden getirdikleri tabureleri odanın bir köşesine dizerken kaşlarını hafifçe çatıp "Bir şeyler yemelisin" diye seslendi.

Dünden beri bir şey yemediğim ve açlıktan bayılmak üzere olduğum için sandviçimden büyük bir ısırık aldım.

Aybars tam karşımdaki tabureye oturup bakışlarını yüzüme sabitledi.

"Konuşmak için daha fazla beklemek istemedik. Zorlandığını görebiliyoruz Almira"

Aybarsı onaylamak için başımı hafifçe sallayıp önümdeki sudan bir yudum aldım.

"En azından gerçeği bilirsen kaçıp gidebilirsin. Bizde böylece senden kurtulmuş oluruz"

Mehtap yüzüme alaycı bir gülümseme ile bakıyordu.

"Sadece korkaklar kaçarlar. Dün bunu görmüş olduk."

"Kaybedeceğin şeyler büyük olduğunda korku da o kadar büyük olur. Hiçbir şeyini kaybetmeyen insanlar yani senin gibiler bunu bilemezler."

"Peki, o zaman sizi dinliyorum. Kaçmama neden olacak kadar ne anlatacaksınız acaba. " dedim ve sinirle elimdeki sandviçi tepsiye bıraktım."

"Gerginlik yaratma Mehtap!"

Hilal yanıma otururken bir yandan da Mehtap'a sus işareti yapıyordu. Mehtap Hilal'in uyarısına omuz silkerek karşılık verdi.

"ilk önce kendi hikayemden başlıyorum Almira. Kim olduğumu, nasıl bu durumda olduğumu ve neden bu insanlar ile birlikte olduğumu iyice anlamanı istiyorum."

Başımı tamam anlamında salladım. Aybars derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

"Bir gün çok korkunç bir rüya gördüm Rüyamda ailemle birlikte ikiz kardeşim Ayberk ve benim 18. yaş günümüzü kutluyorduk. Babam küçük bir tekne kiralamış ve her şeyin harika olması için elinden geleni yapmış görünüyordu. Hepimiz çok mutluyduk. Tüm ailem yanımdaydı. Ama sonra her şey yerle bir oldu. Önce büyük bir fırtına koptu daha sonra tekne sular altında kaldı. Tek kurtulan kardeşim ve bendik."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bilinmezin Peşinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin