4.Bölüm

56 5 4
                                    

Multimedya: Aylin 🌙

Yıldız'dan
Derse katılmasam da dinlemiştim. Çoğu öğrenciye göre matematiği severdim. İşlemler kolay geliyordu. Hatta sırf bu yüzden çalışkandım çünkü sözel dersler pek ilgimi çekmiyordu. Ve kurtuluşum olan zilin çalmasıyla sırama yayıldım. Ders bittiğinde öğle molası olduğunu farkettim. Koridor olduğundan daha sessizdi. Herkes kantindeydi doğal olarak. Sabah kahvaltıda yumurta olduğunu görünce yemediğim için acıkmıştım. Tam kantine gitmek için koridora çıktığım sırada birşey farkettim. Ben kantini bilmiyorum ki? Okula giderkende böyle olmuştu. Çok mu cahilim yani?

Abimin sınıfına gidecektim ve onunla beraber dıkınıcaktım. Çünkü o da sabah birşey yemeden çıkmıştı. Evde yumurtayı tek dayım yiyordu sanırım. Bugün dayımın büyük bir iştahla yemesinden anlaşılıyordu. Sırama geçerek Aylin'e dönüp abimin sınıfını sorduğumda hemen yan sınıf olduğunun söylemişti. "Tamam" diyerek Aylin'in yanından ayrıldım ve sınıfımızın hemen yanındaki sınıfa giriş yapmak için kulpunu çevirdiğim anda bi yüzle karşılaştım.

Tanımadığım bir kız ben girerken çıkmaya çalışmıştı. Aslında fiziği iyiydi fakat yüzüne aynı şey denilemezdi. Belkide makyajını silse buradaki herkes kaçabilirdi. Hata bu makyaj değil bildiğin badanaydı. Hızla sınıfa göz gezdirdim. Abim ve yanında oturan Uzay'ı gördüğümde oraya doğru ilerledim. Ne ara barışmışlardı anlamış değildim.

Bunu umursamayarak "Abi yemek al bana." Dediğimde kafasını bana çevirdi. "Neden?" Diye sordu refleksle. Yok yani neden olabilirdi ki? "Aslında ben biraz düşünsen anlayacağını düşünüyorum." Sözler ağzımdan sakinlikle çıkmıştı ama sinirliydim. Aç olduğum anlarda yemek için biri beni oyaladığında öfkelenirdim. "Kantin alt katta git de al." Dedi. Biri benimle inatlaşır gibi konuştuğunda da sinirlenirdim. Ama abimin inadının daha ağır basacağını bildiğim için kendimi acındırmaktan başka hiçbir yöntemin kalmadığını farkettiğimde konuştum.

"Peki o zaman zaten okuldaki ilk günüm bütün herkes başıma toplansın. Sorular sorsunlar. Sonra bir bakmaşsın bir ergen çete dik dik bana bakıyor. Ben zorla yemeğimi alıp yukarı çıkarken sıkıştırıyorlar. Neyse ya boşversene sen." Dedim ve gitmeye yeltenmişken kolumu tutan kolla kafamı arkaya çevirdim. "Tamam ne istiyorsun?" Dediğinde istediklerimi yazdığım kağıdı ona uzattım. Homurdanarak aşağı inmeye devam ederken zaferle sırıttım.

Uzay abimle aynı yaşta olmalıydı. Yani olmasa burada işi olmazdı herhalde. Yanında oturan Uzay'a bile bakmadan sınıftan çıktım. Ve yan sınıfa ilerledim. Sıramı çekip otururken Aylin ise çantasını biraz daha kendine çekti. Sıranın altına sıkıştırdığım kitapları alarak çantama koydum. Son ders değilde daha 2 ders vardı. Titiz ve düzenli biri olmasamda sonuçta tek oturmuyordum. Aylin'e döndüm ve gülümsedim. Bugünden beri biraz soğuk davranmıştım sanki.

"Bugün biraz soğuk davrandım." Dedim. "Önemi yok bence yeniden bir başlangıç yapabiliriz. Sence?" Dediğinde gülümsedim. "Ben Yıldız. Sen?" Diye sordum. Sorusuna cevap vererek vakit kaybetmektense kısaca giriş yapmıştım. Abim ve onun hakkında birkaç bilgi öğrenmek istiyordum. "Bende Aylin. Abinin sevgilisiyim." Dedi sevinçle.

"Biraz abim ve seni anlatsana." Dedim merakla. Samimi biriydi ve onunla rahatlıkla konuşuyordum. "Abinin aslında biraz sinirli bir yapısı var ama sevdiklerine karşı öyle değildir. Sosyal çevresi geniştir ama en yakın olduğu sadece birkaç isim var. Uzay ve Eren. Yaklaşık 5 aydır sevgiliyiz. Dersleri dinlemesede iyidir. Sözelci. Planlı hareket etmektense doğaçlama ilerler. Bende onun birçok konuda zıttıyımdır. Uzay ile aynı yaştalar ama Uzay bir sene kal-" cümlesine devam ederken sözünü kestim. "Ama Uzay bugün sınıfa girdiğimde abimin yanındaydı?" Dedim soru soracasına. "Arada sırada abinlerin sınıfına gider. Ama bu nadiren olur. Bazen hocalar izin vermez." Dediğinde kafamdakı soru işaretleri neredeyse kalkmıştı. Gülümsedim ve önüme döndüm. İyi bir kızdı abime baktığında parlayan gözlerini görebiliyordum.

Yavaş yavaş sınıf doluyordu. Nerede kaldı bu abim? Uzay elinde küçük bir poşetle yanıma geldi. Ve poşeti sıraya bıraktı. "Abinlerin hocası geldi benden istedi getirmemi." Dedi ve başımda bekledi. Sanırım teşekkür etmemi bekliyordu. "Ne bekliyorsun?" Dedim kafamı yukarı kaldırarak. "Teşekkür etmeni." Dediğinde onu umursamadan önüme döndüm. O da zaten biraz daha bekleyip gitmişti.

Bütün dersler bitmiş ve çıkış zili çalmıştı. Sırayı ittim ve hızla yerimden kalktım. Daha fazla burada durmak istemiyordum. Abim ve Uzay yürüyerek gitseler de ben ve Aylin servise biniyorduk. Servisi pek sevmezdim. Büyük ihtimalle bu ay servisten çıkar ve abimlerle yürürdüm. Serviste boş olan tek bir yer vardı. Oraya ilerledim ve sırıttım. Cam kenarıydı ve arka sıralardan değildi. En ön kısımı da sevmezdim. Ortadaydım. Yanım çöktüğünde kafamı yana çevirdim. Deniz'i gördüğümde umursamadım ve önüme döndüm.

Yavaşca ilerlerken durduk. Kırmızı ışık yanıyordu. Gözlerimi cama çevirdim ve biraz daha uzaklara baktım. Bahçesi olan güzel bir ev ve bahçesindeki ilgi çekici olan bir ağaç ev. Tam anlamıyla harikaydı. Büyülenmiş gözlerle ağaç eve bakarken Deniz "Ne öyle mal mal bakıyorsun?" Diye sordu. "Şunun harikalığına baksana" diyerek elimle camdan ağaç evin bulunduğu kısmı gösterdim. "Çok mu sevdin?" Dedi. "Fazlasıyla." Diyerek ağaç eve bakarken araba hareket etti. "Bencede harika. Yapalım mı diycem de para yok. Fakiriz." Dedi şakayla karışık bir şekilde.

Aslında kenardan birikmiş param vardı. Ne kadar tutardı bilmiyordum. "Ne kadar tutar ki?" Diye sordum heycanla. "Çok tutmaz. Benim kenarda biriktirdiğim vardı aslında." Dedi. Heycanlanmışa benziyordu. "Tamam o zaman benimde var kenarda birikmişliğim." Dedim hızla. Ellerimizi tokuşturduk ve "Tamamdır." Diye bağırdık.

Sanırım fazla gürültülü konuşmuştuk. Servisteki birkaç kişi bize bakıyordu. "Şey sanırım fazla bağırdık." Dedi ensesini kaşıyarak Deniz. "Peki umrumda mı? Hayır." Dedim umursamamazlığım sesimin tonundan bile anlaşılıyordu. "Bence sen bana numaranı ver. Biz seninle bu konuda konuşalım iyice." Dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım. Telefonu çıkarttı ve dediğim rakamları tuşlamaya başladı.

Tanıdık binaların önünden geçerken eve geldiğimizi farketmiştim. Deniz benim geçebilmem için bacaklarını biraz daha kendine doğru çekti. "Görüşürüz Yıldız." Dediğinde elimi sallamakla yetindim sadece. Arabadan inip kapıya doğru yöneldim. Evden çıkarken anahtarı almak aklıma gelmemişti fakat annem evde olmalıydı. Zile bastım ve birkaç saniye bekledim. Annem kapıyı açmıştı. Anneme sarıldım ve odama koştum. Çantamı hızla bir yerlere savurduğumda tuvalete doğru ilerledim. Sanırım detaya gerek yok.

Ellerimi güzelce yıkayıp havluyla kuruttum. Tuvaletten çıktığımda odama geçtim. Ödevleri pek umursamazdım. Ama aklıma geldikçe veya önemli bir performans ödevi olduğunda kalkar yapardım. Çantamın küçük gözünden telefonumu çıkardım ve yatağıma uzandım. Gelen ezan sesiyle hızla doğruldum. "Aziz Allah celle celelühü" deyip ezanın bitmesini bekledim. Ezan okunduğunda odaklanır ve dinlerdim. Bu küçüklükten edindiğim bir davranıştı. Ve sanırım kendimde en beğendiğim davranış.

Elime telefonumu alıp bugün çektiğim ders programına baktım. Yarınki derslere baktığımda ödev olmadığını farkettim. Ya da ben yok diye hatırlıyordum. Gelen zil sesiyle telefonu açtım. Tanımadığım bu numaranın Deniz olduğunu düşünüyordum. "He?" Diyerek açtım. "Terbiyesiz! Efendim denir." dedi. Umursamadığımdan kulaklığı taktım ve bu cümlesine karşılık vermedim. İnstagram'da dolaşırken aynı zamanda onunla konuşuyordum.

"Sanırım her şey tamam. Bu iş olur." Dediğinde sevinçten gözlerimin parladığını biliyordum.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin